BÖLÜM 25

31.4K 804 371
                                    

Keyifli okumalar!
__

Bazen kendinizi işe yaramaz, fazlalık ve boş hissedersiniz. Yarardan çok zararınız dokunur insanlara. Gitseniz, onlar için her şeyin daha iyi olacağını düşünürsünüz. Bende tam o duygular içerisindeydim. Yürüyemeyen, kardeşlerine bakamayan, bir çocuğu koruyamayan bir fazlalık. Yarım bir fazlalık.
Bir fahişe. İnsanları kendine aşık edip, onları yüz üstü bırakıp ve yaptıkları yetmezmiş gibi ona aşık olan insanları 'takıntılı' olarak damgalayan biriydim ben.
Yaşamayı hak eden biri değildim.
Ne kendisini mutlu edebilen, ne kardeşlerini ne de başkasını bir erkektim ben. Hala erkek sayılıyordum dimi?
Delik deşik edilmiş olsam bile, onlarca erkeğin altına yatsam bile erkek olarak geçerliydim.
Onların gözünde erkek, kendi gözümde insanlık dışı bir varlık.

Her şey üstüme üstüme geliyordu sanki.
İstanbula geldiğimizden beri o kadar çabalamıştım ki her şeyi yoluna sokmak için artık yorgun düşmüştüm.
Selim çıktı karşıma artık her şey daha güzel olacak derken hiç bir şey güzel olmamıştı.
Ben hala eski bendim. Hala aynı ben. Hala aynı fahişe. Ben değişmeden, hiç bir şey değişemezdi de zaten.

Tekerlekli sandalyemin tekerlerini çevirmeye başlayarak ilerledim salonun koca camına. Boğaz manzarası beni benden alıyordu. Bazen camı açıp, tekerleri hiç durmadan döndürmek geliyor içimden. Hızla boğaza düşüp boğulmak..

Selimin telefonla konuşarak merdivenleri inişini duyabiliyordum. İkinci oğlu'nu hala görememiştim. Ben burdayken eve gelmemişti. Hastanede yattığım 1 ay da ise eve uğrayıp uğramadığını bilmiyordum.

"Evet, Emir iyi. Gel artık şu eve! Bir karın var senin." dedi, yüzüme gülümserken.
Demek beni tanıyordu. Anlaşılan eve gelmişti bir ay içerisinde ve beni tanımıştı.
"Bu akşam geliyorsun." dedi Selim son olarak otoriter bir sesle ve yanımdaki tekli koltuğa oturdu.
"Özür dilerim." dedim.
"Ne için?"
"Beni bu eve bir fahişe olarak soktun. Bir ay boyunca işimi yapamadım ve bu durumumlada pek mümkün değil."
"Ben seni basit bir fahişe olarak görsem bu eve almazdım. Durmadan seks yapabilirim, evet ama seks yapmadan da durabilirim.
Ve biliyorsun bu durumun geçici." dedi gülümseyerek.
Daha zaman sert, otoriter ve dişli Selimin yerini anlayışlı ve aşırı kibar biri almıştı.
Cevap vermeden boğaz manzarasına döndüm tekrar.
"Oğlunmuydu?" diye sordum merakla.
"Evet. Bu akşam geliyor."
"Daha adını bile bilmiyorum. Evde neden hiç fotoğraf yok?"
"Fotoğraf yok çünkü annem hep fotoğrafların uğursuzluğuna inanırdı. Fotoğraflarda canlanan insanlar hafızalardan silinir derdi. Ondan kalma bir gelenek diyelim."

İlginç gelmişti bu 'gelenek'.
"Peki, ya adı?" diye sordum.
"Adı K-"
Selimin cümlesini yarıda kesen büyük oğlu olmuştu.
"Çıkmıyormuyuz?" Cenk bana el salladıktan sonra tekrar babasına döndü.
Selim "Sonra konuşuruz." dedikten sonra Cenk ile birlikte çıktı evden.
Yalnız kalmıştım yine.

Telefonumun titremesiyle irkildim birden. Kıvanç arıyordu. Onu en son bir ay önce görmüştüm ve fazlasıyla özlemiştim. Ama son olanlar? Onu öpmüştüm, sonra pişman olup kaçmıştım.
Başıma gelenlerden haberdarmıydı?

"Efendim?" diyerek çıktım telefona.
"Emir." Mutluluktan kekeliyordu. Telefonu açtığıma inanamıyordu sanki.
"Evet." dedim soğuk kalmaya çalışarak.
"Seni görmek istiyorum." Cümle aniden çıkmıştı. Fazlasıyna netti.
Benim bu halimi gördüğünde hala görmek isteyecekmiydi? Emin değildim.
"Olmaz."
"Neden? Sana bir şey olacak diye çok korktum. İzin ver, seni göreyim. Zaten bu görüşmemizden sonra benimle konuşmak bile isteyeceğini düşünmüyorum." dedi. Sesindeki o üzgün tını çok açık belliydi. Ne demek istediğini anlayamamıştım.
"Ben şimdide istemiyorum, Kıvanç." dedim, bu sözleri sarfetmek her ne kadar kalbime dokunsada.
"Söyleme öyle. Yalvarırım. Yaptığım çok büyük bir hataydı biliyorum. Ama böyle yapma."
"Asıl sen yapma. İstemiyorum."
"Emir, seni şimdi görmezsem ,Sana şimdi bir açıklama yapamazsam akşam olacakları kaldıramazsın. Sende kaldıramazsın, bende."
"Ne olacakmış akşam?"
"Akşam öğrenirsin ama o öğreneceklerinin açıklamasını şimdi yapmalıyım. Seni görmeliyim. Lütfen.."
"Olmaz." dedim ve telefonu sonunda yüzüne kapadım. Ne onun beni bu halde görmesini istiyordum ne de onu gördükçe ve düşündükçe beynime akın eden düşünceleri ve hatıraları canlandırmak istiyordum.

Satılık erkekWhere stories live. Discover now