BÖLÜM 5

76.7K 1.4K 532
                                    


Otobüsten de indikten sonra uzunca bir süre yürüdük ve bir dükkanın önünde durduk.
"Burası." Dedi ve kapıyı açıp içeri girmemi işaret etti.
Hafifçe omuzuna vurup içeri girdim.
Yüzlerce ayakkabı vardı. Ve Mertin ne tür ayakkabılardan hoşlandığına dair hiç bir fikrim yoktu.

"Ayakkabılardan anlarmısın?" Diye sormuştum.
"Ayıpsın." Dedi kendini beğenmiş bir havayla. Kendini beğenmiş ama itici değildi.

"Hangi ayakkabıyı almam gerektiğine dair hiç bir fikrim yok."
"Kardeşinin bir fotoğrafı varmı?"
"Var. Bir dakika."

Telefonumda ikimizin olduğu boydan bir fotoyu açtım ve Kıvança verdim.
Bende o ara kendimce Merte yakışacağını düşündüğüm ayakkabılara bakıyordum.
Siyahtan fazla hoşlanmazdı. Açık renkleri tercih ettiğini biliyordum.
Elime yeni bir ayakkabı aldığımda telefonumun Kıvançta olduğu geldi aklıma ve anında yanına gittim.
Telefonumda fazla özel şeyler yoktu ama yinede sevmezdim başkalarının telefonumu kurcalamasını.
Kıvanç diğer fotoğrafı çoktan kapatmış başka fotolara bakıyordu.

"Vücudun sağlammış. Fitnesslemi uğraşıyorsun?"
"uğraşıyordum." Dedim eskiyi hatırlayarak.
Kıvanç elini yumruk haline getirmiş, göğüsüme vurmuştu.
Bir adım geri düştüm.
"Bırakmış olmana rağmen hala gayet iyi bir vücudun var."
"Eyvallah." Dedim sadece utangaç bir şekilde. Neyden utanmıştım? Fotoğraflar arasında üst kısmımın çıplak olduğu fotoğraflar görmesinemi, iltifatlarına mı yoksa beni ellemesinemi?
Sanırım hepsine.

"Tamam gelelim ayakkabı seçimine. Bak şunlara ne dersin?" Diyip elime bir ayaklabı sıkıştırdı.
Adidas markaydı ve aslında gayet hoş gözüküyordu ama siyahtı.
"Mert siyah giyinmez."
"Ozaman başka renklerine bakalım." Deyip aramaya başladı ve bir kaç saniye sonra aynı ayakkabının beyazını getirdi.
"Bu olabilir." Dedim ayakkabıyı tekrar incelerken.
"Kolay kolay yırtılmaz dimi bunlar?"
"Yok sanmam. Adidas bu, boru değil ya." Dedi gülerek.
"Ayak numarası kaç?" Diye sordu.
"43."
"Pardon bakarmısınız bunun 43 numarası varmı?"
"Hemen getiriyorum efendim." Dedi ve kayboldu görevli.
"Teşekkür ederim ama bunu bende yapabilirdim." Dedim Kıvança hafif sinirli bir ses tonuyla.
Kendimi gereksiz ve beceriksiz hissettirmişti bana.

"Özür diledim yanlış birşey mi yaptım?" Şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Tamam yok birşey, uykusuz kaldım. Biraz huysuzum bugün." Diyip kapattım konuyu.
"Yanlış birşey yaptıysam söyle, gerçekten özür dilerim."
"Yok bir suçun kusura bakma." Dedim ve nihayet görevli gelebilmişti.
"Buyrun efendim."
Teşekkür ederek aldım elindeki kartonu ve kasaya gittim.

Ayakkabılar 80 liraydı.
Geriye 80 lira kalmıştı.
Dükkandan çıktıktan sonra tekrar okula döndük.
Okula vardığımzda teşekkür ettim ve derse girmek üzere ayrıldım yanından.

Dersin ortasında telefonuma bir bildiri gelmişti. Telefonum sessizde olduğu için sadece titremişti.
Dersi kaçırmamak için telefona bakmadım ve dersi dinledim.
Arada düşüncelere dalıp gidiyordum.
Mert beğenirmiydi acaba ayakkabıyı? Umarım beğenir.
Ara sıra not tutuyor arada ise yine düşüncelere dalıp gidiyordum. Böyle böyle bitti ders ve dağılırken telefonumu çıkarıp mesaja baktım.
Kıvançtandı.

"Tüm sabah birlikteydik ama yinede unuttum sana ders notlarını vermeyi."
Nasılda unutmuştum ders notlarını.
"Saat kaçta çıkıyorsun üni. Den" diye cevap verdim."
"4."
"Tamam bende, 4 de üninin önüne gel, ver :)" yazdım ve telefonumu cebimde soktum.
Saat 4 e kadar derslere girdim ve nihayet bitmişti gün.
En son derstende çıktıktan sonra üniversitenin önünde beklemeye başladım.
O henüz gelmemişti. Onu beklerken tekrar telefonumu aldım elime ve Merte mesaj yolladım.
"Yemek yapma bugün ben yapcam" yazdım.
"Tmm" cevabını aldım ve telefonumu tekrar cebime koydum.

10 dakika geçmişti ve hala gelmemişti Kıvanç. 5 dakika daha beklemeye karar vermiştim. Daha alışveriş yapıp yemek yapmam gerekiyordu.
5 dakikada dolmuştu. Yerimden kalkıp yürümeye başlamıştım ki telefonumun çaldığını farkettim.
Kıvanç arıyordu.

"Efendim?"
"Kusura bakma kardeşim acil bir işim çıktı, bekleyemedim."
"Tamam sorun yok."
"Acil lazımsa, akşam evine getirebilirim."
"Yok acil değil. Yarın verirsin."
"Tamam görüşürüz."
"Görüşürüz."

Telefonuma kulaklıkları taktım ve yol boyumca müzik dinledim.
Son zamanlarda buna bile zaman bulamıyordum.

Evimizin yakınındaki marketin önünde indim otobüsten ve markete girdim.
Bol çeşit yiyecek aldıktan sonra bir kaç paket çikolata ve içecek aldım.
80 liradan geriye 20 liraya yakın bir para kalmıştı.

Alısverişi elimde taşıyarak eve doğru yürümeye başladım.
Umarım mutlu olurlardı. Onları mutlu etmek için bolca çikolata almıştım.
Torbaları yere koyup anahtarı çıkarmaya çalışmştım ki biri içerden kapıyı açmıştı.
Bize evi kiralayan teyzenin kızı çıkıyordu evden.
Benim yaşlarımdaydı.

"Hoşgeldin." Dedi
"Asıl siz hoşgeldiniz. Birşeymi oldu?" Diyerek karşılık verdim."
"Yok. Yerleşenildinizmi diye bakmaya gelmiştim."

Tatlı annesine karşın fazla yüzsüzdü bence.
Çirkin değildi ama makyajı fazla kaçırıyor ve kıyafetleri bu mahalleye hiç uymuyordu.
Mahallemiz daha muhafazakar bir mahalle gibiydi. Bu kızsa mahallede daracık kıyafetlerle veya kısa eteklerle gezmekten çekinmiyordu.

"Görüşürüz ozaman." Dedi Mert, Melisa giderken."
"Görüşürüz canım." Diye karşılık verdi Melisa.

Görüşürüz Ozaman? Görüşürüz canım?? Noluyordu burda?

Satılık erkekWhere stories live. Discover now