《3》'BELİRSİZ SURET'

96.9K 4.8K 1.4K
                                    

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

SPOİLER VERMEYİN, LÜTFEN!

KEYİFLİ OKUMALAR.
SNMNURGYK

Korku iliklerime kadar hissettiğim, beni bu kadar savunmasız hissettiren duygunun adı buydu. Fazlasıyla ürküyordum. Benliğim bir karanlığa çekiliyordu bu duygu içimdeyken. Küçük bir kız çocuğunun karanlıktan korkması kadar saf ve gerçekti hissettiğim. Kalbimi iflah olmaz şekilde attıran bir hissiyattı bu. Keşke küçük bir kız çocuğu olsaydım da duvarda gördüğüm bir gölgeden korksaydım. En azından karşıma geçip bakamazdı bana, korkumu katlayamazdı gerçekliği.

Göz kapaklarıma yüzünün görüntüsü düştüğünde irkildim. Şu an taksideydim ve ben camdan dışarı bakamıyordum. Nasıl bu kadar işleyebildi bilinçaltıma o bakışlar? Gözleriydi beni bu girdaba sürükleyen, kabul ediyorum. Gözlerindeki ifadeydi benliğimi sorgulatan, tamam ama neden bu kadar ruhuma dokunuyor bakışları? Kirpiklerinin baskısını şah damarımda hissediyorum. Neden?

Düşüncelere dalmış araçta ilerliyorken taksicinin "25 tl kızım." demesiyle oturduğum yerde kendime gelmeyi umarak dikleştim. Daha üzerimdeki şoku atamadan bir nefeste gelmiştik sanki. Titreyen ellerimle cüzdanımdan çıkardığım parayı uzatarak para üstünü beklemeden indim taksiden. Dışarı adımımı atar atmaz tüylerim diken diken olmuştu. Soğuğun kaldırdığı tüylerimin diplerinde yalnızca hava yoktu. Bilinmezlikte kol geziyordu. Uzaklaşan taksinin arkasından öylece bakıyordum. Eve girmem için yaklaşık otuz adımlık bir yolum vardı. Az önce taksinin camından bakamadığım karanlığın içindeydim. Baktığımda etrafımdakileri görmeme müsade etmeyen karanlığın içinde.

"Her yerde olabilir."

İrkildim.

"Belki şu an arkanda."

Hızla arkamı dönüp arkama baktım.

"Ağacın arkasına saklanmış olabilir."

O anda gelen yaprak hışırtısıyla küçük bir çığlık çıktı dudaklarımdan.
Bilinçaltım benimle oyun oynuyordu. İç sesime kulak asmadan koşarak bahçe kapısını açtım. En ufak bir zaafın sızdırdığı bilinmezlikle beni alt üst etmeyi başaran bir iç sese sahiptim. Yenilmeyecektim. Az kaldı Mira, hadi topla cesaretini. İçimden kendime teselli verirken, çelik kapıya gelmiştim nihayet. Titreyen bu ellerle anahtarı bulmak bir hayli zor olacaktı. Nerede bu anahtar?

"Arkana bak."

İç sesimi dinleyip arkamı döndüğümde gördüğüm gölgeyle bulduğum anahtarı elimden düşürüp bu sefer biraz daha sesli bir çığlık atarak sırtımı kapıya yasladım.
Adrenalin tüm vücudumu etkisi altına aldı. Damarlarımdan geçen kanın sesini kulaklarımda duyabiliyordum. Benimle oynayan iç sesimse hışırtıyı çıkaran ve gölgeyi bırakan kimdi? İç sesim ete kemiğe bürünüp bana gövde gösterisi yapmıyordu değil mi? Tesadüf müydü hepsi? Onca şeyin üzerine... Daha fazla karanlığa bakamayacağımı anlayıp hızla arkamı döndüm ve kapıyı yumrukladım. Bir yandan da endişeyle mırıldanmayı ihmal etmiyordum. Annem telaşla kapıyı açarken yüzündeki ifadeyi gördüğümde kendime kızdım.

"Yavrum, noldu? Ne bu halin Mira? Bir şey mi oldu? Korkutma beni kızım." diyerek endişeyle sitem etmişti. Annemin telaşlı sesine karşılık elimle arkamı işaret edip bakmadan anneme sordum. Rengimin sapsarı olduğundan emindim. Algılarıma fazla gelen düşünceler beni böyle etkisi altına alabiliyordu işte. "Anne orada biri mi var?" Annem kafasını uzatıp arkama baktı.
"Hayır. Hiçbir şey yok."

"Emin misin anne?" diyerek telaşımı daha da belli etmiştim istemeden. Annem bir kez daha göz gezdirdikten sonra "Evet, eminim kızım. Yok kimse
Birini mi gördün?" diye sordu. Emin olmasını istiyordum çünkü tesadüfen de olsa geçen kişi olayların üzerine tam oturmuştu. Hazırlanmış bir skeç kadar denk gelmişti. Bu halim annemi fazlaca meraklandırmıştı. Benim bu hale kolay kolay gelmeyeceğimi biliyordu çünkü. Korkularımla oynanmadığı sürece yavru bir kedi gibi savunmasız kalmayacağımı biliyordu. Benim için üzülmesini istemiyordum. Bu yüzden onu sakinleştirmek adına mırıldandım.

MELÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin