《36》'ÖLÜMLE OYUN'

52.7K 2.5K 1.9K
                                    

MERHABA, AŞK!

KALP BIRAK, BAKALIM♡

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

OY SAYISI CİDDİ ANLAMDA ÇOK AZ. BİR TUŞA DOKUNALIM, LÜTFEN.

KEYİFLİ OKUMALAR
SNMNURGYK

Yaralar sadece kanar mı?
Yanık da yaradır. Ateşin sarmaladığı can yanıktır. Acıtır.

Kanıyor muydum, yanıyor muydum açık değildi hâlâ. Geçmişin yangını vardı. Canım yanıyordu. Parçalanıyordum. Kan akıyordu ancak duman genzimi de yakıyordu. Bilinmezlik de geçmişin görünmezliğinden. Kim özür dileyecek, görünmeyen geçmişin heba ettiği gençliklerden?

İkilemleri ve sorguladığım tüm şeyleri bir kenara bırakıyordum. Geçmişi bugüne gebe bırakanlar bilmezken cevapları, ben de düşünerek ölümle oynamıyordum artık.

İyileşiyordum.

Sanırım. Öyle.

İçimde bunun sancısı da vardı. Kalbimin sarıldığı bandajlar ruhuma yaslanıyor ve hatırlatıyordu. Fısıldıyordu. Sarılmayan yaraların yerini gösterirken, hissiyatlarıyla iyileşmek de parçalıyordu.

Farkındaydım. Çoğu şeyin. Yaşanan veya yaşanacak olayları tahmin edebiliyordum. Yaşananlara isyan edemeyecek kadar çaresizdim. Celladımın da aynı bataklığa saplandığını yeni görüyordum. Oysaki ben, tek amacının beni boğmak, olduğunu sanıyordum.

Uzun zamandır değilim, bu Soykan'ın cümlesiydi yine. Bana uzun zamandır düşman olmadığını söylediği zamana aitti. Farkındalıklarım burada başlıyordu. Soykan yalanla büyütülmüştü. Bu yalan intikamını beslemesi için yem olarak öne sürülmüştü.

İnandırılmıştı, plana ortaktı, herkesten çok gerçekleştirmek istiyordu ancak Soykan, o yalandan uyanmıştı. Ne zaman ve nasıl? İşte o andan itibaren düşman değildik biz. İki plana sadık kalmadığına göre ilk karşılaştığımız günden beri değildik. Bana düşmanlık beslemeyen adam ona düşmanlık beslememi istemişti. Zorunda bırakılmıştı. Gerçek Soykan'ı görmesem buna inanmazdım. İki ay önceki Mira yüzüme tükürürdü böyle düşündüğüm için. Ancak aklım başımdaysa ve birçok şeyi anlayabiliyorsam mantığı elimde tutacaktım. Aksini yapan Mira, yüzüne tükürülmesi gereken olacaktı.

Mira iyileşiyor, Minerva ruhuyla bütünleşiyordu.

Tüm bunlara Soykan sebep oluyordu ama yanımda da bir tek o vardı. Dün gerçekleştirdiğimiz sohbet çok güzel geçmişti mesela. Birçok şey öğrenmiştim. Ve ben daha önce kimseyi böyle ezberlemek istememiştim. Liseyi dereceyle bitirmişti. Profesyonel düzeyde basketbol geçmişi vardı. Yemek kültürü birçok kişinin yok artık, diyeceği şekildeydi. Garip huyları vardı. Açılmış bir yoğurdu yiyemiyormuş mesela. Kendi açması gerekiyormuş. Tükürükten nefret ettiği için kimsenin kaşığını, çatalını soktuğu ortak yemekleri yiyemezmiş. Bazen kendi yediğim kaşığı bile yaladığımda midem bulanıyor, bile demişti.

İstanbul'a aşıktı. Hayran bırakacak bir tarihi bilgiye sahipti. Efsaneleri seviyormuş, duymakla kalmayıp araştırıyormuş da. En ağır içkileri içiyorum ama Türk kahvesini şekersiz içemiyorum, demişti. Çayı sadece bisküvi varken içebiliyormuş. Bisküviyi bardağa daldırarak. Mercimek çorbasını ekmeğin içini küçük küçük parçalayak yiyormuş, içmesi imkansız çünkü koyulaşıyor böyle yapıldığında. Ve pilav yedikten sonra iki pirinç tanesi bırakıyormuş, iki çocuğu olması için.

MELÂLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin