dark sail

Von ahlavi

216K 18.5K 26.1K

"bazen tüm acıyı hatırlıyorum. bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor. merak ediyorum, daha ne olabileceğini... Mehr

0- prolog
1- ı'm possesed by her
2- ın the shadows cast on devotion
3- new drama
4- ı'm not entirely here
5- ı think ı found hell
6- ı wasn't you listening
7- princess
8- if ı run away
9- he said me haffı
10 - my heart is beating the same
11- if I do, I do
12- don't you cry
13- then ı'm on my own tonight
14- life lined up on the mirror
15- ı'll say ı'm fine
16- but ı don't mind being patient
17- ı lose my turn every time, ı look into your eyes
18- metanoia
19- if only you knew
20- paper sail
21- let me kiss you
23- ı want you to touch me
24- black hole
25 - ı know ı'll fall in love witth you
26- ı'm come princess
27- ı love you
28- ı guess it makes me smile
29- and sell your soul, not your whole self
30- there aren't many words that ı can say
31- ı'm dying to let you know
32- some part of me feels a little bit naked and empty
33- ı stand naked
34- love sings, when it transcends the bad things
35- swimming through the woid
36- ı'm sweating now, ı'm moving slow
37- you like mother
38- go ahead and cry little boy
39 - you'll never know what thay might do
40- everything is shattering and it's my mistake
41- keeping me from seeing the real thing
42- my heart still has a beat, love is now a feat
43- with everyting happening today
44- you don't know wheter you're coming or going
45- but you think that you're on your way
46- life lined up on the mirror dont blow it
end - ı see the scars that reamin, ı see you, Louis ∞

22- always wanna go but you never wanna stay

3.9K 369 284
Von ahlavi

iyi okumalar☄

***

Louis rahat bir uykunun ardından gözlerini açmadan, ellerini havaya kaldırarak bedenini gerdi. Gözlerini yeni uyanmışlığın verdiği mayhoşlukla araladı. Fakat karşısında ona yeşil gözlerini irice açmış gülümseyerek kendisine bakan Harry'i beklemiyordu. Korkuyla kendini geriye atınca yataktan düşmesi kaçınılmaz olmuştu. Acı içinte tıslayıp yatakta karnını tutarak kahkaha atan Harry'e öldürücü bakışlar atmaya başladı.

"Seni aptal!" diye bağırdı. "Yanımda ne işin var?!"

Harry kahkasını azaltmaya çalışırken, ellerini beline koymuş ona çatık kaşlarıyla bakan Louis'ye döndü.

"Asıl sen benim odamda ne arıyorsun?" Harry kaşlarını kaldırmış, Louis'nin sorusuna soruyla karşılık veriyordu.

Louis gözlerini kaçırarak birşeyler bulmaya çalıştı.

"B-ben- Uykulu olduğum için...Odaları karıştırdım!" Bariz bir yalan. "E-Evet odaları karıştırdım." Dudaklarını birbirine bastırıp, Harry'e döndü. Harry ona pek inanmış gibi durmuyordu.

"Beni odada bırakıp giderken, bayağı ayıktın halbuki?" Louis ima ettiği konuyu anlayınca, dudaklarını birbirine bastırdı ve kaşlarını kaldırarak gülümsedi.

"Yoksa beni burada mı bekledin?" diyerek dudaklarını büzdü.

Harry'e gelişi güzel geçirmek istiyordu. Hala ayakta dikiliyordu ve uykusundan uyanması sinir bozucu olduğu için gergindi.

"Hayır! Peter'dan korktuğum için buraya geldim!" Harry söyletmeyi başarmıştı işte. Arkasını dönüp kapıya gidecekken Harry'nin seslenmesiyle durdu.

"Neden Peter'dan korktun?" Louis Harry'e döndü. "Bir şey mi oldu?"

"Peter uyur gezer mi?" Harry, Louis'nin sorusuyla kaşlarını çattı.

"Bildiğim kadarıyla değil." dedi "Neden?"

"Dün gece odaya girdiğimde birden arkamda belirdi.Seslendim ama cevap vermedi. Hiçbir şey demeden yatağına gidip yattı ve bir süre sonra sayıklamaya başladı."

"Peki ne gibi şeyler sayıklıyordu?" Louis'den gözlerini çevirip karşı duvara bakmaya başladı.

"Tam hatırlamıyorum ama kendi suçu olmadığını söyleyip duruyordu. " Eliyle kafasını kaşıyıp düşünmeye başladı. "Senin suçun olduğunu söyledi...Sanırım rüya görüyordu."

Harry birden duvarda olan bakışlarını Louis'ye çevirdi. Ellerini saçlarından geçirdikten sonra dolabına doğru ilerlemeye başladı.

"Bir sorun mu var, Harry? " Harry'e ilerlemeye başladı.

"Hayır beni biraz yalnız bırakabilir misin?" Harry'nin hareketlerine anlam veremese de üstelemeyip başını salladı ve Harry'den uzaklaştı. Kapıya ilerleyecekken tekrar Harry'nin sesiyle durduruldu.

"Burada kalmaya devam edebilirsin." Sesinde ki yoğunluk aldı götürdü. "En başından olması gerektiği gibi."

Harry'e tekrar döndüğünde kendisine bakmadığını farketti. Birşey söylemek istiyordu ama vazgeçip kapıyı açtıktan sonra hole çıktı. Peter ve Harry arasında neler olduğunu bilmesede öğrenecekti. İkisinin arasında olanlar kafa karıştırıcıydı ve birbirlerine ağrasif davranıyorlardı.

Holde ilerlemeye başladı. Tuvalete doğru ilerleyecekken, sağ taraftaki odalardan Dan'in çıkmasıyla ona baktı. İkiside birbirlerine baktıktan sonra bakışlarını tuvaletin kapısına çevirdi. İkiside aynı anda tuvalete koşmaya başladılar. Dan kısa farkla öndeydi.

"Dan! Altıma işeyeceğim dur!" İkiside gülerek koşuyordu.

"Umrumda değilll!" Dan ile ikisi kapıya vardıklarında tuvalet kapısının birden açılmasıyla hızlarını kesmeye zaman bulamadan kapısını açan Diego'nun bedeniyle birlikte yere düştüler.

"Siktir!" diye bağırdı Diego çarpmanın şiddetiyle. "Sabah sabah bu enerjiyi nereden buluyosunuz?!" Diego acı içinde tıslayıp Dan ve Louis'nin bedenini üstünden attı ve ayağa kalktı. Dan ve Louis kahkaha atarken, Diego onları her an dövecekmiş gibi bakıyordu. Louis ayağa kalktıktan sonra Dan ?de kalktı.

"Çişim geldi seni sürtük!" Dan'in söylediği şeye hepsi birden gülmeye başlamıştı.

Diego omzuna vurup merdivenden indi. Louis ve Dan tekrar birbirlerine baktıktan sonra Dan Louis'yi, Louis ise Dan'i itmeye başladı. Louis son kozunu oynayıp Dan'i poposuyla itince, Dan yana savruldu.

Kendini anında toparlayıp, Louis'yi kolundan çekmeye başladı. İkisi birden içeriye girince, Dan Louis'yi bırakıp eşofmanını indirmeye başladı.

"5 saniye içinde çıkmazsan, vücuttan nasıl atım yapılır izleyeceksin!" Louis kollarını önünde birleştirip kaşlarını kaldırdığında, Dan eşofmanını dizine kadar indimşti.

Louis gözlerini büyülttü. "Lanet olsun iğrençsin!" Kapıyı sertçe kapatıp Dan'in kahkasını umursmadan odasının önüne gelip kapıyı açtı. Peter'ı göremeyince şaşırmıştı. Yatağın üstünde bir kaç parça tişört ve pantalon vardı.

Kendi yatağına ilerleyip şarjı dolmuş telefonunu alıp kapalı ekranın açılmasını bekledi. Ekranı gördüğünde gözlerini devirdi. Her zaman ki gibi, ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Asosyal birisiydi. Hiçbir sosyal hesabı veya arkadaş çevresi yoktu. Ama buraya gelince herşey değişmişti. Eğlenceli arkadaşları vardı. Yaptıkları işten ne kadar nefret etse de alışmaya başlamıştı.

Veya Louis öyle zannediyordu.

Telefonu ekranını kilitleyip yatağına bıraktı ve ayağa kalktı. Kapıdan içeriye sadece kasıklarını örten Peter girince tekrar yatağa oturmuştu. Peter, Louis'yi görünce gülümsedi.

"Günaydın." dedi yarı çıplak oğlan.

Hem Peter'ın gülümsemesine hem de kendine günaydın demesine affallarken şaşkınca gülümsedi.

"Günaydın Peter" Peter gülümsemesini sürdürüp yatağının üstündeki kıyafetlerine ilerledi.Louis dışarı mı gidecek diye düşünmeye başladı.Bugün Peter normal hareketler sergilemediği kesindi.

"Şey..." dedi çekingence. "Bir yere mi gideceksin?"

Dudağını ıssırırken Peter'ın omuz kaslarından gözlerini çevirdi. Peter Louis'ye bakmadan kafasını olumlu anlamda salladı. Louis Peter'ı az da olsa konuşturmak istiyordu. Aklına birden geçen günlerde ona Evan diye seslenişini geldi.

"Evan'a mı gidiyorsun?" Peter'ın sırt kaslarının gerildiğini gördüğünde, kötü birşey söylediğini düşündü. Peter seri şekilde Louis'ye döndü. Elindeki tişörtü sıktığını farkettiğinde geri adım attı.

Peter tekrar olumlu anlamda başını salladığında, kasıklarını örten havluyu tek hamlede vücüdundan ayırıp boxerını giyindi. Louis bu süre zarfı boyunca olduğu yerde onu izlemişti. Peter gerçekten ürkütücü biriydi. Bu odadan gitmesi Louis'ye daha mantıklı gelmeye başlamıştı. Biraz daha Peter ile kalırsa korkudan altına kaçıracağı belliydi. Peter'a daha fazla soru sormadan odadan ayrıldı.

Dışarıya derin bir nefes verip, tuvalletin kapısına bir kaç kez vurdu. İçeriden ses gelmeyince içeriye girdi. Kişisel ihtiyacını giderdi. Yüzünü yıkayıp aynada tek tük çıkmaya başlayan sakallarına bakmaya başladı. Kesmeyecekti. Kendine sakalı yakıştırıyordu. Tuvaletin kapsını arkasından kapatıp merdivenden inmeye başladı. Mutfaktan sesler geldiğini duyunca adımlarını oraya yönlerdi.

Kevin, hararetle çocuklarla birşey anlatıyordu. Mutfakta Harry ve Peter dışında herkes vardı. Hepsi gıtlıktan çıkmış gibi karınlarını abur cubur ile dolduruyordu. Andy ve Diego hariç. Onlar normal şekilde kahvaltılarını yapıyorlardı ve heyecanla konuşan Kevin'ı dinliyorlardı.

"Lütfen gidelim!" İçeriye doğru yürüdü ve Kevın'ı dinlemeye başladı. Çocuklar onu görünce gülümsediler. "Çok eğleneriz, lütfen!"

"Günaydın Louis!" dedi Andy.

"Günaydın." Kevin'ın karşısındaki taburelerden birini çekip oturdu.

"Louis, sen gelir misin?" Kevin ellerini çenesinin altında birleştirip sorduğunda "Nereye?" dedi.

"Kevin bizi dışarıya çıkartmaya çalışıyor." Diego gözlerini devirerek cevap verdi. Kevin ona dil çıkartıp tekrar Louis'ye döndü.

"Bilmiyorum Kevin." dedi. Dışarı çıkmayı pek istemiyordu. Dışarı çıkıp normal şekilde hayatlarını yaşayan insanları görmek istemiyordu.

"Hadi ama!"

Evin kapısının kapanma sesi duyulunca çocuklar o tarafa döndü.

"Kim gitti?" Andy'nin sorusuyla "Peter gitmiş olmalı." dedi Louis. "Evan diye bir arkadaşına gideceğini söyledi." Çocuklar ona garipçe bakınca kaşlarını çattı.

"Yine Evan'ın mezarına gidiyor olmalı." diyerek gevreğinden bir kaşık daha ağzına aldı Dan.

Louis mezar kelimesini duyunca gözlerini büyülttü.

"Evan ölü biri mi?!" Sesini yükseltmesine mani olamamıştı. Peter ona söylememişti. Andy, Dan'e öldürücü bakışlar attıktan sonra ona döndü.

"Evet öldü." dedi sessizce.

"Peter'ın nesi oluyordu?"

"Dediğin gibi arkadaşı." Andy kestirip atmasına anlam veremsede kafasını karışmıştı.

Mutfağa Harry girince kısa bir sesizlik olmuştu. Louis arkasında dönüp kapıdan içeriye giren Harry'e baktı. Üstüne beyaz saten gömlek, altına her zaman ki giyindiği siyah skiny pantalonlarından birini geçirmişti. Saçını bol topuz yapmıştı. Süzmeyi bıraktı ve karnını doyurmak için buz dolabını karıştırmak için ayağa kalktı.

Harry çocuklara "Günaydın." dedikten sonra mutfak masasındaki taburelerden birine oturup sohbete katıldı.

Buz dolabını açıp boş boş bakmaya başladı. Burada ki çocukların hepsi manken gibiydi. Tabiki kendisini çirkin bulmuyordu ama onların arasında tecrübesizdi. Ama öğrenecekti.

Dolaptan portakal suyunu sandviç yapmak için gerekli malzemeleri kucağına doldurup, ayağıyla buz dolabının kapısını kapattı. Mutfak tezgahına kucağındakileri boşaltı ve sandaviçini yapmaya başladı. Yaklaşık 5 dakika sonra salamlı sandaviçi hazırdı. Hala çocukları dışarı çıkartmaya çalışan Kevin'ın karşısına oturdu ve sandaviçini yemeye başladı.

Harry'e gözlerini çevirdiğinde, onun da mısır gevreği yediğini görünce şaşırdı. Harry genelde sağlıklı yiyecekler yerken görüyordu. Yaklaşık on dakikada herkes kahvaltısını yapmıştı ve hâlâ susmak bilmeyen Kevin'ı dinliyorlardı.

"Tamam Kevın! Sikeyim sus artık. Geliyorum!" Diego bağırınca Kevin ona bakıp öpücük yolladıktan sonra diğer çocuklara yavru köpek bakışları atmaya başladı.

Tam ağzını tekrar açacakken "Yeter sus bende geliyorum!" Dan de pek tatlı şekilde kabul etmiş olmasada o da kabul etmişti.

Harry ve Andy de kabul edince bakışlar Louis'ye çevrilmişti. Louis meyve suyundan yudum alıp kendisine yönelen gözlere baktı.

"Üzgünüm Kevin ama ben gelmek istemiyorum." En azından çocuklar dışarı çıkınca kafasını dinleyebilecek ortamı bulacaktı.

"Hadi ama, Louis!" Kevin mızmızlandı. "Bak çok eğleneceğiz hem temiz hava alırsın lütfen!"

Kafasını tekrar olumsuz anlamda sallayıp Harry'e baktı. Louis'nin gelmemesi onun umrundaymış gibi gözükmüyordu. Çocuklar birkaç kez daha ıssrar ettikten sonra üstlerini değiştirmeye yukarıya çıkmışlardı. Harry ile mutfakta yalnız kalmıştı. İkiside birbirlerinden hariç her yere bakıyordu.

Sessizliği Harry bozdu. "Neden gelmiyorsun?"

Pencerede olan bakışlarını Harry'e çevirdi. "Yalnız kalmak istiyorum."

"Herkes gidiyor ama sen kalıyorsun." dedi. "Ne yapacaksın tek başına?"

"Sanane!"

"Tamam sakin ol." Gülümsedi. "Ben olmayınca eşyalarımı karıştırmak gibi bir huyun var."

Louis tam söylenmeye başlayacakken, Kevin seslendi. "Hadi Harry gidiyoruz!"

Harry dudaklarını birbirine bastırıp ayağa kalktı. Louis de onunla birlikte ayağa kalktığında, ikiside göz göze gelmişti. Louis yutkunmadan edemedi. Harry'nin gözleri kendi gözlerine o kadar yoğun bakıyordu ki, saatlerce gözünü kırpmadan izlemeye devam edebilirdi. Harry gözlerini, mavi gözlerden ayırıp, mutfağın kapısına ilerledi.

"Görüşürüz, Louis." Gıcık gülümsemesiyle ona el hareketi çekti ve Harry'nin gidişini izledi. Bir süre sonra evin kapısının kapanış sesini duyduktan sonra ayakta dikilmeyi bıraktı ve salona ilerledi. Kendini deri koltuğa yüz üstü attı.

Bu akşam yine mekana gidecekti. Michael'ın ne istediğini bilmiyordu. Hatırladığı kadarıyla bugün Andy sahneye çıkıp dans edecekti. Geçen gece yaptığı danstan insanlardan yoğun ilgi almıştı. Bugün dans edebilirdi. Ama öyle birşey olsaydı, Sam haber verirdi diye düşünüyordu. Yoksa Michael onun için farklı şeyler mi düşünüyordu?

Bu işe bir kere girmişti ve geri dönüşü yoktu. Ya yaptıklarının hakkını verecekti, ya da sürünecekti. Bazı bildiği şeyler vardı. Gördüklerini Harry'e uyguladığında işe yaradığını görmüştü. Başkalarında da işe yaramasını umuyordu. Yoksa Michael'ın gazabına uğrayabilirdi.

David Rose meselesinde Michael'ın neler yaptığını hatırlayınca, sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. Yattığı koltuktan doğrulup sırtını koltuğa yasladı. Bir süre sonra kapı zilinin çaldığını duyunca oturduğu yerden doğrulup salonun kapısına doğru ilerlemeye başladı. Kapı birkez daha çalınca adımlarını hızlandırıp kremrengi kapının kulpuna elini attıktan sonra kapıyı araladı.

Karşısında tanıdık simayı görünce gözlerini devirdi. "Ben geldim Louis."

Harry'den kurtuluş yoktu!

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

552K 62.8K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
5.3K 1K 5
Dört yaşındaki Harry bir yaz tatilinde altı yaşındaki Louis ile tanışıyor. Ve bir gün ellerinin onunki gibi büyük olup olmayacağını merak ediyor. ...
64.3K 5.4K 60
This is My Kingdom kitabının üçüncü kitabıdır. ilk ikisini okumadan okumayınız
1.2K 118 1
Hislerinden henüz emin olmaya başlayan Connor, Hank'e duyduğu sevginin fazla derin oluşunun farkına varır. (kapakta kullanılan çizim: @modegem/tumblr)