AŞKIN BEDELİ

Od uguryedek

265K 8.6K 105

Hikayenin yedek hesabı. Viac

Giriş
1. Tanıtım gelecekten kesit
2. Tanıtım ve karakterler
1. Bölüm ilk karşılaşma
2.Bölüm Bırak beni
3.Bölüm Eski sevgilim
4.Bölüm Yanağım değil kalbim acıyor
5. Bölüm ikinci ve büyük karşılaşma
6.Bölüm Git hadi
7.Bölüm Mutlu musun?
8.Bölüm Yüzüğünüz Takılacak
9.Bölüm (part 1) Her son, yeni bir başlangıçtır.
9.Bölüm (part 2) Her son, yeni bir başlangıçtır.
10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...
11.Bölüm Barış ilan ediyoruz
12. Bölüm ''Aşk''
13.Bölüm Dokunma bana
14. Bölüm Trip çekemem
15.Bölüm Kıskançlık
16.Bölüm Dış kapının dış mandalı
17. Bölüm Ben Aşık oldum düzenleme
18.Bölüm Biz öpüşmüş mü olduk?
19.Bölüm Baş belası şeytan
20.Bölüm Sendeki beni gördüm
21.Bölüm Eşeklerde adam olabiliyormuş
22.Bölüm Ben sana aşık oldum Begüm
23.Bölüm Ağlıyor musun sen?
24.Bölüm Begüm'ün aşk itirafı
25.Bölüm sonum olacaksın
26 .Bölüm yalancı oldum
27.Bölüm yeni bir aşk doğacak mı?
28.Bölüm Bu kızda kim?
29.Bölüm Susmadığın teşekkür ederim
30.Gitmek unutmanın yarısı mı?
31.ya hep ya hiç
32.Bölüm kaybettim
33.Bölüm sen o güzel aklını yorma
34.Bölüm evlen Benimle
35.Bölüm Sen benim keşke dediğimsin
36.Bölüm umurumdasın
37.Bölüm Aşağı atacağım seni
38. Bölüm Manyaksın sen
39.Bölüm Bekarlığa Veda Partisi
40. Bölüm Düğün
41.Bölüm Biz artık bir bütünüz
42.Bölüm Zaman
43.Bölüm Minik Karaaslanlar
44.Bölüm Tüm çiftler
45.Bölüm İstanbula gidelim
46. Bölüm hastalıkta sağlıkta
48. Bölüm Bu senin hangi yüzün Azat
49. Bölüm Seni sevmek çok zormuş
50. Bölüm Yoruldum
51. Bölüm Oğuz senin eski sevgilin mi?
52. Bölüm Gücün bana yetiyor değil mi?
53. Bölüm Oğuz & Eda
54. Bölüm Ben bunu haketmedim
55. Bölüm Bebek
56. Bölüm (1.kısım) Bana Dönecek misin?
56. Bölüm (2.Kısım) Ege Bebek
57. Bölüm (1.Kısım) Çıkmadık candan Umut Kesilmez
57. Bölüm (2.Kısım) Bebeğimiz İyidir Değil mi?
58. Bölüm (1. Kısım) Kızım
58. Bölüm (2. Kısım)Aşk olmadan tutku olur mu?
59. Bölüm (1.Kısım) Güney'le Yaran evleniyorlar
59.Bölüm (2.Kısım) Peşinden koşuyorum
60.Bölüm (1.Kısım) Dibi Görmüş Bal Kavonozu
60.Bölüm (2.Kısım) Sapım Kızlar
61.Bölüm (1.Kısım) Yeni başlangıç
61.Bölüm(2.Kısım) Sapına kadar aşık oldum
62.(1.Kısım) Güven ilişkinin Temelidir
63.Bölüm (1.Kısım)Alacağız o kızı
63.Bölüm (2.Kısım) Küçük Kılıç
64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin
65. Bölüm (1.kısım) İzin verecek
65.Bölüm (2.kısım) Milat
66.Bölüm (1.kısım) Miray
66.Bölüm (2.kısım) Evleneceğim kadın
67.Bölüm (1 kısım) Makas kesmiyor
68.Bölüm (1.kısım) Anneme söylemiş olabilirim
69.Bölüm (1.kısım) Ölene kadar dünürlük olayımız var
69.Bölüm(2.kısım) hayatındaki kişi kalbinde mi?
7o. Bölüm FİNAL (2.Kısım) Ötesi berisi olmaz
70 Bölüm ''FİNAL'' (1. Kısım) Azat'ın güzeli birken iki oldu
70. Bölüm Final (3.Kısım SON) Her şeyin cevabı zamanda
yeni hikaye tanıtım bölümü gelecek
Aşkın Ateşi yayımlandı
ÖZEL BÖLÜM 1 "Oğlumuz mu olacak."
ÖZEL BÖLÜM 2 "Sensiz bir dünya hiç güzel olmazdı."
Özel bölüm 3 ''küçük bey görsün kızımı.''
Özel bölüm 4 Dila'yla Onur Evleniyorlar
Özel bölüm 5 Nişan ve bebek
Özel bölüm 6 (part 1) Mustafa & Leyla
Özel bölüm 6 (part 2) İyi ki
Özel bölüm 7 (part 1) "Düğünümüz için heyecanlı mısın?''
Meriç &Bora (part 2) ''Düğün''
Özel bölüm 7 (part 3) "Beklerim tabi saat kaçta?"
Özel Bölüm 7 (4.part) "Bebeğim sen gelişinle beni çok sevindirdin."
SON ÖZEL BÖLÜM (1.part)
SON ÖZEL BÖLÜM (2.part)

47. Bölüm Nasıl unuttum

2.9K 83 3
Od uguryedek

             

Herkese merhaba; Yine uzun ve dolu dolu  bir bölüm geldi. Artık olaylar şeklini almaya başladı. Sizlerden aldığım olumlu mesajlar beni  çok mutlu diyor hepinize çok teşekkür ederim.  Azat'la Begüm'ü merak edip soran okuyucularıma şu kadarını söylemek istiyorum ki çok yakında Azat öğrendiği bazı şeylerden dolayı dengeleri  değiştirecek ve Begüm'de kayıtsız kalmayacak. :) 

Bu bölümde Azat& Begüm dışında Cemal& Funda ve Yaren'le Güney' azıcıkta Mustafa& Leyla çifti var. Herkesin sevdiği çiftler bu kez bir arada. :)

Son olarak Cemal'le miniği için bölüm isteyen sevgili okuyucularım sizi unutmadım Cemal'in kıskanç tarafını okumak istediğinizi biliyorum ve çok yakında bununla ilgileceğim.

Not: Bölüm İçinde evli çiftlerden bazılarında ufak yaramazlıklar var şimdiden bilgilendireyim. ;)

Herkese keyifli okumalar. :)

CEMAL & FUNDA

Cemal kahvaltı masasında keyifle kahvaltısını yaparken tam karşısında Dilan'nın yanında oturmuş minik lokmalar alıp karnını doyuran daha bir haftalık evli olduğu çiçeği burnunda karısını izlerken dudaklarının iki ucuna yayılan gülümsemesini engelleyemedi. Funda da öylesine değişik bir şey vardı ki ona her bakışında gülümsemeden edemiyordu.

Düğünden sonraki gün annesinin fırsat kollayan meraklı bakışları Funda'yı sırf yermek için merakla beklidiği şey olmamış Cemal'in yardımcı kadına Funda uyurken uzattığı çarşaftan sonra silinip gitmişti. Cemal bilhassa Funda bunu görsün istememiş karısının uyumasını beklemişti. Miniği biliyordu ama garipseyip''annen çok gelenesekci bir kadın burda kalmadı ki öyle şeyler hala Urfa'lı olduğu için bunu yürütüyor değil mi?"  diye sorduğunda Cemal kısaca ''Evet'' demişti. Dili bunun için fırsat kolluyor ve ben o fırsatı ona vermemek için onaylamadığım bu harekete katlanıyorum diyememiş susmuştu.

Beş günlük güzel dolu dolu aşk sarhoşu oldukları bir balayı sonrası Funda'nın düğün hazırlığında aldığı izinlerden dolayı başka izni kalmadığından balayını kısa tutmak zorunda kalmışlardı. Eve gelip artık burada ailecek yaşamaya başladıklarından bugüne tam iki gün geçmişti ve bugün artık işe döneceklerdi. Dila yılardır evde tek kız olduğu için Funda'nın eve gelişiyle resmen havalara uçmuş sürekli Funda abla diyerek çok sevdiği yengesinin yanında dolaşıyordu. Cemal iki değerlisi olan karısı ve kardeşinin anlaşmasına birbirlerini sevmesiden çok hoşlanıyordu.

Babası artık Funda'yı kabullenmiş sesini çıkarmazken annesi Nermin Hanımın gözü sürekli Funda'daydı. Daha geleli çok olmadığından mıdır yoksa Cemal'in annesini kenara çekip ''artık Funda benim karım sakın yanlış bir şey yapıp ben yokken onu üzmeye kalkma anne inan onuda alır çeker giderim.'' sözünden midir şimdilik sesini çıkarmıyor sadece bakışlarından ve ses tonundan gelinini sevmediğini sürekli belli ediyordu.

***
''Funda abla bugün ben dışarıya çıkacağım biraz gezeceğim, öğlen arasında yanına gelsem yemeği birlikte dışarıda yesek olur mu?''

Dila'nın şen şakrak konuşmasına babası Salim Bey gülümserken Nermin Hanım yüzünü ekşiterek baktı. Salim Bey kardeşinin yadigarı küçük kızının Funda'nın varlığından dolayı mutlu oluşuna çok seviniyorken Nermin Hanım basit ve hakir gördüğü Funda'yla kıznın içli dışlı olmasından hoşlanmıyordu.

''Olur tabi Dila'cım çok sevinirim.''

Dila sevinerek önüne dönerken aklındaki şeyden dolayı heyecanlanmıştı. Lise son sınıftı ve iki yıldır beğendiği ve aşık olduğu üniversite öğrencisi bir çocuk vardı. Yakın arkadaşları iki yıldır sevdiği Onur adındaki çocuğu bilsede Dila bunu artık ablası saydığı Funda'yla paylaşmak istiyordu. Ondan belki biraz akıl almalıydı. Onur arkadaşının kuzeniydi ve bir doğum günü partisinde tanışmış daha gördüğü ilk an aşık olmuş aşkı ilk kez kalbi on altı yaşındayken tatmıştı. Onur büyüktü ve Dila ondan küçük olduğu için hiç bir gün aşkını söylemeye cesaret edemiyordu. Abisi çetin ceviz bir adamdı ve kendisini kısandığından erkek arkadaş konusunda esnek değildi. Bey kızı olması zaten attığı her adımın takip edilip her şeyi kısıtlı yaşamasına sebep olurken birde Cemal'in belli etmesede gizli kontrolü vardı.
Dila bazı şeyleri yaşıtları gibi yaşayamıyordu. Onur hep içinde bir yerdeydi.

''Bende gelebilir miyim kızlar?''

Cemal kızlara doğru eğilip konuşurken Funda kocasının sevimli haline aşk dolu bakışlarla baktı. Cemal'le evli olmak hergün onun kollarında olup sarılarak göğsünde uyumak eşsiz bir şeydi. Cemal öylesine düşünceliydi ki Funda'nın acemi tavırları karşında nefesi kesilerek her şeyi yola koymuş zamanla miniğine çoğu şeyi öğretmişti. Sevgiliyken çok başka evliyken ev halinde ikiside çok başkaydı ve bunu keşfetmekten dolayı ikiside çok mutluydu.

''Hayır abi ya biz kız kıza takılacağız.''

Funda'dan önce cevap verip abisine itiraz eden Dila'ya Cemal gözlerini alamdığı karısından bakışlarını çekip suratsız kardeşine çevirdi.

''Ekşitme şu suratını çok çirkin oluyorsun.''

Dila abisinin sırf kendisini gıcık etmek için böyle davrandığını bilse de yinede sinirlenmeden duramadı.

''Üf her şeyin içinde bulun illa değil mi? Ben Funda ablamla olacağım gelme sen.''

''Koparacağım bak o papuç gibi olan dilini. Abinle konuşuyorsun Dila biraz terbiyeli ol abicim.''

Dila'yla Cemal atışırken Funda ve diğerleri iki kardeşin atışmasını gülerek izliyor dinliyorlardı.

''Ben hazırlanayım müsadenizle.''

Funda iki kardeşi bırakıp artık annesi ve babası olan Salim Beyle Nermin Hanıma doğru  bakıp konuştuğunda Salim Beyin baş hareketiyle yerinden kalktı ve odasına doğru gitmek için adım attığında kayınvalidesinin bilhassa duyurmak için kocasına yaklaşıp söylediği sözlerle bir an yerinde durup kaldı.

''Hazırlanacakmış, her tarafı hazır olsa ne olur kürdan çöpü gibi bir şey.''

''Hanım!''

Salim Bey'in uyarısı ile Nermin Hanım susarken Funda dönüp arkasına yüzünden düşen bin parça halde baktı ve Nermin Hanım sinsi bir sırtışla gülümseyince hızla arkasını dönüp koşar adım merdivenleri tırmandı.

Kulağından gitmiyordu. Başlıyordu işte Nermin Hanım. Kürdan çöpüne benzetilmek elbetteki zoruna gitmişti. İki gündür sesini çıkarmıyordu evde saygıda kusur etmiyordu ama hep diken üstündeydi. Sevmek zorunda değillerdi ama en azından bunu belli etmenin anlamı yoktu. Artık bu evin gelini Cemal'in hayat arkadaşıydı.

***

''Vallahi çıldırtacak bu kız beni evin prensesi diye diye kendi ellerimizle tepemize çıkardık.''

Dila için söylenen Cemal yatak odasından içeriye girip kapıyı kapattığında Funda'yı kıyafet seçmek için dolabın önünde üstünde sadece küçük ten rengi külotla bulmayı beklmediğinden şaşırıp bir kaç saniye öylece durup baktıktan sonra ellerini göğsüne kapatıp kendisine dönen miniğinin haline dudağının kenarı yukarı doğru keyifle kıvrılarak çapkın bir sırıtışla baktı.

''Cemal paldır küldür odaya giriyorsun.''

Cemal alayla gülüp yürürken karısnı baştan ayağa süzdü ve tam karşına geldiğinde hala küçük göğüslerini karısının neden sakladığını anlayamadığından dudağının kenarını büküp Funda'nın ellerine baktı.

''Birincisi burası benimde odam olduğu için öyle giriyorum miniğim, ikincisi sen niye güzelliklerini kapatıyorsun bakayım.''

Cemal cümlesinin sonunda Funda'nın iki elinide tutup çekerken açılan küçük ama aklını başından alan çıkıntılara bakıp yutkundu.

''Aşkım...''

Sızlanan Funda Cemal'in göğsüne sokulup sarılırken Cemal keyifle güldü. Karısı gerçekten çok alem bir kadındı. Sevişirken özgürdü ve bedenini kendinden esirgemiyordu ama onun dışında hala utanıyordu ve buda Cemal'in çok hoşuna gidiyor bilerek karısıyla oynuyordu.

''Aşkım diyen ağzını öperim ama ben.''

Cemal'den beklemeyecek sözlerdi bunlar. Funda'nın boynundan öperken muzip ses tonuyla konuşması Funda'yı kıkır kıkır güldürürken Cemal tek eliyle kolaylıkla kavradığı uafak bedeni kucağına aldı.

''Geç kalacağım ve şuna açıklık getireyim sen öyle odaya girince başkası geldi sanıyorum ondan da panikliyorum sonuçta üstüm müsait değildi.''

Cemal kucağındaki karısını yatağın üstüne bırakıp doğrulayarak tepeden yatağın üstüne saçları dağılmış tanrıcasına bakarken içindeki dürtülere engel olamadı. Bu kadın nefesini kesiyor heybetli bedenini sarsıyordu.

''Bence biraz vaktimiz var bebeğim.''

Cemal gömleğinin düğmelerini çözerken Funda gülerek yatağın içine girip boynunun altına kadar örtüyü çekti.

''Hiç o taptığım bedenini saklama miniğim.''

Cemal üstünde bir tek çamaşırı kalana dek soyunduktan sonra örtüyü çekip aldığı gibi hızla karısının üstüne uzanırken Funda kollarını kocasının boynuna doladı.

''Üzgünüm dev adamım ama gerçketen geç kalacağım akşamı beklmek zorundasın.''

''Hımm öyle miymiş?''

Cemal yatakta sırt üstü dönüp kolaylıkla Funda'yı kucağına çekip karısnı üstüne oturturken ellerini Funda'nın ince beline koyup üstünde hareket etmesi için yönlendirdi.

''Akşam seni alacağım kendi başına gelme bebeğim tamam mı?''

''Tamam sevgilim.''

"En kısa zamanda da şu ehliyet işini halledelim de arabanı alalım miniğim. Böyle taksiyle git gel aklım sende kalıyor."

Funda huzursuzca kıpırdandı. Artık evliydi ve Cemal'in ona sürekli bir şeyler alacağını biliyordu ama yünde alışık olmadığı bu lüks hayatın içinde biraz eziliyordu. Şimdi araba alınacaktı kendisine ve bu Funda için büyük bir
Şeydi. Babasının ufak bir arabası vardı. Funda alışkın değildi böyle hayata.

Araba konusunu bir kenara bırakıp Cemal'in göğsüne başını koyup huzrsuzca bir nefes bıraktı. Aklındakini Cemal'e soracaktı çünkü dün akşam balayından geldikten sonra Cemal'in babasıyla salonda baş başa kaldığı vakit konuştuklarının üzerine gelmiş azıcık bir şeyler duymuş ama Cemal hemen konuyu kapattığı için sormak istememişti.

''Cemal...''

''Efendim" dedi cemal karısnın bir eliyle çıplak sırtını diğer eliyle saçlarını okşayıp mırıldanarak.''

''Ben çalışacağım değil mi? Yarın birgün karşıma gelip sen Keskin ailesinin gelinisin hemşirelik yapman doğru olmaz demeyeceksin değil mi?''

Cemal bir anda ciddileşti. Nerden çıkmıştı şimdi bu konu. Babasıda buna benzer şeyler söylemişti. Yoksa Funda onu mu duymuştu. Babası, "Oğlum gelinimiz çalışmasa, mesleği güzel ona lafım yok ama millet ne der yavrum. Koskoca Keskin'lerin gelini hastenede millete hizmet ediyorlar der. Sen karınla konuşta çalışmasın zaten ihtiyacıda yok." Dediğinde Funda bu kadarını duymuş daha Cemal'in cevabını dinleyemeden Dila'nın seslenmesiyle oradan ayrılmıştı ve şimdi Cemal'in düşüncesini duymak istiyordu.

"Buda nerden çıktı miniğim. Ben niye senin çalışmana karışayım. Ben öyle bir adam mıyım? Bu senin hayalin senin isteğin. Baban seni okutmuş bu seviyeye gelmişsin kocanda olsam buna karışma gibi bir durumum olmaz sen ne zaman kendi iradenle çalışmak isitemezsen o  zamana kadar çalışabilirsin sevgilim. Sakın bu konuda endişen olmasın ve olurda dışarıdan biri laf edersede sakın kafana takma. Ben izin verdikten sonra millete halt yemek düşer."

Funda duygulanmış halde Cemal'i dinledikten sonra kocasının yüzünü küçük ellerinin arasına alıp başını Cemal'in kalın dudaklarına yaklaştırıp dudaklarını uzun uzun öptü.

"Seni çok seviyorum, sen aşkına sahip çıkan Kocaman yürekli bir adamsın."

Cemal hüzünlü havayı dağıtıp miniğini güldürmek için yatakta ters döndü ve karısını altına alıp ağırlığını kendi dirseklerine vererek uzandığında Funda'nın hokka gibi olan bununu öptü.

"Sevişmeye gelince vaktin yok ama lafa gelince vaktin var. Dedikoducu seni."

"Ya Cemal saçmalama dedikodu mu bu aşk olsun."

Kocasının söylediği edepsiz cümleden utanan Funda dudaklarını büzmüş alınarak konuşurken Cemal karısının sevimliliğine daha fazla dayanamadı ve hırlarcasına bir ses çıkarıp Funda'nın boynunu öperken Funda çoktan kocasının etkisi altına girmiş adını sayıklayarak altında kıvranmaya başlamıştı.

"Cemal..."

Cemal'in dudakları vücudunun her yerini santim santim öperek aşağılara doğru ilerleyip karnını, kasıklarını öptükçe Funda dayanamıyordu.

"Sakin ol bebeğim, tadını çıkar."

Cemal yavaş oldukça Funda dudaklarını ısırıyordu.

"Bu sefer başka bir şey yapacağım itiraz etme ve kendini bana bırak bebeğim."

Funda Cemal ne yapacak diye merakla beklerken Cemal iç karısıyla kendi iç çamaşırını çıkarmıştı ve Funda'nın bacaklarının arasına başını yaklaştırınca Funda ne yapacağını anlayıp kıpırdandı.

İlk gecelerinde ve balayında da Cemal bunu yapmak için girişimde bulunmuş ama Funda hem utanıp hem de kendince hoş olmayacağını düşünüp itiraz etsede şimdi kadınlığının üstündeki dudaklar hareket ettikçe ne kadar yanıldığını anlamış ve belki dakikalar sonra rahatladığında utanacağını bilsede bacaklarını daha çok açıp Cemal'in saçlarını çekiştirmeye başladı.

"Aşkım hadi..."

Funda'nın iyice kasılmasıyla birlikte Cemal dudaklarını usul usul yukarı çıkardı ve bir eliyle sağ göğsünü okşarken diğer eliyle kadınlığını okşayıp Funda'nın kulağına fısıldadı.

"Önce rahatla miniğim, rahatlaki canın birleştiğimizde acımasın."

Funda sanki bunu bekliyormuş gibi doruk noktasına çıkıp Cemal'in adını sayıklayarak nefes nefese kalmış halde rahatladığında Cemal küçük bedeni öpücüklere boğuyor kulağına karısını çok sevdiğini fısıldıyordu.

Heybetli bedeni Funda'yı ezmesin diye dikkat ederek bedenlerini birleştirdiğinde bir hafta olmasına rağmen hala her birleşmede Funda zorlanıyor Cemal ise karısının darlığı karşısında deliriyordu.

"Cemal yavaş."

Funda içinde gittikçe sanki büyüyen kocasının sert darbesinde hem kasılıyor hemde mutlu oluyordu. Bu asla anlayamayacağı bir duyguydu.

"Bebeğim çok darsın kasma kendini."

Cemal alnında biriken boncuk boncuk olmuş terin farkındaydı ama her yeri gibi kadınlığı da küçük olan miniğini zorlamıyor her seferinde oldukça nazik davranıyordu.

"Seni seviyorum..."

Cemal rahatlayıp kendini bırakmasıyla Funda içindeki sıcaklıkla gevşeyip Cemal'in boynuna kollarını sardı. Cemal sakinleşmek için derin nefesler alıp verirken başını karısının boynuna gömmüş tenini öpüyor Funda'yı ne kadar çok sevdiğini söylüyordu. Funda Cemal'in sözlerine karşılık verip aşkını kocasına usul usul anlatıp Cemal'in saçlarını okşarken daha fazla üstündeki ağırlığın altında kalmaya dayanamayıp kıpırdandı.

"Cemal ezdin beni kalk aşkım."

Cemal erkeksi sesiyle gülerek yana kayarken Funda da gülüp Cemal'in yanaklarını öptü.

"Eğer biraz daha oyalanırsam gerçekten baş hemşireden iyi bir azar işiteceğim."

Funda yataktan kalkıp koşarak banyoya giderken Cemal yattığı yerden sırtını dikleştirdi.

"Sana hele biri kızsın bak o hastanede taş taş üstüne bırakıyor muyum..."

Cemal böyle bir adamdı. Canından öte olan sevdiğine biri tek kötü söz söylesin yerinde duramazdı.

AZAT KARAASLAN

Begüm'le akşam işten geldikten sonra yemek yiyip dışarı çıkmıştık. Sevgili karım yine alışveriş krizindeydi. Öyle çok fazla alışveriş yapıp deli gibi paralar harcayan bir kadın değildi Begüm ama alışverişe gittiğinde de gitmediği günlerin acısını çıkartırcasına saatlerce gezer sonundada iki parçayı zar zor beğenip alırdı. Aslında evde kalıp biraz televizyon izleyip miskinlik yapmak istesemde Begüm bana işveli işveli konuşup klasik eteğinin, elbisenin kalmadığını çoğunun dar geldiğini söyleyince birlikte alışverişe çıkmıştık. Begüm çok gezip her erkekte olduğu gibi beni alışverişte bunaltsada onunla yinede bir şeyler bakmak zevkli oluyordu.

Alışveriş merkezinde Begüm'ün tercih ettiği belli başlı markaların olduğu mağazalarda dolaşırken Begüm bir kaç kozmetik ürünü almış sonrada iç çamaşır mağazasına girip benim seçimlerim doğrultusunda birbirimize gözlerimizle, sözlerimizle kur yaparak bir kaç parça almış ve klasik kıyafet bakmak için başka mağazaya girmiştik.

Begüm seçtiği etekleri, gömlekleri kabinde denerken bende kabinin önündeki rahat koltuklara oturmuş meleğimin arada çıkıp bana gösterdiklerine bakıyordum.

***

''Aşkım bu olmadı bana.''

Kabinden yüzü asılmış halde çıkan Begüm'ün üstündeki eteği görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Eteğin boyu gayet iyiydi ama çok dardı.

''Çok dar Azat adım atamıyorum.''

Gerçektende öyleydi. Kalçalarına ve üst bacaklarına etek ikinci bir deri gibi vücudunu sarmış Begüm'ün yürümesini zorlaştırıyordu. İçindeki küçük dantelli çamaşırının izleri tamamen ortadaydı.

''Ama ben bu kadar kiloyu ne ara aldım.''

Sızlanan karımın haline gülümseyip yanına yaklaşarak başından öptüm.

''Kilo falan almadın kalıbı dar belli ki, sen bekle görevliden bir beden büyüğünü isteyeyim.''

''Yok kalsın sevgilim soğudum ben bundan istemiyorum diğerlerini deneyeceğim.''

Begüm kabine tekrar girip diğer aldıklarını denerken bende hala kıs kıs gülüyordum. Şaka bir yana Begüm bir kaç kilo almıştı ama şimdi söylesem biliyorum ki ölüm diyetine girerdi ve ben onun sağlıksız olmasını hem istemiyor hemde bu hali daha çok hoşuma gidiyordu. Bir kaç kilodan ne olacaktı...

Kendi kendime gülümseyip beklerken koltuğa tekrar otumak için arkamı dönmemle biriyle burun burun geldim. Kimle çarpışacak olduğuma bakma için başımı kaldırmamla gördüğüm kişiden dolayı afalladım.

''Azat Bey,  ah bu ne tesadüf.''

Finans kordünatörümüz Banu Hanım burnumun dibindeydi ve ben yakınlığından rahatsız olup bir adım geri gidip kibarlık gereği gülümsedim.

''Evet tesadüf oldu.''

Bu kadın pat diye hemde bu kadar yakınıma girecek kadar nasıl karşılaşmıştık anlamasamda sonuçta herkese açık bir mağza olduğu için çokta üstünde durmadım ve bana uzattığı elini tutup sıktım.

''Ee bende alışverişe çıkmıştım öyle nasılsınız?''

Her gün görüşmediğimizden hatrımı sormasına şaşırmadım.

''İyiyim, eşimle alışverişteyiz sizi sormalı.''

Begüm'ü bilerek vurgulamıştım. Banu Hanım  her zamanki gibi biraz fazla sıcak kanlı yapıyla cevap verip konuşurken Begüm elinde beğendiği ama bana göstermediği etekler ve bluzlarla kabinden çıkmış yüzünde benim yanımda görmeyi beklemediği Banu hanımın varlığından dolayı hem şaşırmış hem de ikimizin konuşmasında rahatsız olduğunu belli eden bir ifadeyle yanıma doğru yürüdü.

''Aşkım bunları beğendim.''

Banu Hanımı yok sayarcasına konuşan Begüm'ün tavrına şaşırmadım çünkü beni  kısandığı için böyle yaptığını biliyordum.

''Tamam güzelim.'' deyip Begüm'ün elindekilerini bir elime alırken Begüm kolunu  belime dolayıp yanımda yerini aldı ve sanki Banu Hanımı yeni farketmiş gibi yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

''Merhaba BanuHanım.''

Begüm Banu Hanımdan hoşlamadığını bakışlarından açıkça belli diyordu ama bana kalırsa kısaknacağı bir şey yoktu. Bende çok kıskanç bir adamdım ve aslında Begüm'ün beni kıskanmasına bir şey diyemiyordum ama ben Begüm gibi değildim ki... Bana farklı gözle bakıp eşimi rahatsız edecek hareket içne giren biri olursa ben önce bundan emin olur sonrada hemen onu uzaklaştırırdım. Banu Hanımın şuan bir yanlışı yoktu ama olursa gözünün yaşına bakmazdım. Oysa begüm Oğuz'dan açık açık rahatsız olduğum halde ve adamın ilişkimize zararı dokunacağı belliyken bunu kabul etmeyip onu uzak tutmuyordu.

''Merhaba Begüm Hanım nasılsınız?"'

Begüm elini dahi uzatmamış ve sanki kadına da bana elini uzatma dercesine bir eliyle belimi sıkıca tutuyor diğer eliylede omzundaki çantasını tutuyordu.

Banu Hanım ilk görüşmede eşim olarak tanıştığı Begüm'e hatrını sorduktan sonra müsade isteyip yanımızdan ayırlırken Begüm bana anlamadığım bir şekilde bakıp derin bir nefes alıp verdi.

"Ben ayakkabıların olduğu tarafa bakacağım, almayacağım ama yeni ürün gelmiş mi bakacağım sen ödemeyi yapar mısın?

Begüm sanki üzgündü ve resmen o halini anlamayayım diye kaçıyordu benden.

''Bebeğim sorun yok değil mi?''

Yanağından öpüp konuşurken Begüm titrek bir nefes aldı ve bir anda kollarını boynuma dolayıp mağazada olmamıza aldırmadan sımkı sarılıp kulağıma değen ılık nefesiyle konuştu.

''O kadında beni rahatsız eden bir şey var Azat bilmiyorum ama garip bir his var içimde.''

Begüm'ün kıskanması bile ayrı güzeldi. Sırtına kollarımı sarıp sarılıken gözlerim tam karşımda reyondaki askılıkları karşırıp bir yandan da kaçamak bakışlarla bize bakan Banu Hanımı gördü. ''Allah aşkına bu kadın beni, patronunu mu izliyor. İşine baksa ya!''

''Uzak dururum... Abimle birlikte konuşuruz ve gerekmedikçe onunla muhattap olmam. Genel toplantılarda mecbren olurum ama onun dışında finansta bir sorun olursa önce abimle konuşur çözemezlerse ben dahil olurum tamam mı?''

Yapamazdım. Ben Begüm'le olan ilişkim bozulmasın diye onun arkasından iş çevirip Oğuz'u dahi saf dışı bırakırken başka birisi yüzünden gerilmemize müsade edemezdim. Begüm'ü daha fazla yıpratamazdım.

''Teşekkür ederim.''

Begüm aynı anlayışı bana göstermesede bir şey demedim ve elini sıkıca tutup aldıklarını ödedikten sonra hızla mağazadan çıktık.

''Eve gielim mi?''

İkimizde de pek gezecek hava yoku ve Begüm beni onaylayınca doğruca arabamızın bulunduğu alana gidip Begüm'e arabanın anahtarını uzattım.

''Bugün kocanızın arabasını siz kullanmak isemisiniz Begüm Hanım?''

Begüm'ün gözlerindeki sevincin bu denli büyük olacağını bilseydim her şeyin üstüne yemin ederim çok daha önce arabamı kullansın derdim. Açıkcası bu kadar heves ettiğini bilmiyordum. İkimizinde arabası vardı ve hiç sen kullan ben kullanayım olayı aramızda olmamıştı. İlk tanıştığımız zamanlarda Begüm bir kez istemişti ama o zaman yok demiştim ve konu kapanmıştı öylesine istedi zannetmiştim. Meğer benim güzelim heves etmiş ama bana dememiş.

''Gerçekten mi?"

Begüm abartı şaşkınlık ifadesi yapıp bilerek komik bir ifadeye büründü.

"Azat Karaaslan bebeği gibi sahiplendiği arabasını bir başkasına veriyor he? Bu tarihe geçmeli.''

Begüm gülerken yanağından makas alıp anhtarı avcuna bıraktım.

''Abartma güzelim arabamı kullanmak istediğini bilmiyordum. Bilseydim çok önce kullan der ve bu tatlı halini izlerdim.''

Begüm dudaklarını büzüp onu öpmemi sağlayacak sevimlilikte mırıldandı.

''Hani bir zamanlar iyi geçimeye karar vermiştik ya o zaman aramızda daha aşk yoktu yani seni bilmem ama benim tarafımdan aşk yoktu ya.''

''Evet" dedim arka koltuğa poşetleri bırakıp tekrar yanına gelirken.

''O zaman arabanı kullanmak istediğimde beni terslenmiştin. Oldu sen kullan bende yanında gideyim gibi bir şeyler söylemiştin.''

Begüm'ün çocuksu haline bakıp gülümseyerek yanaklarını öptüm.

''O zamanda yemişim bir halt, demek eşek saatime denk gelmiş.''

Begüm gülerek direkyona geçip oturduğunda yan tarafa geçip oturdum ve kemerimi takıp güzelime başımı çevirdim.

''Ay benim miniğimden sonra bu çok büyük geldi.''

Arabayı çalıştırdığında sessizce onu izlemeye başladım. İkmizde otomatik vites kulandığımızdan gayet rahat sürüyordu.

***
''Teşekür ederim çok zevkli ama yok ben sevmedim park etmek bile uğraştırıyor.''

Ele ele evden içeri girerken Begüm'ü dinliyordum. Büyük araba kullanmayı sevmiyordu meleğim onun küçük tatlı arabası tam kendine göreydi.

''Yoruldun mu?" dedim yatak odasından içeri girer girmez kapıyı kapatıp dudaklarından öptüğüm güzelimin üstünü çıkarmasına yardımcı olup göleğinin düğmelerini çözmeye başladığımda.

''Çok değil.''

Kıkırdayarak konuşan Begüm'ün dudaklarını kısa kısa öperken bebeğim benim kıyafetlerimi çıkarmaya başladı.

''Özledim seni.''

Kulağının altından öpüp fısıldarken Begüm inelyip saçlarımı çekiştirdi.

''Şunları da çıkarılım güzelim.''

Kucağıma alıp yatağın üstüne oturttuğumda güzelimin alnından öpüp dizlerimin üstüne çöküp önce ayakkabılarını, kilotlu çorabını çıkarıp açılan bacaklarını öperek eteğini ve ardından külotunu çıkarıp dudaklarımı iç bacalarında gezdirip kısa kısa öperken bedeninden yukarı çıktım. Begüm sırt üstü yatağa kendini bırakıp bacaklarını açarak kıpırdandı.

''Çok güzlesin.''

Boğuklaşan sesimle kısık tonda konuşuken parmağımı beni deli eden ve daha şimdiden benim için ıslanan kadınlığını okşayıp içine çok hafif itmemle Begüm başını kaldırıp beni izlemeye başladı.

''Bebeğim harikasın.''

Pürüzsüz kadınlığının üstüne öpücüklerimi sıralarken Begüm bacaklarını daha çok açtı ve ellerini uzatmasıyla isteğine karşılık verip elli tutup üstüne doğru uzanarak başının iki yanına ellerimizi kenetledim.

''Azat sen... sen beni bir gün öldüreceksin.''

Begüm isyan edercesine kesik kesik konuşurken göğsüm sarsılarak güldüm. Ön sevişmemizi uzattığım için kıvranan karımın bu görüntüsü inanılmaz güzeldi.

Begüm'ün üstündeki son kumaş parçası olan sütyeninden de kurtulup bende vakit kaybetmeden soyundum ve daha fazla vakit kaybetmeden gözlerimle sertleşen erkekliğim arasında bakışlarını gezdiren güzelime dayanamayarak üstüne uzanıp onu öperken bedenlerimizi birleştirdim.

Begüm'de bende bu gece her zamankinden çok daha tutkuluyduk ve uzun süren sevişmemiz sonunda ikimizde rahatlayıp ben sıcaklığımı onun derinliklerine bıraktığım an Begüm'de bende o an ne yaptığımızı fark edip donup kaldık. Korunmamıştık ve ben Begüm'ün içine boşalmıştım...

Begüm hızla beni üstünden itip banyoya koşarken sırt üstü yatıp hala kendime gelemez halde nefes alıp verirken dudaklarımı ısırdım.

Ne plan ne de başka şey... Resmen bir anlık hatayla korunmayı ilk defa unutmuştuk. Şimdi Begüm nasıl bir psikolojiye girecekti hiç bilmiyordum. Benimde suçum yoktu ki aklımın ucuna dahil gelmemişti zaten genelde beni Begüm uyarıyordu. Çocuk isteyen biri olarak tabiki korunmayı açıkcası takip etmiyordum.

***
Bornozuna sarınmış halde duştan çıkan Begüm'ün yüzüne baktığımda huzursuz oldum. Belli ki duşa girdiğinde ağlamıştı çünkü gözleri burnu kıp kırmızıydı. Sırtımı başlığa yaslayıp yanıma gelmesi için elimi uzattığım da Begüm gözleri dolmuş halde yanıma yatağımıza doğru yürüdü.

''Güzelim sakın...''

Dudakları titreyip gözlerini kapatıp açarken içim acıdı. Nasılda masum duruyordu. Minicik bornozu ve saçlarındaki havlusuyla yanıma uzanıp kucağıma kıvrıldığında onu göğsüme çekip sım sıkı bastırdım.

''Azat...''

Küçük çaresiz bir bebek gibi bana sığınıp göğsümde sessizce ağlarken saçındaki havluyu çözülüp mis kokulu saçlarını öpüp okşadım. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum.

''Bebeğim ağlama... Bir anlık boşluğumuza geldi hem ilk seferden hamile kalcaksın diye bir şey yok biraz sakin ol.''

Banyoda iyice temizlemişti kendini ama onu şimdi panikletmemek için bir şey demesemde olduysa olmuştu bile.

''Her zaman dikkat ederken bu sefer nasıl unuttum ki.''

Göğsümde ağlayıp dert yanarken bu plansız hamile kalama girişimde neler yaşayacaktık düşünmek dahi istemiyordum. İstemeye istemeye de olsa mırıldadım.

''Bu gibi durumlarda ertesi gün içilen hap var üzülme sen yarın sabah erkenden gider alırım.''

İçim el vermesede el mahkum anlayış göstermeliydim. Begüm başını kaldırıp yüzüme baktığında gözümde öylesine küçük durmuştu ki ne yapacağımı bilemedim.

''İçersem bana kzıp küsmesin değil mi?''

Korkuyordu... bebek konusunda farklı düşündüğümzden ona tepki vereceğimden aramızın açılacağından korkuyordu meleğim.

Güzel yüzünü elimin tersi ile okşayıp gözlerinin için baktım.

''Ben bile isteye seni üzmem. üzemem. Sen nasıl istiyorsan her şey öyle olcak. Ben sana kıyamam meleğim.''

GÜNEY KILIÇ

Yağmur arabanın ön camlarını ıslatırken kilitlenen İstanbul trafiğinde bunalmış halde işten çıkmış eve gitmeye çalışıyordum. Bugün kendi evimde kalcaktım. Yaren Hanıma gün içinde onu özlediğimi akşam baş başa film izlemek istediğimi sonra sarılıp kokusunu içime çekerek uyanmak istediğimi anlatan bir mesaj atsamda fındığım uzun zamandır ertelediği arkadaştırıyla kız kıza yemeğe gideceklerini ve sonrada birlikte kalacaklarını söylemişti. Kızlar okuldandı ve bende tanışmıştım görünüşte iyi kızlardı.

Aslında ilişkilerde hayatımdaki kişi sadece benle olsun diyen adamlardan değildim. sevgiliminde sosyalleşmesi lazımdı ama gel gör bunu aşık Güney'in kalbi istemiyordu. Arkadaşlarımızla olacaksak bile yine yan yana olalım istiyordum. Ne tuhaf bu yaşıma kadar bu duyguyu ben meğer hiç yaşamamışım...

Milim milim trafikte ilerlerken evdeki eksikler aklıma geldi ve şimdi siparişle falan uğraşacağıma dışarıda bir şeyler yiyip eve öyle gitmeye karar verip az ilerideki restorantın önüne gelince hemen sağa saptım. Tek başına yemek yemek sıkıcı olsa da fındığım olmasada karnımı doyurmalıydım.

Arabayı park edip ara sıra eskiden Hale'yle evliyken ev yemeği malum yapmadığı için burda yemek yerdik. Bir an unutmuştum ama bir kere inmiştim arabadan. O kadınla eskiden gittiğim yerlere gitmemeye çalışsamda mecbur denk geliyordu işte.

"Güney bey hoş geldiniz."

Hala kapıdaki karşılayan görevli Sıtkı değişmemişti. Onu görünce gülümseyip hemen elimi uzatarak tokalaştım ve ayak üstü konuştuktan sonra uygun bir masaya geçip oturdum. Menüye göz gezdirirken telefonum çalınca cebimden çıkardım ve Yaren'in adını görünce önce gülümsedim sonra gün içinde ona yalandan attığım trip gelince ciddiyetle açtım telefonu.

"Efendim canım."

Arkadan kadın gülüşme sesleri gelirken fındığım mırıldandı.

"Aşkım... Ne yapıyorsun?"

Ah... Ölüyordum ben bu kızın sesine görüntüsüne her şeyine.

"Yemek yemek için bir yere geldim sen ne yapıyorsun."

"Bende kızlarla yemek yiyorum. Sen nerde yemek yiyeceksin."

Güney gülümsedi meraklı fındığına.

"Eve yakın, hani göbekten dönmeden market var ya onun ordaki restorandayım, sen nerdesin?"

Yaren güldü. Bu kadar tesadüf olurdu çünkü arkadaşları da Güney'in şuan bulunduğu mekanın hemen arka caddesindeki yerde yer ayırtmışlardı.

"Bende sana çok yakınım hemen arkadaki caddede ki balıkçıdayız."

"Bak sen bu akşam benimle olmasan da kader seni yanımdan ayırmıyor."

Yaren Güney'in görmeyeceğini bilsede dudağını büzdü.

"Sen tek başına yemeyi sevmezsin."

Yaren'in de içi gitmişti. Güney'le aslında aynı durumdaydı. Sevgilisinden ayrı tek akşam geçirmek istemiyordu ama insanlarıda sürekli ertelemek ayıp oluyordu.

"Öyle ama ne yapalım Yaren Hanım bu akşam bizi ekti."

Güney'in sitemine dayanamayan Yaren masadaki kızlara eliyle işaret etti ve yemek yedikleri yerin teras kısmına ilerleyip çıktı.

"Aşkım böyle konuştuğunda beni üzüyorsun biliyosun değil mi?"

Güney bıyık altı gülümsedi. Şu sıralar en büyük hobisi minik bir fındıkla oyun oynamaktı.

"Hayır tek olunca iştahımda olmuyor belkide yemeden kalkarım ve bu gece aç yatarım."

"Güney ne demek aç yatmak saçmalama olmaz öyle şey."

Cırlayan Yaren'in sesine Güney dayanmayıp kahkaha attığı an Yaren yine kandırıldığını anlayıp gözlerini kıstı ve Güney'e cevap vermek için ağzını açmıştı ki Güney tam yanındaki gölgeyi hissedip başını kaldırdığı an gördüğü kişiden dolayı keyfi kaçıp Kaşlarını çattı.

"Ama ben sana bunun hesabını sorarım Güney."

Güney kulağındaki telefondan gelen sevdiğinin konuşmasına odaklanmıyordu çünkü şuan tepesinde olanca nefret ettiği eski karsı Hale yüzünde bir Zamanlar seksi şimdi ise mide bulandırıcı gülümsemesiyle kendisine bakıyordu.

"Sevgilim şimdi kapatmam lazım arayacağım sonra seni."

Yaren Güney'in bir anda ciddi konuşup telefonu kapatmak istemesini anlamazken Hale Güney'in sevgilisi olduğunu bizzat duyunca Kaşlarını kaldırıp indirdi. İçinden demek kulağıma gelenler doğru Güney'in sevgilisi varmış derken Yaren öbür taraftan ısrarla "Güney ne oldu" diye soruyordu.

"Yaren arayacağım seni bebeğim."
Deyip telefonu kapatan Güney'in ağzından dökülen Yaren ismi ile Hale önce donup kaldı sonra isim benzerliğidir Güney o küçük Kıza bakmaz diye düşündü.

"Senin ne işin var burda sen hangi yüzle benim karşıma çıkıyorsun."

Güney son derece ürkütücü bir ifadeyle bakıp ellerini masaya dayayıp ayağa kalkarak Hale'nin tam karşında durduğunda Hale bunca Zaman sonra tesadüfen görüp yanına geldiği eski kocasına güldü.

"Bu ne sinir Güney sen benimleyken hiç böyle değildin."

Hale'nin arsızlığı karşında Güney çileden çıksada milletin içinde olduğundan dişlerini sıkıp koyulaşan yeşil gözlerini Hale'nin gözlerinin içine dikti.

"Defol karşımdan. İnsan yanındayız demem seni ellerimle boğarım defol git."

Hale Güney'in ürkütücü halinden korksada biraz eğlenmek istiyordu.

"Güney biraz sakin ve medeni olur musun sonuçta biz eskiden evliydik sadece seni gördüm selam ve..."

"Verme lan! Bana o orospu ağzını açıpta selam verme. Karşıma çıkma! Midemi bulandırıyorsun."

Güney Hale'nin sözünü kesip sert bir dille konuştuğunda Hale bir an kötü olsada topladı kendini.

"Sana meraklı olsam peşinde olurdum sen benim umrumda bile değilsin."

"Kes sesini."

Güney daha fazla dayanamayıp gitmek için hareketlendiğinde Hale boşansada Güney'i sadece para için sevsede bir zamanlar sevilip değer gördüğü adamı arada özlüyordu. Şimdiki sevgilisi zengindi bir dediğini iki etmiyordu ama biliyordu ki sevilmiyordu. Adam  sıkıldığında başından atacaktı. Hale adamı yatakta ucuz bir fahişe gibi mutlu ediyor karşılığında da lüks içinde bir yaşam ve çevre ediniyordu.

"Ben seni bir zamanlar sevdim Güney. Sana aşık olmadım ama sevdim seni. Maddi durumunun iyi olduğu için seni tercih edip evlensemde senin beni sevmeni, değer vermeni sevdim."

Güney ellerini yumruk yapıp sıkarken sakin olmak ve bu kadına tokat atmamak için derin bir nefes aldı.

"Sana verdiğim değerin kıymetini benden çaldıklarınla ve kardeşimle uğraşıp onu babama karşı kötü duruma düşürerek çok güzel gösterdin."

Hale başını ilk kez utançla eğdi.

"Begüm beni istemiyordu o yüzden onunla uğraştım."

"Sen hayatımda görüp görebileceğim en adi kadınsın. Utanıyorum Hale seninle olduğum için utanıyorum. Sen benim alnımdaki lekesin."

Güney öylesine ağır konuşuyordu ki Hale ilk kez kendinin ne kadar basit bir kadın olduğunu anladı.

"Sana tavsiyem sakın bir daha karşıma çıkma inan bir dahakinde bu kadar sakin olmam."

Güney hızla dışarı çıkarken Hale ağlamamak için kendini zor tutsada gözünden düşen iki damla yaşa engel olamadı. Güney değişmişti eski Güney yoktu.

Güney arabasına doğru giderken içinden sayıp sövüyordu. Hale'ye ne kadar kızıyorsa kendine de o kadar kızıyordu. Bu kadının yüzünü amacını nasıl görmemişti anlamıyordu.

"Güney..."

Arabaya bineceklen duyduğu sesle sabır çekti.

"Gideceğim söz veriyorum ama sadece bana bir şeyin cevabını ver."

Hale arkasından yetişmişti. İçindekileri söyleyecekti ve sonra öğrendiği şeye göre gidecekti.

"Ne Allah'ın belası ne?"

Güney sabrı tükenmiş halde ellerini iki yana açıp bağırırken Hale saçlarını geriye attı.

"Az önce telefonda birine sevgilim dedin sonra Yaren ismini söyledin."

"Ee" dedi kaşları çatılan Güney.

"Sevgilin... Yaren, yani o Begüm'ün arkadaşı Yaren mi yoksa isim benzerliği mi?"

Güney Hale'nin bunu niye sorduğunu anlamıyordu.

"Sanane Hale. Benim sevgilimin kim olduğu seni ne ilgilendirir ben Sana kimin altına yatıyorsun diye soruyor muyum."

Güney bilerek alaylı konuşup güldüğünde Hale bozulsa da belli etmedi.

"O değil mi? O küçük kız senin sevgilin. Ta o Zaman anlamıştım ama belli etmedim o sıçanın sana olan aşk dolu bakışlarını biz evlendikten sonra ortadan kayboluşundan anlamıştım. Ne yaptı he senin gibi ilkeli bir adamı kendine nasıl aşık etti. Sen kardeşinin arkadaşına nasıl dönüp baktın. Söylesene Güney ona aşık olman için seninle yattı değil mi?"

"Sus lan s**m senin Yaren'in adını aldığın ağzını."

Güney Hale'nin saçını eline doladığı gibi Hale'nin yüzünü arabanın camına yapıştırıp kollarını sırtında birleştirdi. Şuan allahtan otoparkın arka tarafındaydı da kimse onu görüp müdahale etmiyordu. İlk kez bir kadının yanında böyle açıkça küfretmiş ilk kez böyle zorbaca davranmıştı. Bu kadına gerçekten tahammülü yoktu.

"Sen kimsinde bana hesap soruyor Yaren'in hakkında ileri geri konuşuyorsun. Sen yediğin halta bakmadan sırf benimle para ve seks için evlendiğine, beni kandırıldığına bakmadan kimi suçluyorsun lan."

Güney Hale'yi cama doğru bastırıp bağırdıkça Hale canın acısından inliyordu.

"Bırak beni Güney bu yaptığına seni pişman ederim. O küçük orospu seninle yattı değil mi altına aldın onu ve aklını çeldi değil mi?"

Güney daha fazla Yaren için hak edilmeyen sözlerin bu aşağılık kadın tarafından duymaya tahammül edemedi ve Hale'yi kendine doğru çevirip yüzüne sert bir tokat atıp çenesini tüm gücüyle sıktı.

"O sen mi he? Daha sevgili olduğumuz ilk ay altıma yatan sen kalkıp ter temiz bir kızın adını ağzına alma. Aşığım ben ona duydun mu... O s**tiğim aklına kazı bunu onu deliler gibi seviyorum ve en kısa zamanda evleneceğiz."

Hale'yi itip yere düşmesine sebep olurken sinirden elleri titreyerek cebinden anahtarını çıkardı ve şoför tarafına geçip oturmak için arabanın ön tarafını dolandığı an karşısında gözleri yaşlı halde duran Yaren'i görmeyi beklemediğinden olduğu yerde donup kaldı.

"Yaren?"

Yaren öylece durmuş kendisine bakıyordu. Ne zaman gelmişti konuşmanın ne kadarını duymuştu bilmiyordu ama Yaren'in içinde açılan yarayı anlıyordu.

"Aşkım."

Güney içinden kaderine küfredip hemen öylece kendisine gözünü kırpmadan bakan Yaren'e yaklaşıp yüzünü avuçlarının içine alırken Yaren gözlerini kapattı ve yaşlar oluk gibi gözünden akıp gitti.

"Hayır meleğim hayır şşt."

Güney sevdiğine sım sıkı sarılırken kulağına fısıldadı.

"Ne duydun ne gördün bilmiyorum ama şimdi değil tamam mı? Bu kadının önünde değil evimizde konuşacağız. Sil o kıyamadığım göz yaşlarını."

Yaren'in gözlerini silip elini tutarak arabaya binmesi için yürürken Hale ayağa kalkmış öyle el ele tutuşan Yaren'le Güney'e bakıyordu.

İkisi de Hale'yi yok sayıp arabaya bindikleri gibi uzaklaşıp giderken Hale sadece kaybettiği Güney'e burukça gülümsedi.

Yaren Güney'in apar topar telefonu kapatmasından rahatsız olmuş meraklanmıştı. Güney'in bir şeyi mi var diye telaşlandığından arkadaşlarından özür dileyerek hemen arabasına binip Güney'in olduğu mekana gelmiş ve park alanına dahi gidip vakit kaybetmek için cadde üstünde uygun alana arabayı bırakıp koşar adım restoranttan içeriye girmiş ama Güney'i bulamayınca garsona sevgilisini tarif edip görüp görmediğini sormuştu.

Garson Güney'in az önce çıktığını otoparkta olabileceğini söyler söylemez Yaren hemen koşarak otoparka gitmiş ve gördüğü manzara karşında donup kalmıştı. Uzaktan bakıyordu konuşan Hale ve Güney'e... Kalbi hızla atarken elini göğsüne koyup içindeki yumruya rağmen sessizce yanlarına gelmiş ve arabaların arkasından gizlice kendini göstermeden geçip Güney'in arabasının diğer yanında yere çöküp saklanarak başından sonuna tüm konuşmayı dinlemişti. Hale'nin yalan itamları ağrına gitsede Güney'in kendini ve aşklarını savunuşuna sevinmişti. Yanlış anlayacak bir durum yoktu ortada ama Yaren hala bu kadının hayatlarına gölge olmasından nefret ediyordu.

Güney'e yanaşmasını hazmedemiyordu. Neden boşanmalarına rağmen karşısına çıkıyordu. İçindeki yarlaar yetmiyor muydu da hala Hale ile uğraşıyordu.

***
Güney Yaren'i kendi evine getirirken ne yolda ne de ve gelince tek kelime konuşmamışlardı.Yaren kabuğuna çekilmiş yol boyunca bunca zaman Güney'i Nasıl bir emekle sevdiğini düşünmüştü. Hayat Yaren'e adil değildi. Onu seven saçını okşan bir anneyle büyümemişti. Düştüğü zaman elinden tutan bir babası olmamıştı. Sevdiği desen o zaten hiç yanında olmamıştı. Beni gör diye yalvaran bakışlarını Güney yıllarca görmemişti. Şimdi basit bir kadının ağzından kendisine orospu muamelesi yapılmasına üzülmüyordu. Kader zaten Yaren'e hep hak etmediği şeyleri yaşatmamış mıydı... Buda onlardan biriydi.

Eve gelince direkt kendini banyoya atmış ve sıcak suyun altında bir saate yakın kalıp düşünmüş kah ağlamıştı. Bıkmıştı... İşin özü bir şeyleri beklemekten bıkmış yorulmuştu.

Duştan çıktığında burda kalırken giyinmek için bıraktığı eşofmanlarını giyip saçını kuruttuktan sonra yatağın içine girmiş kendisini bekleyen Güney'in yüzüne hiç bakmadan örtüyü kaldırıp yatağın içine girdi.

Konuşmak istemiyordu. Zaten konuşacak ne vardı her şey ortadaydı duymuştu. Sadece uyumak ve bu geceyi unutmak istiyordu.

Arkasını dönmek için hareketlendiği sırada Güney'in elleri beline dolandı ve dönmesine izin vermeden çıplak göğsüne doğru çekilip sarmalandı. Güney'in göğsüne yüzü yaslıyken burnuna dolan koku İçinde ağlama isteği oluştuyordu. Güney'in kokusu şuan iyi gelmiyordu.

"Konuşalım, böyle olmaz."

Güney bir eliyle belinden tutarken diğer eliyle ipek gibi yumuşak olan saçlarını okşayıp başından sayısız kere küçük küçük öptü.

"Konuşacak bir şey yok."

Sesi titreyen Yaren'in kendini ağlamamak için zor tutuğunu anlamıştı Güney ve içi acıyordu.

"Özür dilerim buna şahit olmanı istemezdim. Seninle telefonda konuşurken o kadın ansızın yanıma geldi. Yaren onunla benim işim yok olmazda kendin ne kadarını duydun bilmiyorum meleğim ama benim için bir tek sen varsın. Hale benim için sadece geçmişte kalan leke. Onun dedikleri umrumda değil ben seni biliyorum aşkımızı biliyorum. Ne olur o basit kadın için ağlayıp üzülme. Senin her damla göz yaşında benim kalbim sızlıyor."

Yaren saçlarını okşayıp usulca konuşan Güney'i dinlerken kesik kesik nefesler aldı. Bazı şeyler birikmişti ve Yaren bunları taşımak istemiyordu. Başını kaldırıp ıslak gözleriyle bakmaya doyamadığı yeşil gözlerin içine baktı. Buraya kadardı içindekileri söyleyecekti.

"Beni bu kadar çok seviyorsan neden benimle evlenmiyorsun. Neden o kadını bile eşin olmaya layık bulup bir zamanlar onunla evlenirken benimle bir yuva kurmak istemiyorsun?"

Güney Yaren'in evlenmek istediğini biliyordu ama bugün bir anda bunu bu şekilde duymayı hiç beklemiyordu. Yutkunup "Yaren" derken Yaren ona izin vermeyip devam etti.

"Benim seni ne kadar beklediğimi sevdiğimi bildiğin halde neden beni sana layık bulmuyorsun. Ailen neden hala beni bilmiyor biz böyle onların yanında gizli saklı davranıyoruz. Ben seninle yuvamı kurup çocuklarının annesi olmak için sabırla beklerken sen neden bana bunları çok görüyorsun?

Dondu kaldı Güney... Bu sözlere ne diyecekti bilmiyordu. Evet Yaren'i çok seviyordu bazen bunu belli edemesede Güney en az Yaren kadar seviyordu. Gerçek aşkı onunla tatmıştı. Elbette Yaren'i kendine layık buluyordu ve evlenmeyi düşünüyor istiyordu ama bunun için biraz zaman istiyordu. Boşanalı bir yıl bile olmadan yeniden evlenmek ne kadar doğruydu bilmiyordu. Yaren'den emin olsada bir kere canı yanmıştı bir kere ailesine karşı boynu bükülmüştü. Hem kendi içindekileri aşması gerekiyordu hem de insaların Yaren için yanlış düşünmemesini sağlamak istiyordu. Yaren oldu bitti evin kızdıydı ve Güney şuna emindi ki akrabalarının çoğunun boşanmasının hemen ardından Yaren'le evlenirse ona yuva yıkan kadın damgasını vuracaklardı. Kimse gelip yüzüne bir şey demeye cesaret edemesede bunun böyle olacağını biliyordu. Kaba tabirle,
"Begüm'ün arkadaşı küçük Yaren Güney'i ayarttı ve Güney boşanıp onu aldı" olacaktı.

Bunu Yaren'e açıklayıp onu üzmemek için sürekli Zaman desede bugün görüyordu ki hiç bir işe yaramamış Yaren kendince anlamlar yüklemişti. Derin bir nefes alıp Yaren'in yanağını okşayıp gözlerinin içine baktı.

"Sen bunları nasıl düşünüp inanırsın. Sen benim aşkım kıymetlimsin Yaren... Seni kendime layık bulmamak seninle yuva kurmayı sana çok görmek ne demek... Benim kalbim sensin, benim geleceğim eşim İleride doğacak çoçuklarımın annesi sen olacaksın. Neden böyle yapıyorsun? Neden beni anlamaya çalışmıyorsun sana olan sevgime inanmıyor musun?"

Yaren cevap vermedi. Bu konuşmanın sonunu tahmin ediyordu.

"Yoruldum Güney... Sürekli seni beklemekten senden bir adım beklemekten yoruldum. Zaman dedin sustum ama sende en ufak bir değişiklik yok. Ben daha ne kadar senin için sabredeceğim bir adım ötesi için daha ne kadar bekleyeceğim. Neyden korkuyorsun evliliğe olan inancını kaybettin mi?"

"Yaren yapma konuşma böyle, aşkım evleneceğiz diyorum niye sen bunu gündeme getiyorsun. Zamanı gelince olacak diyorum. Bana evlilik baskısı kuran kadınlar gibi davranma bizim aşkımız bir imzayla mı mühürlenecek bu mu yani."

Yaren derin bir nefes aldı. Anlamıştı,  yine ona Güney'i bekleme yolları görünmüştü. Alışmıştı zaten hayal kurup ona çok geç ulaşmayı...

"Tamam evlenmeyelim istediğin kadar zaman senin olsun ama annenlere artık benimle olduğunu söyle. Gizlenmek istemiyorum. O insanlara yalan söylemekten utanıyorum."

Yaren bilerek Güney'i deniyordu. Gerçekten ailesinin artık bilmesini istemesinin dışında Güney'den en azıdan bunun için adım bekliyordu ve bakalım Güney ne diyecekti.

Güney öylece bakıp sustu. Nasıl diyecekti "ailem bilmesin çünkü onlarda yanlış düşünür senin boşanmamda etkin olduğuna inanırlar sonuçta Hale'yi istemeyip bana yaptığını bilselerde senin yıllardır beni sevdiğini ve bunun saklanmasını yanlış anlayabilirler" diye nasıl diyecekti.

"Yaren bak..."

"Tamam"Dedi Güney'in sözünü kesen Yaren. Sevgilisinin bunu da kabul etmeyeceğini daha cümleye girişinden anlamış ve devamını duymak istememişti.

"Daha konuşmadım."

"Ne diyeceğin belli yine o Kahrolasıca zamanı diyeceksin."

Arkasını dönen Yaren'e bakan Güney sessiz kalırken Yaren mırıldandı.

"Uyumak istiyorum uyumak ve bu geceyi unutmak istiyorum."

"Seni seviyorum... Sen benim her şeyimsin fındığım."

Güney Yaren'in saçlarından öperken Yaren sessizce ağladı. İlk defa içinden "bende seni seviyorum" demek gelmemişti.

"Bana inan, senden tek isteğim bu."

Yaren içini çekip arkasını dönüp Güney'in gözlerinin içine baktı.

"Ben Hale'nin yıkımlarıyla dolu bir ilişki istemiyorum. Ben zaten beklemekten yorulmuşken artık seninle ilgili bir adımda beklemek istemiyorum. Ben evlilik meraklısı biri değilim sadece senin ilişkimizde ilerisi için adım atmaman hala annenlere bile beni söylememen beni rahatsız ediyor. Bana açık ol Güney artık beni oylama ve evlenmek istemiyorsan bir kere onu yaptım deyip içinden yeniden evlenmek gelmiyorsa bunu bana söyle."

Güney daralmış halde elini saçından geçirip geriye yatırıp ofladı. Rayında giden ilişkisinde meğer ne sorunlar varmış da hiç birini görmemiş. Bir olayla her şey nasılda bir bir ortaya çıkmıştı.

"Kapatalım bu konuyu ben sana anlatıyorum anlatıyorum ama sen ısrarla yanlış anlıyorsun. Bu gece yeterince yıprandık yarın ya da başka gün konuşalım."

Yaren Güney'in kaçmasına sinirlenip kaşlarını çatarak yataktan doğrulup bağdaş kurarak Güney'in yüzüne oldukça kızgın bir ifadeyle baktı.

"Ne demek sonra konuşuruz bundan ala uygun zaman mı var Güney sen benimle dalga mı geçiyorsun."

Güney kendisini anlamayan sevdiğine inanamıyordu. Kahretsin o üzülmesin diye susarken Yaren bunu hiç mi anlamazdı.

"Ben salona gitsem iyi olacak sen yat dinlen Yaren seninle tartışmak istemiyorum."

Güney yataktan kalkarken Yaren'in ağzı bir karış açılmış şaşkınca bakıyordu. Böyle ciddi bir durumda nasıl Güney salona gideyim derdi. Neden kaçıyor cevap vermiyordu.

"Güney bekle... Güney."

Yaktan kalkıp üstündeki mini şortlu askılı pijamasını düzelten Yaren odadan çıkıp aşağıya inen Güney'in arkasıdan hızla merdivenleri indi.

"Bu mu Güney bana verdiğin değer? Beni cevap vermeye bile değer bulmuyorsun değil mi?"

Güney tam koltuğa oturacakken arkasıdan gelen ve avaz avaz bağırarak içini döken Yaren'e Kaşlarını çatıp gözleri yeşilin en koyu tonuna bürünmüş halde sertçe baktı. Kavga istemiyordu. Yaren üzülsün istemiyor susuyordu ama sevdiği zorluyordu onu.

"Yaren yeter, bak sinirlerin bozuldu iyice birbirimizi kırmadan kapatalım bu konuyu. Seni seviyorum diyorum. Zamanı gelincede evleneceğiz diyorum daha fazla kurcalama."

Yaren kendisi gibi sesini yükseltmiş konuşan Güney'e bakarken daha fazla içinde biriken şeylerin ağırlığına dayanamadı. Ailesi yoktu, düzeni yoktu, onu sevdiğini söylese de onunla evlenmek isteyen sevdiği yoktu. Hazmedemiyordu. Hale'yle bile evlenirken kendisini eşi olmaya layık bulmamasını sindiremiyordu. Gözünden düşen yaşlar arasında yutkunurken Güney fındığının acı çekmesine ağlamasına dayanamayıp sarılmak için bir adım attı ama Yaren elini kaldırıp durdurdu.

"Sen asla benim gibi bu ilişkiyi sahiplenmeyeceksin... Benimle ilgili gelecek hayalleri kurmayacaksın. Ben olurda seni kaybedersem diye yüzüne doya doya bakarken sen benim içimdekileri anlamıyor gözlerimdeki heyecanlı bekleyişi görmüyorsun."

Yaren artık hıçkırarak ağlayıp içindekileri söylerken Güney başı önde dinledi. Hale'nin gölgesi kara bir bulut gibi çökmüştü sanki üstüne.

"Tamam konuşma sen, ben acı çekerken sen ağzını açıp tek bir söz söyleme."

Yaren Güney'in sessizliğinden dolayı kalbi kırılmış halde arkasını dönüp yukarı çıkarken Güney arkasıdan bakmakla yetindi. Böyle olmayacaktı her şeyi konuşacaktı ama bugün değil Yaren bu kadar üzgünken değildi.

Merdivenleri çıkmak için dönen Yaren gözünden akan yaşları silerken Kapının açılma sesini duymasıyla durdu ve başını Güney'e çevirip şaşkınca bakarken Güney'in de şaşkınca açılmak üzere anahtarla kurcalanan kapıya odaklandığını gördü.

Kim gelmişti. Ailesi Antep'teydi. Begüm habersiz gelse bile abisini rahatsız edici bir durumda bırakmamak için mutlaka kapıyı çalardı.

Güney Yaren'in yanından geçip arkada sevdiği önde kendi kalacak şekilde dış kapıya ilerlerken kapı öbür taraftan açıldı ve Yaren gördüğü kişi hatta kişilerle donup kalırken ellerini ağzına kapattı.

Güney olduğu yerde koca adam suç işlemiş küçük çocuklar gibi durup beklerken kaşısındaki annesiyle babası kaşlarını çatmış altında eşofman üstü çıplak kendisine ve hemen arkasındaki küçük formdaki pijamalarıyla duran Yaren'e bakıyordu.

"Anne... Baba."

Güney şaşkınca konuşurken Yakup bey kaşalarını daha çok çatıp geçen günlerde ablasıyla telefonda konuşurken kulağına halen inanmadığı şeyi şuan tam karşısında görmekten dolayı son derece sinirliydi. Ablası laf arasında çocukları sorarken kardeşine Güney'i Begüm'ün düğününde bir ara Yaren'le el ele tutuşurken ve sürekli dip dibe konuşurken gördüğünü söyleyip ikisinin sevgili olup olmadığını aralarının nasıl olduğunu sorarken Yakup bey hayatının ikinci lokunu yaşamıştı.

İlki Begüm'ün Azat'la olan fotoğraflarının eline gelmesi olurken ikincisi binbir özenle ilkeyle yetiştirdiği oğlunun evin kızı gibi olan, Begüm'ün arkadaşı Güney'den yaşça küçük Yaren'e yan gözle bakmasıydı.

Ablasını geçiştirip telefonu kapatır kapatmaz eşi Serpil'le durumu paylaşmış böyle bir şey var mı? Bunlar birlikte ve bizi bunca zaman aptal yerine mi koydular Begüm'den sonra Güney'de mi başımı eğdirdi. Diye ortalığı yıkıp esip gürlerken Serpil hanım kocasını yatıştırmıştı. Yakup değerleri olan bir adamdı Yaren'e ailesi sahip çıkmadığı için o küçük kızı evladı bilmiş
yıllarca Begüm gibi koruyup kollamıştı. Güney onun abisiydi daha düne kadar öyleyken nasıl sevgili olurlardı anlamıyordu. Serpil hanım bir ara şüphelenmiş ama sonra kondurmayıp vazgeçmişti. Şimdi görümcesinin söylediklerimden sonra aklındakileri birleştirmiş ve Oğluyla Yaren'in birlikte olduğunu anlamıştı.

Yakup beyin şimdi asıl korktuğu ilişkilerinin ne boyutta olduğu oğlunun Yaren'i sevdiği için mi yoksa sadece boşanma sonrası kafasını dağıtmak için o kızı kullandığı mıydı? Kalbi reddetsede aklı "yoksa Güney evliyken mi başladı ilişkileri bu kız çok önce Amerika'dan döndü de sakaldılar mı? Diye düşünüyor kızı gibi sevdiği Yaren'i şimdi kendi evinde oğluyla neredeyse yarı çıplak haliyle karşısında bulmasına içi acıyordu.

"Salonda sizi bekliyorum."

Yakup Bey sert bir ses tonuyla konuşup karısının elinden tutarak salona geçerken Güney'le Yaren'in üstüne başına çeki düzen vermesini bekiyordu.

"Yaptığını beğendin mi? Senin susmaların yüzünden benim düştüğüm durumu beğendin mi?"

Yaren yanında Güney'le merdivenleri çıkarken sevgilisini suçluyor kısık sesle konuşurken bir yandan da içini çeke çeke ağlıyordu. Böyle hayal etmemişti ailesi gibi gördüğü insanlara oğullarıyla birlikte olduğunu sevdiğini söylemeyi böyle düşünmemişti. Şimdi kendini basit gibi görüyordu. Yalan söylemiş ve yarı çıplak halde evlerinde bu insalar tarafından resmen basılmıştı. Güney çok önce ailesine birlikte olduklarını söyleseydi bugün bu durumda olmayacaklardı. Yaren için tek suçlu vardı oda Güneydi.

"Aşkım yalvarıyorum bir sakin ol ve ağlama. Ben konuşacağım babamlarla sen sadece yanımda dur ve ağlama."

Güney üstünü giyinmiş Yaren'in de hazır olmasını beklerken sürekli ağlayan sevgilisine bakarken bir çuval inciri berber ettiğinin farkındaydı. Şimdi yine aptal gibi davrandığının farkındaydı da o sadece Yaren'i düşünmüştü kötü niyeti yoktu ama şimdi yine üzülen sevdiği olmuştu.

Yaren'in yüzünü avuçlarının içine alıp alnından öperken "ağlama" diye fısıldadı.

"Ben... Beni yanlış anlayacaklar ben ne kadar açıklasam da onların gözünde ne halde olacağım. Sen sebep oldun Güney sen söylemedin sakladın bizi."

"Fındığım..."

Güney ağlayarak konuşan sevgilisine sarılıp sırtını okşadı.

"Sen iyi değilsin burda kal ben onlarla konuşacağım tamam mı?"

Yaren başını hayır anlamında salladı.

"Ben kötü bir şey yapmadım ki... Onlardan saklanacak bir şey yapmadım konuşacağım ve anlatacağım."

Güney küçük gururlu sevgilisine aşkla bakarken elini tutup kavradı ve odadan çıkıp aşağı kata inmeye koyuldu. İkside ellerini kenetlemiş aşklarından utanmıyorlardı.

KARAASLAN AİLESİ

"Abi ne yapıyorsun sen Allah aşkına iyice hanımköylü oldun he..."

Mustafa kendisiyle dalga geçen kardeşine elindeki unları silkeleyip ters ters baktı.

"Azat yürü git başımdan bak tüm sinirimi senden çıkarmayayım."

Hırlar gibi konuşan Mustafa önünde hamurdan çok her şeye benzeyen görüntüye bakıp kendini tutmayarak sesli bir küfür savurdu.

"Hay ben böyle işi s**m ya ben koskaca Mustafa Karaasalan poğaça yapmaktan ne anlar lan. Benim karım niye millet gibi kavun karpuz aşermez."

Azat abisinin sözlerine kahkahalarla gülerken Mustafa Azat'a küfrediyordu. Mavişi yine yapmıştı yapacağını ve tüm aileye kendisini rezil etmişti.

Leyla'nın aşerdiğini duyan  Meliha Hanım hemen gelinine ve karnındaki torununa poğaça yapmak için hazırlansa da Leyla onu durdurmuş ve aklımdakini kayınvalidesine söylediğinde Meliha Hanım kahkahalara boğulmuştu. İki gelinide bazen çılgın oluyordu ve onların bu halini seviyordu.

Leyla poğaçayı Mustafa'nın yapmasını ve kocasının elinden yemek istiyordu.

Mutfağa kocasına bakmak için gelen Leyla Mustafa'nın isyanını ve küfürlerini duyup gözlerini şaşkınlıkla Kocaman açarken hemen arkasındaki Begüm'le Meliha Hanım tıpkı Azat gibi kahkahalara boğulmuştu. Şaka gibiydi. Mustafa gibi ağır bir adam şaka maka hamur yoğuruyordu.

"Mustafa sen ne biçim konuşuyorsun aşk olsun yani bir şey rica ettim arkamdan neler diyorsun. Tamam yapma böyle küfredip isyan edeceksen yapma istemiyorum."

Hamilelikten dolayı hormonları artık iyice tavan yapmış olan Leyla alınıp güzel gözleri dolmuş halde eli karnında konuşurken Mustafa kahkaha atan üçlüye özellikle annesine "sende mi anne" dercesine bakıp bir anda ağlamaya başlayan karısına doğru ilerleyip elindeki eldivenleri çıkarıp sarıldı.

"Güzelim ben sana mı küfrediyorum niye üstüne alınıyorsun lafın gelişi öyle şey yaptım. Azat yüzünden aşkım."

Mustafa kem küm edip karısının gönlünü alırken Leyla yanağını okşayan kocasına hülyalı hülyalı bakıp gülümsedi.

"Oldu mu poğaçalarım."

Mustafa gülerek karısını kolunun altına alıp tezgaha doğru yürüttü. Ani değişen ruh hali.... Hormonlar değil mi? Ah şu dokuz ayı zindan eden lanet hormonlar.

"Valla bu hamurdan poğaça olur mu bilmem güzelim ama babası oğlumuz için bir
şeyler yapıyor."

Bugün pazardı ve Leyla uyanır uyanmaz rüyasında gördüğü ev poğaçalarından canı isteyip aşermiş ve kocasını öpücüklere boğarak uyandırarak bugüne kadar süt ısıtmak dışında mutfağa girip kendisi için bir şey yapmayan kocasından kadınlık marifetlerini hamile haliyle kullanıp Mustafa'nın kucağına oturup uyku mahmuru kocasını dokunuşlarıyla mest edip  Mustafa'dan poğaça yapmasını istemişti.

Mustafa ilk duyduğunda kahkahalarla gülüp karısnın şaka yaptığını düşünsede Leyla'nın bakışlarından ciddi olduğunu anlayıp şaşırıp kalmıştı.

"Leyla'm saçmalama ben ne anlarım mutfaktan yemekten hele hele poğaça yapmaktan. Birazdan kızlara ya da Hatice ablaya deriz yaparlar ne istiyorsan afiyetle yersin. Benden isteme böyle şeyler." Desede Leyla yavru kedi gibi acıklı acıklı bakıp dudaklarını büzerek "Ama ben senin yapmanı istiyorum Mustafa'm bir kerecik benim ve bebeğimizin hatrına yapsan ne olur ki hem bem sana tarif ederim, çok değil valla iki tane yapsan bile olur." Deyip ısrara başlamıştı.

"Leyla saçmalama Allah aşkına ben yapamam diyorum güzelim un falan benim neyime sen resmen işin suyunu çıkardın. Canın poğaça istiyorsa evde onca kadından biri yapar milletin diline mi düşüreceksin beni."

Mustafa'nın sözlerini dinleyen Leyla tam yeniden ısrar etmek için ağzını açmıştı ki yataktan çıkan Mustafa hızla elini kaldırdı.

"Hayır diyorum ısrar edip durma."

Susturulan Leyla'nın gözleri dolunca Mustafa bu kez hamilelikle birlikte Leyla'nın normalde hiç olmadığı kadar duygulanmasına içinden lanet etti. Leyla eskiden öyle her şeye ağlayan bir kadın değildi.

"Hemen akıtma şu kıymadığım inci tanelerini yazık be mavişim şu güzel gözlerine aylardır eziyet ediyorsun."

Leyla'yı kucağına alıp sakinleştirirken Leyla bir eliyle Mustafa'nın boynundan tutup diğer eliyle karnını tuttu.

"Elimde değil biliyorsun. Ama bir şey istiyorum yapmıyorsun Mustafa'm ben sen isteyince her yemeği yapıyorum yedinci senemize gireceğiz ve ilk kez sana benim için bir şey yapmanı istedim niye üzüyorsun beni."

Mustafa aşkla parlayan kahvelerini karısının güzel mavi gözlerine sabitledi.

"Tamam güzel gözlüm tamam senin için bir bunu yapmadığım kalmıştı onuda yapacağım."

Mustafa'nın tamam demesiyle sevinçle kendisini öpücüklere boğan karısının bu sevimli halini Mustafa gülerek izledi.

Mustafa kendinden yedi yaş küçük bu kadın iki çocuk annesi olacak olsa bile hala gözünde o ilk gördüğü zamanlardaki gibi masum, pırıl pırıl ve çocuksuydu.

Şimdi mutfakta karısı isyanını duyduğu için onu alttan alıp yeniden hamurla uğraşmaya başladığında annesi Meliha Hanım dayanamamış en azından hamuru ben yoğurayım Mustafa şekil versin tamam mı kızım deyip Mustafa'ya belli etmeden Azat'la bir olup kıs kıs gülerlerken Mustafa Karsını karısının okşayıp kulağına gülmesi için çapkın sözler söyledi.

Onlar bir köşede kıkır kırkır gülüşürken Begüm Azat'ın omzuna başını yaslamış ayakta bir şeyler atıştıran kocasıyla konuşuyordu. Bazen Leyla'nın hamile hallerine bakıp kendini birgün hamile kalmış olarak hayal ediyor ister istemez gülümsüyordu. Korunmasız geçen o geceden sonra ertesi gün içtiği hap Begüm'ü ister istemez etkilemişti. Bebeği olmasın diye yaptığı şeye kızsada hazır olmadığı için içmişti o hapı. Çocuğu olması için onca eziyet çeken insalar varken yaptığı vicdanını rahatsız etsede Begüm doğru yaptığını düşünüyor ve o günden beri Azat'la hiç bu konu hakkında konuşmamışlardı. Biliyordu ki kocasının içten içe yaptığı şeye razısı yok ama anlayış sabır gösteriyordu.

"Sen acıkmadın mı bebeğim niye yemiyorsun?"

Begüm Azat'ın ısırması için uzattığı kendi sandviçine bakıp başını hayır anlamında sağa sola salladı. Şu sırlar iştahı yoktu galiba soğuk havadan olsa gerek hastalanacaktı.

"Odamıza çıkıyorum ben aşkım"

Azat yemeğini yemeğe devam edip tamam deken Begüm yatak odasına gitmek için mutfaktan ayrılıp merdivenleri çıktığında dedesinin elinden tutmuş dışarıya gitmek üzere aşağıya inen Eymen'i ayak üstü mıncıklayıp öptü.

"Begüm biz dedemle bana oyuncak almaya gidiyoruz sende gelsene."

Begüm Eymen'in yanağını sıkıp gülümsedi.

"Ben biraz dinleneceğim tatlım bir dahaki sefere gelsem olur mu?"

"Olur."

Eymen  Bekir beyin elini bırakıp annesiyle babasına oyuncak almaya gideceklerini haber vermek için aşağı inerken Bekir Beyle Begüm arkasından gülümsediler.

"Babanlar varmış mı kızım konuştun mu hiç."

Begüm Bekir beyin ne demek istediğini anlamamıştı. Babası evdeydi en azından Begüm öyle biliyordu. Daha iki gün önce akşam Azat'la akşam gidip uğramışlardı.

"Nereye varcaklar anlamadım baba?"

Bekir bey pot kırdığını anlayıp lafı eveleyip geveledi. Dün öğlen Yakup Beyle yemek yemişler ve dünürü İstanbul'a bir gidip geri geleceklerini Güney'e sürpriz yapacaklarını söylemişti ama belli ki Begüm'e de söylememişlerdi.

"Şey kızım gününü şaşırdım galiba Yakup bir istanbula gitmeden bahsetmişti ama ben karıştırdım anlaşılan."

Begüm inanmasada "öyledir baba" deyip Bekir beyin yanından ayrılıp yatak odasından içeriye girer girmez hemen telefonunu eline alıp abisini aramaya koyuldu.

Eğer geç kalmamışsa abisine haber verecekti. Belli ki annesiyle babası bir iş çeviriyordu. Begüm'ün düşündüğü gerçekse Yaren'i öğrenmişler ve kızlarına dahi bilerek haber vermeden İstanbul'a gitmişlerdi.

Dudaklarını ısırıp sabırla telefonun açılmasını beklerken abisinin bozuk sesini duyunca yutkundu.

"Efendim Begüm."

"Abi annemler istanbula gelecekmiş şimdi Bekir babam söyledi ya bana bile söylemediler bunlar ne çeviriyor bilmiyorum ama Yaren sende kalıyorsa evine gitsin şimdi onu orda görmeleri hoş olmaz. Önce açıklayın sonra tamam ama şimdi olmaz."

Begüm telaşla aradı ardına konuşurken Azat odaya girmiş ve konuşulandan bir şey anlamadığı için Begüm'e ne oldu derken Begüm bir dakika işareti yapıp abisini dinledi.

Güney burukça gülümsedi. Canı kardeşi nasılda onları düşünüyordu ama iş işten geçmiş çoktan babasıyla konuşmaya başlamışlardı.

"Burdalar abicim konuşuyoruz şimdi kapatmam lazım."

"Ne? Nasıl yani ne konuşuyorsunuz öğrendiler mi ne dediler annem kesin çok sevinmiştir. Babam olurda bir şey derse kafanıza takmayınC  Şimdi o biraz surat yapar ama bilirsin Yaren'i çok sever oda çok sevinmiştir de göstermez şimdi."

Begüm heyacanla konuşurken Güney boştaki eliyle ailesinin karşısında sanki suçluymuş gibi oturan ve aşkını baştan sonra anlatıp annesiyle babasını şok eden fındığının elini tuttu.

"Arayacağım seni tamam mı güzelim."

Begüm uzatmamak için tamam deyip telefonu kapattıktan sonra merakla bekleyen Azat'a herşeyi anlatmış ve daha şimdiden abisiyle biricik dostunun düğününü düşünmeye başmamıştı.

***
"Aşkım kapat şunu midem bulandı."

Begüm Azat'ın koynuna kıvrılmış yataklarının tam karşındaki duvara sabitlenmiş televizyondan sinema filmi izlerken aşırı kavga ve dövüş olan sahnede bolca kan olunca izlemek istememiş Azat'a ikide bir kapatmasını söylesede Azat oralı olmuyor çok merak ettiği filmi gözünü ayırmadan izliyordu.

"Sevgilim niye dinlemiyorsun beni."

Begüm Azat'ın çıplak göğsünden parmaklarını gezdirip yaramazlık yaprak Azat'ın boynunu çenesini öperken Azat kısa bir an Karsına bakmış ama sonra yeniden televizyona odaklanmıştı.

"Film benden önemli mi?"

Begüm rahat durmayıp bir bacağını kocasının beline dolarken dudaklarını boynuna bastırmış arada öpüyor dilini teninde gezdiriyordu.

"Cevap vermediğine göre demek önemli."

Begüm adeta kendi kendine konuşuyordu ve Azat ilk kez karısının dokunuşlarına anında karşılık vermiyordu.

"O zaman akşamları hep film izle sen bende uyuyayım. Hiç bana da dokunma."

Begüm yatakta biraz aşağı kayıp kocasının sıkı sert karnını öperken Azat'ın dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Elbette Begüm daha parmaklarını göğsüne koyar koymaz Azat etkilenmiş ve küçük Azat hemen tepki vermişti ama canı oyun oynamak istiyordu.

"Hımm birileri beni takmıyormuş gibi yapıyor ama vücudu hiç de öyle demiyor."

Azat sertliğini kavrayan ellerle kıpırdandı.

"Ne oldu aşkım film heyecanlı mı?"

Kıkırdayan Begüm kocasının oyununa kendince karşılık veriyordu. Tek eli kocasının oldukça sert erkekliğini kavramakta yetmediği için ikisiyle tutup şortunun üstünden hafif hafif okşarken Azat yutkundu. Birazdan inleyecekti resmen. Begüm delirmesi için herşeyi yapıyordu.

"Hoşuna gitti mı film sevgilim."

Azat sık sık nefes alıp verirken Begüm'ün erkekliğini sıkmasıyla kendini tutmadı ve erkeksi bir gürültüyle inleyince Begüm ellerini çekip kahkaha attı.

"Senin sınırın işte bu kadar aşkım. Bana dayanabilecekmişsin gibi oyunlara girme bebeğim."

Azat Begüm'e bakarken içinden kendine küfretti madara olmuştu karısına.

"Bu ne özgüven karıcım."

Azat Begüm'ü kucağına çekip oturtacakken Begüm ayağa kalktı.

"Imm bu gece sevişmek istemiyorum sevgilim, müsadenle duş alacağım."

Begüm dudaklarını büzmüş işaret parmağını çenesine koyarak düşünüyormuş gibi yapıp konuşurken Azat dudaklarını ıslatıp sızlayan erkekliğine göz ucuyla bakıp bakışlarını yeniden poposunu sallaya sallaya şarkı mırıldanarak banyoya giden karısına çevirdi ve vakit kaybetmeden arkasından ayaklandı.

"Beni bu hale getirip şımarmak yok küçük hanım gel bakayım buraya."

Begüm arkasından sarılan kollarla havaya kalkarken küçük bir çığlık arttı.

"Ya hayır istemiyorum bırak beni."

Yatağa sırt üstü biraz yukarıdan küt diye düşerken yalandan itiraz edip kıvrandı. Azat Begüm'ün haline sırıtarak bakıp oyunbaz karısına göz kırptı ve emekleyecek üstüne çıkıp gözlerinin içine baktı.

"Sen çok ama çok arsız bir kadın oldun."

Kıkırdayan Begüm kocasının yanaklarını avuçlarının içine alıp şımarıkça fısıldadı.

"Senin kadınınım... Beni sen arsız yaptın."

"Hımm... Ben ne güzel bir şey yapmışım böyle."

Azat burunlarının ucunu sürtüp aşkla fısıldayan karısının dudaklarını öpmek için eğildiği esnada odada yankılanan telefon sesiyle sesli bir küfür savururken Begüm kocasının omzuna vurdu.

"Küfretme diyorum sana."

Azat ısrarla çalan telefona cevap vermek istemeyip şuan karısıyla doyasıya sevişmek istesede Begüm çoktan kıvrılıp altından çıkıp telefonuna uzandı.

"Babam arıyor."

Begüm Azat'a bu saatte neden aradı ki dercesine bakarken Azat pis pis sırttı ve telefonu açan Karsının gözlerini kocaman açmasına sebep olan o cümleyi mırıldandı.

"Bizim peder de arayacak zamanı hissetti sanki. Azıcık geç arasada sevişmemizi bölmese ya."

Begüm Azat'a onaylamaz bakışlar atıp "efendim bacım" der demez karşı taraftan bir bağırma sesi gelince donup kaldı.

"Ben sana hiç güvenemeyecek miyim Begüm? yazık kızım, benim evlatlarıma yazık."

"Baba..."

Begüm ne olduğunu anlamasada yüzü duyduklarıyla asılınca Azat hemen karısnın yanına geldi ve kulağını telefona dayadı.

"Bu kız senin arkadaşın değil mi? Abin daha boşanalı ne oldu da hislerinden emin olup bu masum kızı hayatına aldı. Ben dinlerken ezildim sen Yaren'in nasıl aşk acısı çektiğini başından bilen kişiymişsin ve bu ilişkiye onay verip bana gelip nasıl söylemedin."

Begüm de Azat'ta duyduklarıyla şok olmuştu. Demek ki ters giden bir şey vardı ve belli ki Yakup Bey Oğlunun aşık olduğuna bu kadar kısa zamanda bir zamanlar kardeşi bildiği kıza aşık olmadığımı düşünüyor ve Güney'inYaren'i sadece kafası dağılsın diye yanında tutuyor sanıyor buna içi acıyordu.

Begüm'de suçluydu gözünde. Hatta Azat ve bu ikiliyi bilen herkes gelip ona demelilerdi. Şuan siniri  Begüm'de patlıyor kızını kırdığının farkına varmadan sonradan pişman olacağı sözler sarf ediyordu.

"Baba ben ne yaptım beni niye suçluyorsun onlar birbirini seviyor karışmak benim haddime mi?"

"Sus Begüm tek kelime etme."

Yakup beyin bağrışıyla Begüm'ün gözleri dolarken Azat baba kız arasına girmek istemesede daha fazla dayanamadı ve karısının azarlanmasına tahammülü yoktu. Begüm sahipsiz değildi. Begüm'den telefonu almak için uzandığında Begüm eliyle kocasını durdurdu. Azat'ın tersi kötüydü ve saygılı olsada her an saçma sapan davranabilir babasıyla Azat'ın arası açılabilirdi. Bunu olmasın istemiyordu.

"Beni boş yere suçluyorsun baba. Şuan sinirlisin diye bir şey demiyorum ama gecenin bir vakti beni araman çok yanlış. Bu konun muhatabı ben değilim. Kusura bakma ama ben onların aşkına inanıyorum ve abime layık tek kadının Yaren, Yaren'e de layık tek adamın abim olduğunu düşünüyorum. Ben onların her koşulda her zaman yanındayım."

Yakup bey Begüm'ün kendisine karşı çıkmasına alışın olmadığından bir an kızının evli barklı olduğunu unutup kızını param parça eden o sözleri sinirle söyleyi verdi.

"Aferin kızım ben zaten sana niye soruyorum ki sonuçta al abini vur sana. Vakti zamanında sen o fotoğraflarla başımı eğdirdin şimdi de abin. Elalem demez mi o kız evinden çıkmıyordu sen bunun için mi oğluna, o kızı almak için mi hiç ses etmedin? Bravo kızım siz böyle abi kardeş devam edin."

Begüm gözlerini yumduğunda yaşlar bir bir
düştü gözünden. Azat donup kalmış halde Yakup bey gibi bir adamdan bunca zaman sonra o eski günleri evlenmelerine rağmen kızının yüzüne vuracağını beklemezken buna, Begüm'ün bu durumda olmasına kendi
Sebep olduğu için utandı.

"Ben kötü hiç bir şey yapmadım. Sen neye istersen ona inan baba. Ben senin başını hiç eğdirmedim."

Begüm'ün ağladığını anlayan Yakup bey yaptığı hatayı anlayıp eliyle alnına vururken Begüm'ün iç çekişiyle gözleri doldu. Küçük Begüm'ünü nasıl üzmüştü aklı almıyordu. Naif kırgan kızını nasıl ağlatmıştı.

"Kızım..."

Az önce kükreyen adam bu sefer sakince konuşurken Begüm telefonu Azat'a uzatıp daha fazla konuşamadan kendini yatağa yüz
üstü bırakıp ağladı. Evlense bile babasının hala kendisi için kötü düşünmesini hazmedemiyordu. "Başımı öne eğdirdin" demek ağrı bir laftı. Begüm asla namusuna leke getircek hiç bir şey yapmamasına rağmen hala babasının bunu kastetmiş olması ağrına gitmişti.

Azat'ta tükenmiş haldeydi ve konuşmadan telefonu kapatıp yatağın kenarına oturarak başını ellerinin arasına aldı. Geçmişte yaptıklarından hem utanıyor hem de kendine kızıyordu. Biri çıkıp sen bu kıza deli divane aşık olacaksın deseydi asla o hareketleri yapmazdı ama olmuştu işte. Bazı şeylerin geri dönüşü yoktu. Geçmiş geçmişte kalmıyordu. İnsan atacağı her adımı düşünmeliydi. Yarın öbür gün yaptığı tekrar karşısına çıkabilirdi.

Tüm gece Begüm'e hiç karışmadı Azat. Meleği  rahatlasın istiyordu. Begüm biraz ağladıktan sonra uyuya kalınca Azat üstünü örtmüş ve sabaha kadar gözüne bir damla uyku girmesede Begüm'ün saçlarını okşayarak yatakta öylece yatmıştı.

***
BİR KAÇ GÜN SONRA İSTANBUL

Yakup Bey sabah uyandığında kahvaltı hazır olana kadar salonda açılmak için kahvesini içip gazetesini okurken Serpil Hanım iki gündür yanında ağzını bıçak açmadan kahvaltı ve akşam yemeği hazırlanmasında yardımcı olan Yaren'le birlikte kahvaltı hazırlıyordu.

Serpil Hanım bir kaç gün önce kocasının Begüm'e söylediği o kırıcı sözlerden dolayı huzursuzdu. Yakup'a kızıp "sen böyle bir şeyi nasıl dersin" diye bağırıp kızmış sonrada ertesi gün Begüm'ü arayıp konuşmuştu. Begüm konuşmak istememişti. Bu konu kapansın anne deyip içini acıtan şeylerin yeniden açılmasını engellerken Yakup Bey Antep'e dönünce kızıyla konuşup gönlünü almakta kararlıydı.

Yakup Bey yakın gözlüğünün üstünden sofraya tabak getiren Yaren'e bakıp genç kız görmese de gülümsedi. Allah yukarıda biliyordu ya hayali hep böyle akıllı terbiyeli cana yakın bir gelini oğluna almaktı. Hale'yle hayalleri yıkılsada hala nasipte var olacağına inanıyordu. O geceden sonra hele Begüm'ün kalbini kırdıktan sonra oturup tek başına uzun uzun düşünmüştü. Yaren Güney'e olan aşkını anlatıp Güney evlendiğinde nasıl acı çektiğini ve neden Amerikaya gidip geri döndüğünü anlattığını düşündükçe Yakup Beyin içi sızladı. Aptal oğlu bu kızı bilmeden olsa bile ne kadar çok üzmüştü.

Çok düşürdü "olmaz" dedi "onay veremem. Ben kimseye kızının arkadaşını oğluna aldı Yakup" dedirtmem desede aslında içten içe başka şey düşünüyordu. Güney boşanalı ne olmuştu millet Yaren'i yuva yıkan kadın zannedebilirdi. O masum kızın daha fazla acı çekmesine gönlü razı olmuyordu. Güney'den de emin olamıyordu bir kere boşanmıştı ve oğlunun evliliğe olan inancının kıldığını biliyor Yaren'i üzeceğinden korkuyordu.

Sabaha kadar düşündükten sonra Yaren'in ağlayarak "Yakup amca ne olur bize engel olma ben Güney'siz yaşayamam onu çok seviyorum ve rızanız olmadan yolum açılmaz" deyişine oğlunun "Yaren benim her şeyim baba biliyorum daha boşanalı ne oldu diyorsun ama ben ona aşık oldum. Ben gerçek aşkı onunla buldum inan bana Yaren'i çok seviyorum." Deyişini düşündü ve bir karara vardı ama şimdilik kararını söylemiyor biraz Güney'in burnu sürtsün istiyordu.

Oyunu belki Yaren'i üzdüğü için içi el vermesende Serpil Hanımla her şeyi özel olarak konuşan Yaren'e Serpil Hanım, "evlenmek istiyor musunuz?" diye sorduğunda Yaren, Güney'in şuan istemediğini ama ileride düşündüklerini söyleyince Güney'in annesiyle babası kızmışlardı. Eşek oğulları böylesine bir kızla evlenmek için acaba neyi bekiyordu anlamıyorlardı ve bu nedenle karı koca oyun yapmışlardı. Güney efendi şimdilik onayları olmadığını bilecek ve elindeki değerli kuşun uçacağını zannedecek ona göre hareket edecekti.

Güney belki Hale de olduğu gibi ailesini dinlemezdi ama biliyorlardı ki Yaren gönül rızası olmadan Güney'le evlilik adımı atmazdı.
Şu bir kaç günde Yaren evine gitmek istesede Yakup bey izin vermemişti. Sonuçta eskiden nasıl kızı olup yanında kaldıysa yine kalcaktı. Hem şuan Yaren evinde tek kalırsa genç kızın ağlayıp üzüleceğini biliyor izin vermiyordu. Yaren'in Güney'le bir şey yaşamadığını tahmin ediyordu çünkü oğlunun konuşmalarından bunu anlamıştı. Şuan kendisi ve karısıda evdeyken Onların ayrı odalarda kalmasının bir sakıncası yoktu.

"Günaydın meleğim."

Yaren'in boyuna yetişmek için eğilip sevgilisini şakağından öpüp sesizce konuşurken Yaren başını kaldırıp nefesini kesen sevgilisinin yakışıklı yüzüne bakıp mırıldandı.

"Günaydın."

Bir kaç gündür araları limoniydi. Güney düzeltmek için çok uğraşıp sürekli sevgisiyle konuşsada ikiside Yakup Bey onay vermiyor diye üzüyordu ve Yaren bu şekilde öğrendiler diye Güney'i suçluyor içinden sıcak davranmak gelmiyordu.

Güney jilet gibi takım elbisenin içinde kravatını düzeltip babasının yanına giderken Yaren burnuna dolan buram buram erkesi kokuyu ciğerlerine çekti. Güney'in her şeyini olduğu gibi konusunuda seviyordu.

"Günaydın baba erkencisin."

"Günaydın Güney Efendi."

Yakup bey oğluna bakmayıp gazetesini okumaya devam ederlen koca adam gülmemek için kendini zor tuyordu çünkü Güney'in şuan sinir olduğunun farkındaydı. Oğlu dudaklarını kemiriyor bir bacağını ritmik şekilde durmadan sallıyordu.

"Kahvaltı hazır Yakup, gelin canım"

Serpil Hanımın seslenmesiyle evin iki erkeği ayaklandılar. Yaren'in olanlardan dolayı iştahı günlerdir olmamasına rağmen yinede Güney'e kıyamamış ve onun çok sevdiği dere otlu peynirli omletten yapmıştı. Serpil hanım Yaren'in ses etmeden yanında kahvaltı hazırlarken omlet pişirmesine bakarken anne yüreği keyifle izledi o anları. Hale bir kez olsun oğluna sevdiği bir şeyi yapmamış elini hiç bir işe vurmamıştı. Yaren morali bozuk olsada Güney için bir şey yapıyordu.

"Otur kızım sende."

Yakup Bey çay servisi yapan Yaren'e yönelik konuştuğunda Yaren sofraya oturdu ve Güney'in masadaki omlete ardından kendisine olan yoğun bakışını ve gülümsemesine bakıp tepki vermeden önüne döndüğünde Güney bozuldu. Yaren'in soğukluğunun farkındaydı ve sevgilisini de haklı buluyordu ama yinede onun bu haline dayanamıyordu.

Sessiz geçen kahvaltı sonrası Güney işe gitmek için ayaklanınca Yaren dersi olmadığı zamanlarda adet edindiği ve İçinden geldiği için yaptığı davranışı olanları bir an unutarak Güney kalınca peşinden kalktı. Güney'i geçirecekti. Herkesin bakışı üstünde toplanınca bir an hem kırgın olduğu için hem de sanki Güney'in eşi gibi ailesinin yanında böyle bir hareket yaptığı için utansada olan omuştu ve geri dönmedi.

"Size afiyet olsun akşam görüşürüz."

Yakup bey başıyla selam verirken Serpil hanım "iyi işler oğlum kolay desin" dedi ve Güney'in Yaren'in elini tutarak çıkışa doğru yürüdüğüne karı koca bakıp gülümsediler. Çok şükür oğullarını gerçekten seven, ailesini sayan biri denk gelmişti.

***
Güney ceketini giyip üstünü düzelttikten sonra kapıyı aralamış bekleyen fındığına gülümseyip sevdiğini çekip kolarının arsasına aldı.

"Omlet için teşekkür ederim çok lezzetli olmuştu eline sağlık."

Yaren'in belinden sıkı sıkı tutarken dudakları arasında milim boşluk kala konuşan Güney yeşil gözlerini bir an olsun Yaren'in titreşen göz bebeklerinden ayırmıyordu.

"Afiyet olsun."

Mırıldanan sevgilisinin aralık küçük dudaklarını öpmek için başını eğdi ve usul usul öpüp geri çekilirken sevdiğinin boynunu koklayıp fısıldadı.

"Sen bana böyle soğuk davranınca benim kalbim buz kesiyor. Sen bana aşkla bakıp o güzel çocuksu sevginle kollarıma atlamayınca ben nefes alamıyorum. Özür dilerim, bu duruma bizi ben soktum ama inan kötü bir niyetim yoktu sen üzülme diye sakladım bunu ve kaç gündür sana bunu anlattım. Ne olur bana artık böyle kırgın bakıp soğuk davranma."

Evet Güney her şeyi anlatmıştı neden evlilikten kaçtığını ailesine Yaren'i niye demediğini açıklamıştı ve Yaren böyle bir kaderi yaşadığı için, doya doya Güney'e sahip olamadığı için daha çok üzülmüş tek kelime etmemişti.

"Söz veriyorum her şeyi yoluna koyacağım. Babamı sende tanıyorsun o böyle arada eser gürler ama kimseye de kıyamaz. O şimdi kendisini senin baban olarak gördüğünden bizden ayırmadığından böyle yapıyor ama oda aşkımızın farkında."

Yaren içini çekip Güney'in yeşil harelerine baktı. Bir kaç günde bile özlemişti Güney'e dokunmayı ona doya doya sarılıp göğsünde huzurla uyumayı.

"İnşallah Güney... Dilerim ailen beni ister bize karşı çıkmaz. Dilerim ben bir kere daha yıkılmam."

Güney Yaren'in yanağını okşayıp dudaklarından uzun uzun öptü.

"Akşam erken geleceğim, istediğin bir şey var mı?"

Yaren başını hayır anlamında sallarken Güney'e sıkı sıkı sarıldı.

"Bir tek seni istiyorum"

"Bende seni istiyorum ve biz bunu başaracağız
ailemin onayı olarak seni bu eve gelinim yapacağım..."

***
"Çok güzel olmuş Mustafa'm çok teşekkür ederim."

Leyla eline her yanı eçiş bücüş olmuş şekilsiz poğaçalardan alıp yerken masanın başındakilerde Meliha Hanımın yaptığı şahane görünümlü olanlarından yiyor yanında da çay içiyorlardı.

"Afiyet olsun güzel gözlüm. Bak senin için hamur bile yoğurdum bendeki aşkını anlıyorsun değil mi?"

Leyla kulağına yaklaşıp fısıldayan kocasına geri çekilip aşk dolu gözlerle bakarken Bekir Bey kendini tutmayıp gülünce tüm gözler yaşlı adamın üstünde toplandı.

"Şu hale bak, yahu hadi Azat zaten sınır tanımaz bir evlatta Mustafa da o kervana katıldı. Meliha şunu bir gören olsa alemin diline düşeriz.  Millet Karaaslan'ların hanımları oturuyor kocaları ev işi görüyor, mutfakta hamur açıyor der."

İştahla gülen Bekir Beyin sözlerine herkes kahkaha atınca Leyla utanarak başını önüne eğip mırıldandı.

"Torununuz için baba o şey yaptı onun canı çekince Mustafa'da bize kıyamadı."

Çekinen Leyla'nın anlamsız cümlesi ile herkes yeniden gülüşürken Mustafa karsının şakağına kocman sevgi dolu bir öpücük kondurup kolunun atına güzel karısını çekip sarıldı.

"Siz iyi olun mutlu olunda Canımız feda evladım."

Bekir Beyin babacan sözüyle Azat'la Mustafa birbirlerine bakıtılar. İki adamda hem anne hem de baba konusunda çok şanslıydılar. Eskinin insanı olmalarına rağmen ailesi moderndi ve evlatları için her şeyi yapardı.

Silinen bölümün devamı geldi. Bu bölümü biraz uzattım ve bir bölümlük kadar uzun yazdım. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölüm sanırım bir haftadan önce gelmez çünkü bu iki bölüm baya arayı toparlayacaktır bende o arada yeni bölümü salim kafayla bitireceğim. :)

Oy vermeyi ve lütfen düşüncelilerinizi paylaşmayı unutmayın. Okuduğunuz için teşekkür ederim... :)

Pokračovať v čítaní

You'll Also Like

3M 151K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
Codename: Anastasia Od zizila

Všeobecná beletria

98.8K 4.6K 80
Kwon Taekjoo, Rusya'ya git ve 'Anastasia'yı bul. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yıldızı 'Kwon Taekjoo', Rusya ile Kuzey Kore (namı diğer DPRK) arasın...
ÇARŞAFLAR [BXB] Od Diesel

Všeobecná beletria

241K 10.6K 49
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
ZEVAHİR Od Çiğdem

Všeobecná beletria

3.8M 203K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...