Son Varis

By moaning__myrtle

81.1K 4.4K 1.2K

Scorpius Malfoy, kötü birisi olmadığına bu kadar eminken, Rose Weasley ile aynı gün gördüğü fakat birbirinden... More

Son Varis
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30 (I. Parça)
Bölüm 30 (II. Parça)
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34 (I. Parça)
Bölüm 34 (II . Parça)
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42

Bölüm 4

2.7K 138 4
By moaning__myrtle

O sabah ilk dersleri KSKS idi. Rose, Emma ve Nora dersin başlamasına daha zamanları olduğu için biraz bahçede oturmak istemişlerdi. Nora cidden iyi bir kızdı. Altıncı senelerinde okula gelmesine üzülmüştü. Anlattığına göre aslında daha erken taşınmak istemişler fakat bir türlü işler yolunda gitmemiş. Karşıya baktığında kıravatına kadar her şeyi harika bir düzende olan Scorpius'un o tarafa doğru yürüdüğünü görmüştü. Kitaplarını onların tam önündeki banka atıp oraya yayılarak oturmuştu. Boynuna baktığında gömleğinin içinde kalmış bir zincir görebiliyordu. Kolye mi takıyordu? Çocuk, Rose'un bakışlarını fark ettiği zaman yakalarını düzeltmişti. Baktığı için kendince sebepler çıkarmasa sevinirdi. 

Tony koşarak geliyordu. Tahmin ettiği gibi Albus'tan kaçıyordu. Vaughn arkalarından gülerek gelirken ne olduğunu anlamak zor olmamıştı. Tabii Tony yine kuzenini bir şekilde kızdırmıştı ama Rose gerçekten ne olduğunu bilmek istemiyordu.

Üstelemeyerek Scorpius'a döndü ve "Bugün unutma, Malfoy. Üç sayfa ödevi senin yüzünden aldık." dedi.

Sarışın çocuk saçlarını her zamanki gibi karıştırmıştı önce.

"Konuyu anladıysan tek başına yapsana. Zaten bir şey anlamak istemiyorum merak etme"

Rose bıkkınlıkla nefesini vermişti.

"Böyle diyeceğini bildiğim için hatırlatıyorum sana. Senin meraklın olduğum için değil. Ayrıca her şeyi benim yazacağımı da nereden çıkardın?"

"Çok sıkıcısın, Weasley"

"Lütfen bana söyler misin ne yapmamı bekliyorsun? Karşında bir savaşı televizyon programlarındaki öğretici şarkılarla anlatmamı falan mı? Öyleyse hiç kusura bakma, Malfoy. Gelin kızlar sınıfa gidene kadar zaten ders başlayacaktır" diyerek ayağa kalkmıştı.

Ne sanıyordu? Onunla insan gibi konuşacağını mı? Sadece bir kez gördüğü bir rüya yüzünden onunda ona karşı hislerinin değişeceğini mi? Unutmalıydı o rüyayı. Kimseye doğru düzgün anlatmaya niyetide yoktu henüz. Zaten aradan aylar geçmişti. O rüyadan önce hiç bir şeyi yoktu. Ondan gerçek anlamda nefret ediyordu. Bu yıl sanki daha fazla sakindi. Acaba... Hayır saçmalıyordu. Kızın hislerinin karşılığı yoktu ve buna ihtimal bile veremiyordu. Griler ona her zaman olduğu gibi duygusuzca bakıyordu. Ne ara geldiklerini fark etmediği sınıfa girerek yerlerine yerleştiler. İçerisi henüz tam olarak dolmamıştı. Söylediğine göre Nora'nın dersleri de Rose gibi gayet iyiydi. 

Derste basit lanetlerden birini deniyorlardı. Koskoca yaz tatilinden sonra istediği gibi asasını kullanmak cidden güzeldi. Nora, asasını zarif bir hareketle sallarken, büyüyü yaparken hiç zorlanmamış gibi gözüküyordu. Yaklaşık yarım saat kadar herkes tek başına çalıştıktan sonra profesör herkesi üçerli gruplara ayırmıştı. Profesörleri Nora'yı gerçekten yardıma ihtiyacı olan bir gruba gönderirken, Rose, Emma ve Gryffindor'dan Daniel ile eşleşmişlerdi. Emma büyüyü yaparken  tekrar başarısız olmuştu.

Sonunda sinirlenerek "Birisi şu laneti benim üzerimde denesin. Madem beceremiyorum etkisi üzerimde kalsın" dediğinde Daniel bir kahkaha atmıştı. Rose tam açıklayacaktı ki çocuk onden önce davranarak "Asanı yanlış yöne çeviriyorsun çünkü Greenburg. Ayrıca biraz daha sola doğru eğik tutmalısın. İzin ver göstereyim" dedikten sonra Emma'dan bir onay alır almaz elini tutarak ona nasıl yapması gerektiğini göstemişti. Arkadaşı sonunda başarılı olurken şaşırarak teşekkür etmişti. Rose ise ifadesine gülmeden edememişti. 

Dersin sonunda üç kız tekrar dışarı çıkmıştı. Sohbet ederek yürürken ileriden birisi onlara yaklaşıyordu. Tanıdık elektrik mavisi gözler her birine tek tek bakarak selam vermişti.

"Hey, sen şu yeni kız olmalısın sanırım. Kendimi tanıtayım ben Colin Jackson. Aynı yıldayız"

Nora memnun olduğunu söyleyerek gülümsemiş ve el sıkışmışlardı. Rose'a bakarak "Size katılmamda bir sorun yoktur umarım" demişti. Sorun olmadığını söyledikten sonra dördü birlikte yürümeye devam etmişlerdi. Tek istediği Scorpius'un tekrar görüp dalga geçmemesiydi. Zaten Colin'i gerçekten arkadaşı olarak görüyordu. Başka bir şey olamayacağı ortadaydı. Bahçede karşılıklı banklardan birine yerleşmişlerdi.
Rose'un yanına Nora oturmuştu ve karşısında Colin oturuyordu. Emma, Nora'nın karşısına yerleştikten sonra iki kıza soru sorar gibi "Night nerede?" demişti. Şaşırmışlardı çünkü Vaughn ve Colin şu güne kadar düzgünce hiç konuşmamışlardı.

"Albuslar iledir mutlaka. Ne için sordun? Bir sorun mu var?"

"Evet Rose bir sorun var. Ona milyon kez Corrine'i rahat bırakmasını söylemiştim."

"Ne diyorsun, Colin?"

"Bu yazdan beri çıkıyorlar. Ne yani bilmiyor muydunuz?" dedi kaşlarını çatarak. Demek buradan biliyordu Scorpius! Colin mutlaka Corrine ile bu konuyu konumuştu. Sonuçta ikiz kardeşlerdi. Corrine ise kesin salak Vaughn'a güvenerek anlatmıştı o da gidip diğerlerine yetiştirmişti. Merlin!

"Hayır bilmiyorduk."

"Kız kardeşimi rahat bıraksın. Şimdi gitmem lazım. Görünüşe göre bizmkiler çoktan gelmiş. Sonra görüşürüz kızlar" dedi ve gülümseyerek kalkıp gitti. Rose cidden sinirlendiğini hissetti. Vaughn sersemi bir kızla gerçek anlamda çıkmazdı ve Corrine gerçekten çok masum bir kızdı. Kuzeni ve arkadaşları hep böyleydi. Ne yani Albus, Sue ile çok sevdiği için mi çıkıyordu sanki? SBD senesiydi ve ödevlerini yaptıracak birini bulamayınca Sue ile yakınlaşmışlardı. Ayrılmaları o kadar çok sürmemişti. Scorpius'tan bahsetmiyordu bile. Gerçekten Vaughn ile konuşmalıydı. 

O gün dersler bittiğinde sonunda rahat bir nefes alarak yatakhanelerine giderek rahat bir şeyler giymişti. Saçlarını bol bir topuz yaptıktan sonra kütüphaneye giderken lazım olacak şeyleri çantasına koyduktan sonra müzik çalarınıda alıp çıkmıştı. Scorpius ile daha geç saate anlaşmışlardı evet fakat erkenden gidip kitabını bitirmekten kimseye zarar gelmezdi. Ortak salondan geçerken Hugo ve Lily'nin tartıştıklarını görmüştü. Lily sonunda ona çenesini kapamasını söylemiş ve Rose ile birlikte kütüphaneye gitme kararına varmıştı. 

Birlikte karşılıklı kitap okuyorlardı. Rose kadar olmasada Lily'de kitapları severdi. Kararlaştırdıkları saat gelince Scorpius kapıda gözükmüştü. Lily ödev yapacaklarını bildiği için kalkmıştı. Onun kalktığı yere Scorpius oturmuştu.

"Çok mu sabırsızlandın da bu kadar erken geldin, Weasley?"

Rose kitabının arasına işaretini bırakarak sertçe kapatıp masaya koymuştu.

"Kes sesinide başlayalım ki çabuk bitsin"

"Neden Jackson ile yapmıyorsun?" dedi çarpık gülümsemesiyle. Aklınca dalga geçerek Rose'u sinirlendirecekti.

"Çünkü konuyu anlamayan sendin ve senin yüzünden yılın ilk Sihir Tarihi dersinde profesörün ilk ödev verdiği biz olduk. Bunu anlamak zor değil, Malfoy" dedi sakince. Kitapları açıp başlamışlardı. 

Ne kadar olduğunu bilmiyordu ama üçüncü parşömeni yarılamışlardı. Scorpius kalemini kenara koyup gözlerini ovuşturmuştu. Rose bile yorulduğunu hissetmişti. Ellerini dinlendirmek için kalemini bırakmıştı.

"Sonunda yoruldun demek. Cidden, sen her zaman çok yazıyorsundur. Bir süre sonra alışmıyor musun?"
Rose gülerek "Yazmaktan çok okuyorum aslında." dedi.
"Sana bir şey itiraf edeyim mi, Weasley?" cevabını aldığında kız ne söyleyeceğini merak eder gibi kaşlarını kaldırmıştı. Kalp atışlarının hızlandığını hissetti. Onunla ilk defa böyle normal konuşuyordu ve bunu bozmamasını istiyordu.

"Daha önce hiç Muggle bir yazarın elinden çıkan bir kitap okumadım. Trende okuduğun kitabı bana verme kararın değişmemiştir umarım."

"Eğer ciddi bir şekilde bunu soruyorsan tabii verebilirim"

"Birine söylemezsen sevinirim, Weasley. Sadece merak ettiğim için istiyorum. Nasıl olsa zararını Albus'un gözleri karşılayacak." dedi gülerek.
İlk kez onunla konuşurken, onunla dalga geçmeden gülüyordu. Bir kaç saniye daha Rose'un gözlerine baktıktan sonra tekrar yazmaya başlamıştı. Düzelir miydi cidden araları? Onula her zaman böyle konuşsa belki her şey daha farklı olurdu. Belki yakınlaşırlardı bile. Hayır. Böyle düşünememeliydi. Sonuçta o Scorpius'tu. 

Sonunda yazıları bittiğinde Scorpius ortadaki kitabı kapatarak kalktı ve aldıkları rafa geri koyarak  kızın yanına döndü. Rose ise eşyalarını toparlamaya başlamıştı. Scorpius aniden acıyla inleyip elini göğsüne götürdü.
Yanına giderek "İyi misin?" diye sorarken o boynundan bir şey çıkarmaya çalışıyor gibiydi ama çocuk tekrar acıyla inlerken Rose, boynundaki zinciri tutup çıkarmıştı. Eline almasıyla masaya fılatması bir olmuştu. Zincir ateş gibi yanıyordu. Bir tılsım olduğu ucundan anlaşılıyordu. Scorpius titreyerek sandalyeye oturdu. Düzensizce nefes alıyordu. Rose cidden korkmaya başlamıştı.

"Neyin var? Bu bir tılsım mı?" diyr sorduğunda bir cevap alamayınca "Kalk hastane kanadına götüreyim seni" diyerek onu kolundan tutup kaldırmaya çalıştı. Fakat Scorpius onun bileğini tutarak "İyiyim ben." demişti. Sesi tam tersini söylüyordu oysa.
Kız itiraz etmek için ağzını açtığında, gözlerini onun mavi gözlerine dikerek "Soru sorma, Weasley" demişti.

Ayağa kalkıp kendi çantasını almış ve eşyalarını düzensizce içine tıkmıştı.

"İyiyim dedim bakma şöyle. Sadece bir an başım döndü."

Rose kaşlarını çattı.

"Gördüğüm en saçma yalan!" diye itiraz etmek istesede başını sallamakla yetinmişti.

"Bahçeye çıkalım istersen biraz hava almış olursun. Çok yazı yazdık ondan dönmüştür başın."

Bir onay aldıktan sonra kendi çantasını alıp yürümeye başladı.

"Gelmek zorunda değilsin, Weasley biliyorsun değil mi?"

"Düşüp kalırsan soru soracakları ilk kişi ben olacağım. Başımı belaya sokmada yürü." Malfoy saçlarını karıştırdıktan sonra masadaki tılsım olduğu belli olan şeyi alıp çantasına tıkmıştı ve Rose'un yanına giderek onunla yürümeye koyulmuştu.

Gölün kenarındaki bir ağacın altına oturmuşlardı. Gün batımı olduğu için gökyüzünün kırmızı rengi göle vuruyordu. Hava biraz serinlemişti. Scorpius yerdeki çiçekleri yoluyordu.
Ona bakmadan "Üşüyorsan ceketimi verebilirim." dedi.

Şaşkınlığını saklayamarak "Hipogrif mi tepti seni, Malfoy?" diye tepki verdi ama Scorpius ise sadece omuzlarını silkmişti.

Hava kararmak üzereydi ve o ana kadar hiç konuşmamışlardı. Rose kitabını çıkarmış ona gömülürken son sayfayı bitirmek üzereydi. Bu trende okuduğu kitaptı. O ise hala yerdeki bir kaç çiçeğe eziyet etmekle meşguldü. Son cümlesinide bitirince kitabını kapatıp ona baktı. Yüzünde ifade yoktu aynı zamanda düşünceli gibi bir hali vardı. Kitabı ona uzatmıştı. Önce kitaba sonra kıza baktıktan sonra tek kaşını kaldırmıştı.

"Kararın hala değişmediyse alabilirsin. Bitirdim" kitaba uzanıp almıştı. Bir arkasına bir önüne bakıp dudaklarını büzmüştü. Sonra kitabı yanındaki çantasına koymuştu.

"Albus'un gözlerini oymaya beni zorlamazsan sevinirim"
"Sadece okuyacağım, Weasley. Bitirince aldığım gibi teslim ederim."

Scorpius'tan tarafa bakınca onlara doğru ilerleyen ve yüzünde telaşlı bir ifade olan Nora'yı görmüştü. Onları bir an sonra fark edince zorla gülümseyerek selam vermişti. Bugün sahiden biraz garip geçmiyor muydu?

"Malfoy, iyi misin? Umarım bir sorun yoktur.." kaşlarını çatıp grileri onun kahverengi gözlerine çevirmişti.
"Bunu da nereden çıkardın?"

"Hiç. Hava kararıyor. Gelin gidelim en iyisi" Nora'yı dinleyerek ayağa kalkmışlardı.

"Esas sende bir sorun var gibi duruyor. Bir sorun mu var?"

"Hayır, Rose. Her şey yolunda" 

İkisi zindanlara doğru ilerlerken Rose onlardan ayrılmış, beşinci kat merdivenlerine yönelmişti. Hızlıca merdivenlerden çıkıyordu. Ne vardı ki gelmese. Onunla biraz daha oturmak istiyordu. Kesinlikle başı dönmemişti ve buna emin olduğu için daha çok onunla kalmak istiyordu. Rose ile paylaşmazdı ki zaten. Acaba Nora, onları orada görünce aralarında bir şey mi var sanmıştı? Ve Scorpius'a karşı hisleri onunkinden farklı değildi belkide. Bu yüzden ikisini ayırmak için... Ah saçmalıyordu yine evet. Hem Rose'un hisleri falan yoktu Malfoy'a karşı. Unutmalıydı kesinlikle. O rüya yüzündendi. Ortak salona giderken başını sağa sola sallayıp kafasından bu düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştı. Şöminenin önünde görmek istediği yüzler vardı. Tony yerde dirseklerinin üzerine dayanmış, bağdaş kurarak oturan Lily'nin yanında uzanıyordu. Albus ve Emma yanyana koltukta otururken, Hugo tekli koltuğa yayılmış duruyordu. Rose gidip onlara bir selam verdi. Çantasını yere koyduktan sonra Hugo'nun karşısındaki tekli koltuğa oturdu. Tony ona sırıtarak kaş göz işareti yapınca anlamıştı ne yapacağını. Önce Lily'nin perçemini yüzünden çekmişti.

Çapkın bir ifadeyle "Hey, Lil baksana neden biz evlenmiyoruz?" dedi ve Lily ona yanyan bakmıştı.

"Çünkü henüz on dört yaşındayım"

"Olsun bekleriz. Abinde razı olursa seninle bir Muggle düğünü yaparız ha ne dersin?"

Lily, Tony'nin amacının sadece Albus'u sinirlendirmek olduğunu biliyordu.

"Beni bekleyebileceğini sanmıyorum, Tony. Neden Emma ile idare etmiyorsun?" "Şizofren bir karım olsun istemiyorum. Hadi ama Lil. Sadece iki yaş var aramızda. Mezun olduktan sonra çalışırım ve para biriktiririm. Albus razı olmazsa kaçarız. Lily Luna Ryder... Soyadım sana yakışıyor." dediğinde Albus onun kafasına bir yastık fırlattı ve "Kız kardeşimdende bir tokat yesen aslında çok sevinirim, Tony Ryder" dedi. Hep birlikte gülüşürlerken Rose'un aklı hala aynı yerdeydi.

Scorpius'ta...

Continue Reading

You'll Also Like

54.9K 11.6K 12
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
154K 11.9K 103
Karanlık ve sırlarla dolu bir hayatı olan Dylan, hayatına almak zorunda kaldığı avukata daha önce hiç hissetmediği şeyler hissetmeye başlar.
187K 18.3K 21
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
117K 10.7K 21
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedicated to the person I had to leave. |08.02.24|