《8》'UÇURUMDA HAYALLER'

82.2K 4K 3.9K
                                    

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.

SİZLERİ SEVİYORUM

KEYİFLİ OKUMALAR.
SNMNURGYK

Yazardan;

Her hatanın bir bedeli vardı bu dünyada. Herkes yaşayacaktı ya aldığı duaları ya da aldığı ahları.
Bedeller. Acıyla ödetilen bedeller. Acı çekenin, intikamını almak istemesiydi bu durumda ki tek haklı yanı. Hiçbir zaman doğru kişiye ödetmiyor oluşu ise en büyük günahı. Kalplerdeki acıya bir dur diyemeyecektir aldıkları intikamlar, ödettikleri bedeller. Gidenler geri gelmeyecek, ölü bedenler dirilmeyecekler. Ama yine de yarına bırakıyorlardı ama yanına asla. Acıyla yoğurulan hayatlar ders çıkarmalıydı hayattan. Peki nedendir almak istedikleri günahlar, yakmak istedikleri canlar? Kendisine acımasız olduğunu düşündüleri hayatı, başkasına haram kılmak istemeleri neyin delaletiydi?

Eşitlenmek miydi tüm gayretleri?

Genç adam geçmişinin bugününe estirdiği rüzgar yüzünden gözlerinin önünde dalgalanan anılarla, acılarla yaşıyordu. Acılar unutturmazdı asla yaşadıklarını, iliklerine hapsolanları.
Bildiği doğrulardı tek gerçeği. Yapması gerekenleri kurgulamıştı bir bir beyninde. Hayatının her döneminde yaşadıkları, geçmişin derinliklerinden sıyrılarak hafızasında gün gibi parlayanları için birer bedel ödetecek, yaşadığını yaşatmadan bitirmeyecekti.

İzliyordu. Belki de saatlerdir. Gün ışıklarının az da olsa doldurduğu o loş odada elindeki kristal bardağıyla. Laptobun ekranında ki görüntülerdi kendisini maziye götüren. Genç kızı hapsettiği odaya gizlediği kamerayla izlemişti kızın çaresizliğini. O kadar bağırış çağırıştan sonra sızmıştı kız saatler önce. Şimdilerde ise kıpırdanmaya başlamış ve gözlerini açmıştı. Korkusu geçmişti genç kızın, yüreğinde ki burukluk can sıkıcıydı. Yaşadıkları fazla gelmeye başlamıştı. Bulunduğu konumu düşündü tekrardan. Gözlerini karşıya diktiğinde ise gün yüzüne çıkan gerçekle tekrar şahlanmıştı tüyleri. Cenin pozisyonundaki konumuna son vermiş, telaşla doğrulup yerde sürünerek sırtını duvara yaslamıştı. Görmek istemiyordu artık o cesedi, algılamak istemiyordu o kokuyu, bulunmak istemiyordu bu korktuğu odada. Ellerini saçlarına geçirdi yaşadıklarının fazlalığıyla. Beyninde dönüp duranları bastırmak istedi kulaklarına kapattığı avuçlarıyla ve sıyrılmak istedi bu odadan sallanan vücuduyla. Gördüğü görüntülerdi genç adamın zihninde anı baloncuğunun patlamasına sebebiyet veren. Yaşattığını yaşatmaya başlamıştı bile. Gördükleri nefeslerini sıklaştırmıştı. Sinir uçları baskılanmış, beyninde cızırtılar çıkartmıştı. O sıralarda telefonuna gelen mesaj sesiyle duraksadı. Okuduğu mesajdan sonra tekrar ant içti.

Ödetilmemiş tek bir bedel,alınmamış tek bir günah bırakmayacağına.

(Miradan; )

İnsan yanlızlığıyla boğulur, kimsesizliğiyle acı çekerdi. Yaban ellerde kimsesizdim. Yalnızlığım titretiyordu bedenimi. Hapsolduğum odadaki yalnızlığım boğuyordu ruhumu. Yanımda ruhuma yoldaş olacak birini bile çok görmüştü. Ruhu bedeninden uçup gitmiş bir cesetle sınıyordu yalnızlığımı da, korkularımı da. Bilincimin yerine geldiği dakikalarda nüksetmişti içimdeki korku. Kafamı kaldırıp gözlerimi karşıya diktiğim vakit, gördüklerimden sonra yattığım yerden telaşla doğrulmuş, sürünmüştüm yerde sırtımı duvara yaslamak için. Bulunmak istemiyordum artık burada. Beynim susmuyordu. Bu yüzdendi avuçlarımın kulaklarıma uyguladığı baskı. Bedenim kontrolünü kaybetmeye başlıyordu. Yerimde durmadan sallanıp, ellerimle kulaklarımı kapatıyordum. Sankinleşmeliydim. Kendime gelmeliydim. Gözlerim tekrardan aldı odağına ruhundan ayrılmış bedeni. Tıpkı etinden ayrılmış bir kemik kadar basit ve sıradandı çürümeye yüz tutmuş bedeni. Onunda hayatta olduğu günleri canlandırmaya çalıştım tekrardan beynimde. Dün de aynısı olmuş bir süre sonra sakinleşmiştim. Çocukluğunu düşündüm. Anasının kuzusu, kıymetlisi olduğu günleri. Bu halde olduğunu bilse kahrolacak bir annesi vardı tıpkı benimki gibi. Büyütüp beslediği canının bu halde olduğunu bilmek, hissetmek ne kadar yaralardı bir anneyi. Anneler hissederdi. Acaba düşmüş müydü yüreğine evladının ateşi? Yaşını tahmin edemeyeceğim kadar ölüydü.

MELÂLWhere stories live. Discover now