《26》'GERÇEK ÖLÜLER'

42.6K 1.7K 2.8K
                                    

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI İHMAL ETMEYİN LÜTFEN.

SİZLERİ SEVİYORUM♡

KEYİFLİ OKUMALAR
SNMNURGYK

Ruhu ölmüş birine kefen dikilmez. Kalplerde ölen birinin toprağa gömülmesi gerekmez. O zaman verilsin sela. Gerçek ölüler neredeyse orayı gösterecek pusula.

Ruhu kötü olan herkes ölü müydü kalplerdeki yoksa bizzat ölenlerin cinayetini işleyen katiller mi?

Kafiyeli cümlelerle anlatılabilirdi de açıklanamazdı cinayetleri.

Aradan iki gün geçmişti. Sessizdi. Sakindi. Bana verdiği oda için üst katta kapısı açık olan oda demişti. Geldiğimiz gün boynuma taktığı kolyeyle oturuyordum burada. Sadece yemek ihtiyacı için inmiştim bir kere. O zaman da arabaya aldığı yiyeceklerin poşetini mutfakta görünce almış ve yukarı çıkmıştım. Her yerin karanlığınının aksine evdeki tek aydınlık yerdi bu oda. Arka tarafta olduğu için göremediğimi düşündüğüm tavan yıldızları gözlerimin önüne sermek için eğimli ve camdandı.

Yatağın ayakları yoktu. Yere koyulmuş büyük bir puf gibi duran bu yatağın bazası koyu kahverengi başlığı ise beyazdı. Arkasında duvara sabitli olan siyah ahşaplar tavana kadar uzanıyordu. Yanında siyah bir komodin vardı. Giriş kapısının hemen karşısına konumlanmış olan başka bir kapı giyinme odasına gidiyordu. Raflardan ve kıyafetlerden oluşan bu camlı odada benim için birçok eşya vardı. Beni hayrete düşüren ise banyodaki ürünlerin ve kişisel bakım eşyalarının tamamının benim kullandıklarımın aynısı olmasıydı. Şampuandan saç bakım yağına, diş macunundan fırçasının markasına kadar aynıydı. Bu adam her şeyiyle benim algılarıma fazlaydı.

İki gece boyunca yol yorgunu olmama rağmen uyku tutmadığı için oturmuş ve yıldızları izlemiştim. Bu da çok büyük bir detaydı çünkü bizim evin terası da camdandı ve ben tüm bir yazı yıldızların altında geçirirdim.

Yanında kalmayı tercih etmiştim ama umarım delirmezdim. Ruh sağlığımı yitirmezdim. Ayrı bir banyo olmasına rağmen eğik tavan camlarının başladığı yerde, yatağın arkasındaki tavana kadar uzanan ahşapların camın altında şerit olarak başladığı o kısımdan birkaç metre uzaklıkta bir jakuzi vardı. Onunla bu evde yaşarken jakuziyi kullanabileceğimi düşünmesi de fazla uçuktu.

İlk gün üzerimdeki tayt ve sweatten kurtulmuş, kıyafet odasında olan çeşit çeşit pijama takımlarından birini almıştım. Pijama takımı iki parçadan oluşuyordu. Uzun kollu, kırmızı, polo yaka olan pijama takımı bana Nefes ile yaptığımız pijama partilerini hatırlatmıştı. Düşünerek canımı daha fazla yakmamak adına direkt kendimi sıcak suyun altına atmıştım. Kolyeyi boynumdan çıkarmamıştım. Dahası çıkaramamıştım. Saçlarımdan yayılan koku artık tamamen bana aitti. Her ne kadar bulunduğum yer bana ait olmasa da manevi bazı olgular benimleydi.

Yukarıda ve yalıtım malzemeleri fazla olan bir alanda olduğum için eve giriş çıkışlarını duyamıyordum. Oda arka tarafta kaldığı için girişi göremiyordum. Buradan iki gün çıkmamamın sebebi kendimle baş başa kalıp düşünmek istememdi ancak bu iyi bir fikir değildi. Her şeytandan kulağıma fısıldanan ses uzun vadede bir insanı delirtebilirdi.

Ruhsal şeytanlar insanın intiharıdır.

İntiharıydı. İnsanı intiharın kucağına bırakırdı.

Eve geldiğimizde, dinlendikten sonra konuşalım, demişti. Ben ise içimi kemiren o soruyu sorduktan sonra zihnimdeki çatlaklardan akan kanla boğulurken kurşunla kesmişti yolumu. Göğsüm ve şah damarım arasına saplamıştı.

MELÂLWhere stories live. Discover now