《43》'ENSENDEYİM'

28.2K 1.4K 2K
                                    

SELAAAAAM♡

BİZ GELDİİİİK

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN

KALP HASTALIĞI OLANLAR BU BÖLÜMÜ YAVAŞ OKUSUN (:

SİZİ SEVİYORUM♡

KEYİFLİ OKUMALAR
SNMNURGYK

Kirli ellerini sev. Kalbine dokunma sakın. Kalbin kirlenmesin diye ellerini kirlettin zaten.

Yası kalbimi kirletirdi. Kir olurdu Soykan'ın gidişi. Yokluğu vicdan azabından daha kirliydi. Bu yüzden tereddüt bile etmeden çekmiştim tetiği. Vicdan azabı çekmeyecek kadar temiz kalsın istemiştim, kalbim. Eli kanlı katillerin masum yanlarını göremeyecek kadar masum olandım geçmişte. Şimdi aynı safta mıydık? Değildik. Onların kalbi de kirliydi çünkü.

Kolları arasında yaşadığımı hissettiren tek kişiydi. Hayatımdaydı. Nefes almak oksijenin ciğerine dolması değilmiş, bunu bana öğretendi. Nefessiz kalıyorken istediğin kadar oksijen çek, dolsun ciğerlerine. Önemi yok. Çünkü öleceksin. Ruhumun asıldığı dar ağacının ipini kesiyordu. Makas elindeydi. Her an ihtiyaç olur diye bırakmıyordu.

Sanırım bu yüzden dudakları sayısız kez bulmuştu dudaklarımı o konserde. Nefes olmuştu bana, ruhumu özgür kılan makas olmuştu aynı zamanda. Ardından beni göğsüne çekmişti. Kokusunda dinlendirmişti.

Ayaklarım acıyana kadar olduğumuz yerde dikilerek konserden gitmek istemedim. Sarıldık, öpüştük, bazen yalnızca birbirimizi izledik. Ayaklarımızı harekete geçirmeyen bir şey vardı. Bunu ikimizin de bildiğinden adım kadar emindim. Aynı duyguları hissetmesek aynı anlara hapsedemezdik kendimizi.

Şarkının yüksek sesi düşüncelerimizi sessiz kıldığında özgürdük ikimizde. Ayaklarımız yerdeydi belki ancak biz dünyada değildik. Normale ait hiç değildik. Başka bir yaşamın parçası, anı gibiydik. Bizim hayatımıza o kadar uzaktı ki bu gece, yüksek ses kaybolsun istememiştik.

Yaşadığımı hissediyordum. Sıradan bir hayatın içinde, zamanın birindeydim. Nefes alıyordum. Oksijen de vardı ancak ruhum soluk soluğa bile değildi. Normal biri gibi. İnsan gibi...

Belki de saatler geçmişti konserde. Her ne kadar ayaklarım topuklular yüzünden kendinden geçse de gitmek istememiştim bu an bitmesin diye. En sonunda dayanamamıştım. Soykan'ın uzattığı elini sıkıca tutmuştum. Gün bitmemiş gibi görünüyordu. Öyle ki atlamıştık motora.

Karanlığın içinde, akan trafiğe, esen rüzgara meydan okuyarak son sürat ilerlemiştik. İçime en çok dokunan şarkıyı sessizce mırıldanmıştım önce. Ardından açmıştım kollarımı, gerçekliği hissederek bağıra çağıra söylemiştim.

Rüzgar ve trafiğin gürültüsü sesimin çıkmasına engel olsa da vazgeçmemiştim söylemekten. Duymuştum, görmüştüm. Vazgeçmemeyi öğrenmiştim.

Bil istedim, duy istedim.
Gör sevgilim, ben hala vazgeçmedim.

Soykan'ın beni öptüğün anı hatırlayarak, kulağıma fısıldayıp ruhuma duyurmaya çalıştığı sözlerini hissederek söylemiştim şarkıyı. Aklımdan da gözümün önünden de bir an olsun gitmemişti, o anlar.

MELÂLWo Geschichten leben. Entdecke jetzt