《35》'KANDAN CANA'

73.9K 2.4K 3.4K
                                    

MERHABA!

BİZİ ÖZLEYENLER BİR KALP BIRAKSIN BAKALIM♡

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN

KEYİFLİ OKUMALAR
SNMNURGYK

Bu hikayede biz de vardık. Biz kanlıydık. Canlıydık. Yan yanaydık.

Silahın ateşlendiğine dair yayılan koku burnumdaydı. Algılarıma kanda bulaşıyordu, kokuyordu, mahvediyordu. Gözlerim yerde yatan kişiyi bulmak istiyordu. İlk defa yanımda biri ruhunu azad etmiş, biri ise cinayet işlemişti. İşlenen cinayetin getirdikleri belimle birlikte kalbimi de bükmüş, düzeltmeyeceğine ant içmişti.

Kafamı çevirmek istiyordum. Yeltenmiştim de ancak buna engel olan Soykan'ın boynumu sabitlediği eliydi. Direkt gözlerime bakıyordu. O, gözlerime uzun zamandır güven veriyordu ancak içimdeki ses şu an korkmalısın derken gerçeklik suratıma darbeler indiriyordu.

Bu gerçekti. Kordu. Zordu. Elimi ateşe veriyordu ve bu el hep bana temas ediyordu.

Gözlerimin dolduğundan bile habersizdim. Soğuğun ruhu kestiği bu yerde yanağımı ısıtan damlayla fark edebilmiştim. Soykan'a bakıyordum. Bu boş bir bakış değildi. Çok şey anlatıyordum ve onu algılayabileceğim tüm varlığımla anlıyordum. Soru soruyordum.

Ne olacak?

Nasıl oldu?

Bunu yapmak nasıl hissettiriyordu? Bunu ilk defa yapıyordu ve Soykan bomboş bakıyordu. Gözlerim susmadı. Bu ana belki de son kez konuştu.

Neden yaptın?

Sorumu anlamıştı. Boş gözlerinde benim sorunlarım her zaman yanıt almıştı. Beni bana anlatmıştı. Bakmadı bu kez gözlerime. Ensemdeki eline kuvvet uygulandığında başım göğsüne gömülmüştü. Orada kokusu vardı. Anın korkusu yoktu. Ve ben, sanki yorganın altında kabuslarımdan kaçmak için göğsüne sığınıyordum.

Parmakları saçlarıma kaydı. Diğer kolu da hareket ediyordu. Silahı beline koymuştu. O tetik çekilmişti. Düşünmeden. Tek bir kuralla.

Saçlarımda gezinen elleriyle bakışlarımı karanlığa gömdüm. Ne arkamdakine ne de arkasındakilere bakmak istemedim. Karanlıktan korkarken onun kokusunun yalnızlığında düşünmemek istedim.

"Birazdan Çağrı'nın adamları buraya baskın yapacak. Mira'yı da al, git!" Sözlerin sahibi Taha'ydı. Belki de burada birazdan tek bir kişiden kan akmayacaktı. Savaş çıkacaktı. Düşünceler canıma iğneler saplarken kollarında olduğum beden gerilmişti.

"İte itlik yapanlardan mı kaçacağım lan?" Bu soru değildi. Buz tutmuş bir nefretti. Soğun keskinliği ruhumun bileklerini kesmişti.

"Ne kaçması abi? Yanında Mira var. Bırak da biz halledelim. Bunları getiren uçak az ileride. Al Mira'yı git." Taha bunları derken annemleri kastediyordu çünkü onlar Samsun'dan getirilmişti buraya. Soykan Taha'yı hızla inip kalkan göğsü eşliğinde dinlemişti. Sözlerini bitiren Taha'dan sonra başını aşağı eğmişti. Sıcak nefesi saç diplerimdeydi. İtiraz edecekti. Bunu biliyordum. İtin itlerinden kaçmayı kabul etmeyeceğini bilecek kadar onu tanıyordum. Konuşmak için aldığı nefesi bir kez daha konuşan Taha kesti.

MELÂLWhere stories live. Discover now