BÖLÜM 6

75.6K 1.3K 700
                                    


Melisa gittikten sonra kapıyı kapatıp Merti hemen sorguya çektim.

"Ne görüşmesi Mert? Canımlar falan?"
"Nolcak? Geldi, kontrol etti ve gitti."
"Ne ara Canı oldun ozaman?"
"Lafın gelişi, niye abartıyorsun ki."
"Mert uzak dur ondan!"
"Offf." Diyip odasına gitti.

Bende arkasından "offlama." Diye bağırırken mutfağa girdim ve yemek yapmaya başladım.
İnternetten bulduğum tariflerle önce Pirinç Pilavı yaptım.
Yanına et kavurdum. Çorba ve çoban salatası yaptım.
İlk defa yaptığım için normalinden uzun sürmüştü.
Yemekler hazır olduktan sonra Merti ve Masalı mutfağa çağırdım.

İkiside mutfağa girdiğinde şaşırmıştı.
"Vaay vay vay döktürmüşsün?"
"Senin dünki azarından sonra döktürmemek mümkünmü beyefendi?" Dedim şakayla karışık.
"Dün için özür dilerim."
"Sorun yok."

"Abi banada öğretirsin dimi nasıl yaptığını?"
"Öğretirim tabi prenses." Diyip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Hadi oturun." Dedim ve tabaklarına yemekleri koydum.

"Çok yedim. Şiştim."
"Afiyet olsun Prenses."
"Ellerine sağlık" dedi Mert.
"Afiyet olsun. İsterseniz dolapta çikolata var. Dedim. Der demez Masal dolaba koşup kendine bir çikolata seçti ve yemeye koyuldu.
"Dikkat et. Sen tatlı o tatlı, şeker komasına girersin." Diyerek güldüm.
Masal bana aldırmadan çikolatasını yiyordu.
Onu böyle mutlu görmek beni mutlu ediyordu.
"Mert?"
"Efendim?"
"Ayakkabılarnı çöpe at."
"Anlamadım?"
"Ayakkabılarını çöpe at."
"Niye okula artık sırtındamı götürceksin?"
"Yok." Dedim ve masanın altına koyduğum kartonu çıkardım.
"Ayakkabı mı bu?"
"Yok pantolon." Dedim gülerek.
Mert hemen kartonu elimden alıp ayakkabılarını inceledi. Hoşuna gitmişti.
"Çok sağol abi."
Sadece gülümsedim.

Her zaman ki gibi masayı birlikte topladıktan sonra evi temizlicektik beraber.
Masal evi süpürcekti. Ben o sırada tozları alcaktım. Mertte çamaşırları makineye atıp kuruyan çamaşırları toplicaktı.

"Abi bugün siz yapsanız işimi? Ben arkadaşlarla dışarı çıkcaktım."
"Arkadaşların kim?"
"Okuldan."
"Nereye gitceksiniz?"
"Abi, sencede fazla anne rolünü üstlenmiyormusun?"
"Belkide anne ve babamızın burda olmamasından kaynaklanıyordur?"
"Tamam tamam geç kalmam. Hadi kaçtım ben.
"Telefonunu açık tut sakın geç kalma."
"Tamam annecim." Diyip çıktı evden.
Masalla birlikte tüm evi temizleyip toparladıktan sonra çamaşırlarıda makineye atıp, kurumuş olan çamaşırları toplayıp, katlayıp dolaplara yerleştirdik.

Tüm işler bittiğinde yorulmuştuk.
"Banada bir çikolata getirde yiyim prenses." Dedim.
Cevap vermeden gitti getirdi. Birlikte çikolata yedikten sonra Masala derslerinde yardımcı oldum.

"Anlıyorsun dimi dersleri?"
"Anlıyorum."
"Bak anlamadığın her şeyi sor. Sakın derslerden geri kalma."
"Tamam abicim."
"Sen derslerini yap bende odama gidiyim."

Gece az uyuyup bugün fazla iş yaptığım için çok yorulmuştum.
O yüzden bir iki saat uyumak istiyordum ki tam o sırada aklıma bir şey geldi.

"Görüşürüz ozaman"
"Görüşürüz canım."
Yoksa Mert o kızla görüşmeye mi gitmişti. Yapmamıştır umarım. O kızın ne olduğu çok açık ortada. Bildiğimiz orospu.
Orospu. Evet tamda bu kelimeyi düşündüğümde düşüncelerime son verdim.
O kızın hakkında kötü düşünüyordum ama ya ben neydim? Bende kendimi satmıyormuydum? Ne hakla böyle düşünebilirdim ki ben?
Kendini satan biri böyle bir hakka sahip değil. Kesinlikle değil.

Gözlerimden gelen yaşlara engel olamadım.
Ne ara? Ne ara düşmüştüm ben bu duruma?
Ne zaman kaybettim ben gururumu? Şerefimi?
Ya hangi yüzle yaşıyordum ben?
"Hangi yüz he haangii yüz" diye bağırmaya başlamıştım. Kendimi dövüyordum. Kendimden geçmiştim bir anda. İnanılmaz ağır geliyordu fahişe olduğum gerçeği.
Kaldıramıyordum. Eziliyordum.

Satılık erkekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora