11.Bölüm Barış ilan ediyoruz

1.4K 98 0
                                    

         

Düzenlendi: 03/07/2017

Herkese merhaba, yeni bölüme geçmeden sizlerden bir şey rica edeceğim. Okuma sayımız her geçen gün artıyor bunun için hepinize çok teşekkür ederim ancak sessiz okurlarımdan ricam lütfen oy vermeyi unutmayın bu motivasyon açısından gerçekten çok önemli. Lütfen okuduktan sonra yıldız işaretine basmayı unutmayınız.

Keyifli okumalar dilerim...

***
Sonbahar yerini kışa bıraktığında aradan aylar geçmişti. Soğuk havanın ayazı yaşanan olayların keskinliği gibi Begüm'ün yüzüne çarparken hayat akıp geçiyordu. Güney evleneli aylar olmuştu. Şimdilik sesleri çıkmıyordu ama Serpil hanım da Yakup beyde eskinin insanlarıydı o evlilikte er yada geç seslerin yükseleceğini düşünüyordu.

Bu gibi havada titreyen Begüm lanet etti. Kesinlikle soğuğa karşı dayanıklılığı hiç yoktu. normal birine göre hava iyi gelse bile Begüm o zaman da şimdi olduğu gibi üşüyordu.

''Bu soğukta üstümü kalın giymediğim için kendimi tebrik ediyorum.''

Buz gibi soğuk havada rüzgar vücudumun donmasına sebep olurken sabah açık havaya aldanıp normalde giydiklerinden biraz daha ince olan montunu giyinmişti. Ne vardı da bunu giyinmişti şimdi anlamıyordu. Koşar adım Azat'ın aylar önce ayarladığı stajyer etüt öğretmeni olarak çalıştığı kurs binasından çıkıp taksi durdurmak için caddeye yürüdüğünde hava kararmış saat yediye geliyordu.

Abisinin düğününden sonra Azat'la eskisi gibi değildi. Sanki o gün ona sarılıp teselli etmesi aralarında milat olmuştu. İstanbul'dan döndüklerinde bir ara konuşmuş ve anlaşmışlardı. Artık kavga etmemeye karar vermişlerdi. Sorunsuz bir şekilde oyunlarını oynayacak ve bitireceklerdi. Hala çok samimi olmasalar da ara sıra karşılaşmaları artık batmıyordu. Her ikisi de törpülemişti kendilerini.  Azat'la güzel konuşuyor hatta bazen espri yapıp gülüşüyorlardı. Arkadaş değillerdi olamayız diye de düşünüyorlardı ama iyi geçineceklerdi.

"Ya lütfen ne olur durun artık."

Önünden dördüncü kez dolu geçen taksinin ardından buruk halde baktı. Neden bir taksi bulamıyordu ki.

"Mezun olmayı falan beklemeyeceğim babamla biran önce konuşup araba alma işini kesinlikle öne almalıydım. Boş taksi bulamayacağım belli ki.'' diyerek cebinden telefonunu çıkarıp babasını armaya karar verdi. Gelip Begüm'ü almalıydı yoksa burada donacaktı. Telefonun açılmasını sabırsızlıkla beklerken bir yandan da gözü hala taksi bulurum umuduyla yoldaydı.

"Efendim güzel kızım."

"Babacım ne yapıyorsun neredesin?"

Begüm hızlı hızlı konuşurken Yakup bey gülümsedi.

"Bekir'le beraberiz şimdi yemeğe ineceğiz sen ne yapıyorsun?"

Begüm babasının Bekir demesiyle unuttuğu ayrıntıyı hatırlayıp alnına vurdu.

Aklından tamamen çıkmıştı. Babası bugün sabah Bekir Karaaslan'la birlikte Adana'ya gideceklerdi. Bekir beyin ahbapları davet etmiş giderken hem dünürü hem de arkadaşı olarak Yakup beyi de çağırmıştı ve beraber Adana'ya gitmişlerdi.

"Bende kurstan çıktım eve gidiyordum."

Soğukta kaldım dese şimdi babası telaşlanacaktı o yüzden Adana'daki adama söylememin bir anlamı olmayacağından öylesine aramış gibi konuştu.

"Aman dikkat et kızım saat yediyi geçiyor İstanbul değil orası biliyorsun."

"Biliyorum, sen merak etme neyse ben tutmayayım sizi Bekir amca... Iıı Bekir babama da selamlar."

AŞKIN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin