《9》'KATİL'

80.7K 3.8K 3.9K
                                    

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

SİZLERİ SEVİYORUM ♡

KEYİFLİ OKUMALAR.
SNMNURGYK

Gecenin bir yarısı ortasında dikildiğiniz odanın penceresinden dışarı baktığınızda, kendi suretinizi sunar size gece. Gece alaca karanlığını doldurmuştur o camın arkasına. Gecenin koynunda bir siz varsınızdır orada. O camın önünde siz varken arkasında bir bilinmezlik vardır. Kör olursunuz kendinizden başkasına. Bu, umut ışığının gözünüze indirdiği perdeyle eşdeğerdir. Bu yüzdendi kendimi o evde yalnız sanmam. Camın hemen arkasındaki düşmanımdan bihaber özgürlüğüme koşmam. Halbuki oradaydı. Ben kendi varlığıma boğulmuşken,o varlığımla dalgasını geçiyordu. En ufak umuda gözümü karartacağımı bildiğindendi bu tavrı.

O, umutlarımı boğazıma yumru yapacak kadar aşağılık bir adamdı. Gece her daim düşmanı bağrına basıyor, sarıp sarmalıyordu bir sır gibi. En çok da suçun üstüne seriyordu karanlık giysisini.

Umut ışığım, fenerini gözümden çektikten sonra gerçeklerin tokatını atmıştı hayat bana. Düşmanım sözlerinin zehrini kanıma kattıktan sonra bedenimi bir kağıt parçası gibi ileri savurmuş, dudaklarımın boynundaki temasına son vermişti. Bilinçli yaptığım bir şey değildi. Beni kendine o muhtaç etmişti. Yakınlığı o vermişti. Dengemi sağlayamayıp taşlı zemine düştüğümde avuç içlerime saplanan taşların acısı, kalbimi taşlayan şeytanın ruhuma işlediği acıyla aynıydı.

Saçlarım görüş alanımı azalttığında bakışlarım ayakkabılarındaydı. Onurumla aynı seviyedeydi bedenim. Taşlı zeminle bir bütün olmamı sağladıktan sonra dizlerini kırarak yanıma çömeldi.

"Bir daha boş hayallere kapılma. Hayatındaki varlığımı unutma." dedi görüş açımı kaplayan saçlarımı ensemde toplayıp kafamı biraz kaldırmama sebep olarak.

"Hayatındaki gerçekliğimi kavra. Yoksa uçurumdan düşen taşlar değil sen olursun." diyerek tamamlamıştı sözlerini. Gözlerime bakabilmek için kafamı biraz daha kaldırmıştı. Çekmiyordu saçlarımı ancak bu hareketi saç diplerime acıyı bağışlamıştı.

Gözleri korumaları buldu. Kafa işareti yaparak gitmelerini söylerken hedefi tekrar bendim. "Varlığımın sorgulanmasını hiç sevmem. Özellikle de güç bendeyken." Tehditini zihnime ilettikten sonra saçlarımı serbest bırakmıştı. Uçurumla burun buruna kalmak başımı bir hayli döndürmüş ve ben ellerinin çekilmesini algılayamıştım. Bu da kaşımın taşla buluşmasını sağlamıştı.

Hissettiğim acıyla dudaklarımdaki çığlık gökyüzüne karışmış, ben ise kolumdan tutularak yerden kaldırılmıştım. Ne şakınlığımı yaşayabiliyordum ne acımı. Hayatım, gergin yaydan çıkan bir ok gibi hızla ilerletiliyordu. On ikiden vurmasını istediği hedef ise yine hayatımdı. Durdurmaya çalışsam elim, bıraksam hayatım parçalanacaktı. Sıkışıp kaldığım bu yer araf mıydı yoksa azap mı? Arabanın önünde durmuştu. Dönen başım dengemi sarsarken bir damla kan göz yaşlarımın önceden çizdiği yolu takip ederek yanağımdan süzüldü. Kanın varlığıydı acımın bilinçsizce artmasını sağlayan.

Kolumu bırakarak arabanın diğer tarafına doğru adımladı. Sürücü tarafının kapısını açarak kendini içeri attı. Yerimden kımıldayamıyor, yaşadığım şoku üzerimden atamıyordum. Kornaya bastığında yerimden sıçramış, arka kapıya doğru adımlamıştım. Misafir koltuğunun camını indirerek,

"Öne." diye sert bir dille seslendi. Şuursuzluğum yüzünden yavaş hareketlerime hız kazandıramıyordum. Sabrının tükendiğini sertçe kapattığı kapının sesinden anlarken yanıma gelmişti. Kapıyı açıp beni kolumdan çekiştirerek içeri fırlattı.

MELÂLWhere stories live. Discover now