YB GELDİ. YARIN YAZAMAYACAĞIM İÇİN TELAFİSİNİ BUGÜN YAYINLADIM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. İNANAMAYACAĞINIZ DERECEDE YORUMLARINIZ BENİ MUTLU EDİYOR. ZATEN BENİ AYAKTA TUTANDA YORUMLARINIZ. O YÜZDEN LÜTFEN OY VE YORUM.
Ben daha bir şey diyemeden Bahar geldi. gözü yaşlıydı. Noldu benim baharıma. Yağmur yağıyordu. Baharım. Ne yağmuru bu o masmavi gökyüzü gibi gözlerinden. Elimi Rüya pisliğinden çektim. Yavaşça ona baktım. Eli ile gözündeki yaşları yağmurları sildi. Yukarıya merdivenlere doğru baktım. O odanın kapısı açıktı. Odaya girmişti. Ben ben odanın kapısını geri kilitlememiştim. Temizleyecektim orayı ama o benden önce görmüştü. Ve o yüzden de alıyordu. Ah be baharım ah be. Ona doğru yaklaşmak istesem de eli ile beni durdurdu ve bana dönüp bir tokat attı. Ben hala olayın şokundayken:
-Bu tokat sana az. Beni sevdiğini sanmıştım. Ama sen hala ondan kalan hatıraları saklıyordun. İşte bu gerçeklerde benim yüzüme tokat gibi indi. Senden nefret ediyorum Rüzgar.
***
Sözleri bittiğinde benim bir şey dememe izin vermeden vestiyerdeki eşyalarını aldı ve tam çıkacakken Rüya:
-Sen onun seni seveceğini mi sandın? Ay yazık. Sen onun ancak sürtüklerinden biri olursun. O bir tek bana aşık.
Rüya'nın dediği şey ile sonunda hareket etmiştim ve Rüya'nın boğazına yapışıp onu duvara yapıştırdım. Şu an elimde çırpınıyordu. Onu öldürmek istiyordum. Son saniye biri kolumdan beni çekip bana yumruk attı. Yine mi sen? Ozan insan bir rahat bırakır ki şu Baharıma sürtük diyen asıl sürtüğü boğayım. Ozan'ın attığı yumruk ile kendime geldim ve hemen dışarı çıktım. Baharı gördüm. Bir araba yanında durdu. Hızla koştum. Arabadaki oydu. Giray. Son saniye Bahar'a yetiştim ve kolunu tuttum:
-Bahar beni dinle.
- Seni dinlemek mi? Uzak dur Rüzgar. Benden uzak dur.
-Duramam anlıyor musun? Duramam. Sana aşıkken senden uzak duramam.
-O kız doğru söyledi. Benim senin o sürtüklerinden bir farkım yok. Sen hala o kızı seviyorsun. Hala onunla olan fotoğraflarınızı saklıyorsun. Duvarlarda, masalarda her yerde. Ama en önemlisi kalbin de. Kim var ben mi o mu? Bence hala hatıraları durduğuna göre kalbinde de o var. Senin kalbinde bana yer yokken ben sana inandım ve sadece kalbime seni aldım. Sadece senin Rüzgarında kavruldum. Niye Rüzgar niye?
Dedikleri kalbimi hançer gibi deldi ve oraya saplandı. Ah be Baharım. Benim bir şey dememe izin vermeden onun arabasına bindi. Zaten diyecek halim de bir lafımda yoktu. Bana inanmayacaktı. O sinir ile hızla bende arabama bindim ve her zamanki bara gittim. Henüz hava kararmamıştı. En fazla on kişi vardı. Her zamanki köşeme geçip oturdum. Tibet elinde her zamankinden ile geldi. Anlıyordu bu çocuk beni ama şimdi onunla bile konuşamazdım. Bir bardağı hemen diktim başıma. O da konuşamayacağımı anlamış olacak ki işine geri döndü. O burada barmendi.
Kaç bardak, kaç şişe devirmiştim ama hala rahatlamamıştım. Sonunda Tibet geri pes etti ve yanıma oturarak:
-Yetmez mi Rüzgar?
-Bir şişe daha aç.
-Ne oldu lan?
-Oldu bir şeyler işte.
-Anlat.
-Kavga ettik.
-Bahar ile mi?
-Evet.
-Neden?
Evet o Bahar'ı biliyordu. Ona sürpriz yaparken Tibet'ten yardım almıştım. Onun fikriydi.
-Rüya geldi.
-Yuh!
-Bugün sabah Bahar ile dağ evime gittik. Beraber vakit geçiriyorduk. Yukarı odaya çıktı. O odaya. Rüya ile anılarımız olan o oda. Bahar ile tanışana kadar Rüya'yı düşünüyordum aptal gibi. Ama Bahar hayatıma girdikten sonra benim hayatım Bahar oldu. O benim hem ilk hem de son Baharım oldu. O odadaki fotoğrafları falan görmüş. O arada da Rüya geldi. Ben ona bağırırken geldi. Açıklama yapmama izin vermedi ağlıyordu. Tokat attı bana. Beni sevdiğini falan sandım dedi çekip gitti. Bu arada Rüya sürtüğü ona sürtük falan deyince bende onun boğazına yapıştım. O ara nereden haberi olduysa Ozan geldi. sonra işte bende Bahar'ın peşinden gittim. O piç Giray yine ne işi varsa oda gelmişti. Bahar onun arabasına binerken durdurdum ama beni tek kelime bile edemeyecek hale getirdi ve çekti gitti.
-Ne yapacaksın peki?
-Bilmiyorum ama onsuz yapamam Tibet.
-O zaman özür dile.
-İnatçı keçim o benim. Dinlemez bile beni.
-Peki başka bir fikrin var mı?
-Bunun için sana anlattım lan. Ver bir akıl.
-Gel benimle.
# BAHAR'DAN DEVAM #
Arabadaydım. Giray'ın arabasındaydım. Yarım saattir yoldaydık ve ikimizden de çıt çıkmıyordu. Konuşmaya niyetimde yoktu zaten. Aklıma o anlar geldi. o beni değil o kızı seviyordu. Onun fotoğrafları vardı. Benim değil. Kafayı yiyecektim. Ben ona aptal gibi inanmıştım ya. Hem de ona aşık olmuştum. Ama o... Bunları daha fazla düşünürsem onun beynini patlatacağım. Az kaldı. Araba durunca geldiğimiz yere baktım. Evime gelmiştik. Ona bakmadan:
-Teşekkürler.
Dedim ve emniyet kemerimi açtım. Tam kapıyı açıp inecekken kolumdan tuttu:
-Aranızda ne var?
-Hiçbir şey.
-O yüzden mi bu kadar ağladın?
-Konuşmak istemiyorum.
-O kazanıyor.
-Anlamadım.
-Ona aşık oluyorsun.
-Hayır yanlış. Ben zaten ona aşığım.
-Desene onun ağına düştün.
-Giray konuşmak istemiyorum. Getirdiğin için teşekkürler. Yarın okulda görüşürüz.
-Görüşürüz. Kendine dikkat et.
Bir şey bile demeden arabadan indim. Eve girince evin ortasında olta atan Kerem'i bile takmadan odama çıkmak istiyordum ama tabi ki olmadı.
-Bahar.
-Sonra.
Hızla odama çıktım ve kapımı kapattım yatağa yattım. Artık hıçkırarak ağlıyordum. Kapı açılınca Kerem'in bağıracağını falan sanarken geldi ve beni kaldırıp kendine sarılmamı sağladı. Onunla beraber artık kendimi tamamen serbest bıraktım. Ona sıkıca sarılarak gözlerimdeki tutsak gözyaşlarımın ve boğazımda düğümlenen hıçkırıkların serbest kalmasına izin verdim.
Ne kadardır birbirimize sarılıyız farkında değilim. Beni tanıyordu. O yüzden soru falan sormamıştı. Ama eminim ki onu dövmeye kalkacaktı. Zorla yutkundum ve başımı kaldırıp ona baktım. Oda ağlamıştı. Kardeş dediğin böyle olmalı işte. Yavaşça geri çekildim ve ayağa kalktım. Bana bakıyordu:
-Ben bir duşa girsem iyi olacak. Sende sandviç falan bir şeyler hazırla yiyelim.
-İyi misin sen?
-Duş alırsam daha iyi olacağım.
-Tamam. Ben aşağıdayım.
-Hıhı.
Kerem dışarı çıkınca kendimi direk banyoya attım. İyi bir duştan sonra bornozumla banyodan çıktım. Odama geçtiğimde gördüğüm iki kişiyi beklemiyordum. Dünya ve Ozan. Onlara baktım. Bornozluydum. İplerimi iyice sıkarak:
-Ne işiniz var sizin burada?
-Sana bakmaya geldik.
-Neden?
-Kızım bir kovmadığın kaldı.
Konuştuğum kişi Ozan'dı. Dünya hala sessizliğini korurken Ozan giyinmem için odadan çıktı. Yavaşça Dünya'ya döndüm. anlaşılan o ki sorgu zamanıydı. Eğer bana Rüzgar beyi korursa falan bu kez altta kalmayacaktım. Çünkü artık yoruldum. Nefes alamayacak haldeydim.