《17》'EHVENİŞER'

67.2K 2.4K 2.6K
                                    

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

SİZLERİ SEVİYORUM♡

KEYİFLİ OKUMALAR
SNMNURGYK

En karanlık gecenin ayazında karışıyor kurdun kan kokan nefesi kimsesizliğe. Okşanmayan başın vahşiliği dahil oluyor merhametsizliğe. Çatışmanın ortasında kalmış ruhlar,patlamaların dehşetini geleceğe adar. Öyle ki sevgi vermeyen elin parmakları çekiyor tetiği. Namludan çıkan merminin saplandığı kalp kuzguni. Kalbe karaları bağlatan katledenin ta kendisi, yaşanan yıkımın zelzelesi ruhani. Ateşlerin uzuvları küle emanet ettiği günahlara çekilir beşer. Dünya alevlerin can çekiştiği cehennemden miras kalan EHVENİŞER.

Soğuk bedeni titretse bile ruhu dinç tutar. Ruhum dinç olmaya hasret, dinç kalmaya muhtaç. Gözlerim siyah camın gölgelediği görüntülerle bütünleşiyor. Çam ağaçlarının huzur veren varlığını sindiriyorum. Karanlığın hükmettiği gecede dolunayın asaleti zedeliyor siyahı. Ağaçların arasından sızan varlığı pencereme çalınıyor. Şöminede kül olmak üzere olan odunların son kıvılcımları etrafa saçılıyor, sesin yankısı ruhumu okşuyor. Dumanı üzerinde tüten kahvemin hissiyatları kalbime dokunuyor. Kızılın esareti altına giren közlerin cılız şavkı gölgemle buluşuyor.

Benliğimi yalnız olduğuma inandıran Nefes'in gölge misali bir köşeye sinmiş olmasıydı. Sabahın erken saatlerinde gelmiştim buraya. Sonrasında onu aramış, isteklerimi sunmuştum. Konuşmamızın üzerinden bir saat geçmesine müsaade etmeyen Nefes bekletmeden gelmişti. Kapıyı açtığımda gözleri sevgiyle harmanlanan merhametle bakıyordu bana. Halimin görüntüsü gözlerinde can bulduğunda bedenime sardığı kolları ruhuma dokunmuştu. Temiz kıyafetler geldiğinde temizlenme isteğiyle banyoya girmiştim ki peşimden gelmiş, kendim halledeceğimi dillendirdiğim halde sıcak suyla yıkamıştı ayaklarımı küvetin içerisinde. Taşların hırpaladığı ayaklarım sıcak suyla sızı içinde kalsa bile hissetmeme imkan yoktu. Yanan şömine etrafı ısıttığında Nefes L koltuğun kenarına oturmamı sağlamıştı. Eline aldığı havluyla yer yer kanayan yaraların olduğu ayaklarımı kuruttuktan sonra Ferhat amcanın getirdiği kremi sürmüştü. O an ona sahip olduğum için Yüce Hakk'a şükrettim.

Bu halde olmanın varlığımı kahrettiğini bildiğinden doğrulduğunda yanağımdan bir makas almış, 'Koca bir bebeğim var.' diyerek kahkaha atmıştı. Balkondan çevrilmiş odayı andıran kısımdan çıktığında içeriye açılan kapının yan tarafına eğilerek temiz kıyafetleri oturduğum koltuğa doğru fırlatmıştı. Bakışlarımı ona kaldırdığımda hafif olan gülümsemesini büyüterek konuşmuştu. 'Popişini de pudralayamam değil mi Mira?' Gülüşlerimin gözlerime ulaşmayacağını biliyordum ama dudaklarımda tebessüm olmayı reddedecek kadar benden gittiğini bilmiyordum. Bu durum gözlerimi doldurduğunda yaşlanan gözlerimle ona bakmıştım. Yüzümde ufak bir tebessüm olmak için zorlanarak çabalamıştı. Gözlerimdeki ifadeyle karşılaştığı an da sarsılan duygularını hissetmiştim. Bu durum kalbimi ağrıtmıştı fazlaca. Ellerini duyguları savuşturmak istercesine sallayarak gözlerini benden uzaklaştırmıştı o vakit. 'Ayy. Hayal ettim bir an.' Sesi titremişti. Gözlerini bana dokundurmamak için büyük uğraş vermişti kendi içinde. 'Of hadi hadi. Giyin çabuk uyuşuk.' demiş ve hızlıca kapatmıştı kapıyı. Hissettiği duygunun ağırlığını bırakmak istercesine, kahredercesine.

Üzerimi dolan gözlerimi silerek değiştirmiştim. Büyük siyah camların kapladığı duvarın önüne koyulmuş masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturmuştum. Hava kararıyordu. Zaman akıp gidiyordu. Bir müddet yanıma uğramamıştı Nefes, uğrayamamıştı. Saniyeler son nefeslerini dakika olabilmek için feda ederken can veren saniylerle geçmişti zaman. Sessizce olduğum bölüme gelen Nefes, dedemin nostaljik kişiliğini yansıttığı köşesinin altına bırakılan minderlere yerleşmişti. Konuşmak istediğini, deli gibi soru sormak istediğini biliyordum. İncinen ruhumu inceldiği yerden koparmak istemediğini de.

MELÂLWhere stories live. Discover now