twenty one

1.9K 160 47
                                    

Sabah uyandığımda annemin evden çoktan çıkmış olduğunu gördüm. Kıyafetlerini koyduğu çantayı da almıştı. Aramaya çalışmıştım ama telefonu kapalıydı. Onun için endişeleniyordum ama kendine bir şey yapmayacağını da biliyordum.

Sıkıntıyla salondaki koltuklardan birine oturdum. Bugün okula gitmem gerekiyordu. Devamsızlık hakkım gerçekten çok azalmıştı.

Odama çıktım ve dolabımdan elime geçen ilk kıyafetleri giydim. Elim boynuma gitti. Beni öpücüklere boğmuştu, zevk almamı sağlamıştı ve nefes alışverişimi hızlandırmıştı. Sonra da onun için yalvarmamı sağlayıp gitmişti. Yine de zevk aldığımı inkar edemezdim. Kalp krizi geçirecek gibi olmuştum.

Telefonum titreyince hemen elime aldım. Artık ondan mesaj bekliyordum resmen. Mesajlaşmıyor olsak bile hep onu düşünüyordum. Acaba şu an ne yapıyordu? Toplantıda mıydı? Evde miydi? O da beni düşünüyor muydu?

L: Günaydın. Uyandın mı?

Lalisa: Uyandım. Nasılsın?

L: İyiyim. Havaalanındayım, yine seyahat etmem gerekiyor. Sen nasılsın, ne yapıyorsun?

Lalisa: Ne güzel. Ben de iyiyim, okula gideceğim.

L: Annen nasıl? Evde mi hala?

Lalisa: Hayır, sabah evden çıkmış. Nereye gitti bilmiyorum. Büyük ihtimalle kiralık ev arayacak. Benim yanımda kalmak istemedi. Üzerinde çalıştığı bir kitap var ya, teslim tarihine kadar yetiştirmesi gerekiyormuş. Sen ne zaman Güney Kore'ye döneceksin?

L: 3 gece orada kalacağım. 4. gün döneceğim. Sen şirkette çalışmaya başladığında şirkette olacağım, eğer merak ettiğin buysa.

Merak ettiğim tam olarak buydu.

Lalisa: Çok heyecanlıyım. Artık sesini de biliyorum.

L: Sesim ve yaşım. Çok da yerinde sayıyor sayılmazsın. Bir adım daha yaklaştın bana.

Onu görmek, konuşmak istiyordum ama onunla konuşunca ne değişecekti? Ne olacaktı? Artık konuşmayı bitirecek miydik?

L: Beni bulduktan sonra ne yapacaksın Lisa?

O da benim düşündüğüm şeyi düşünmüş olmalıydı. Durduk yere bana böyle sorular sormazdı.

Lalisa: Bilmiyorum. Sanırım konuşmayı bitireceğiz ve telefonumu senden geri alacağım.

L: Telefonunu vereceğim, hesabını da sileceğim. Ama seninle konuşmamızın bitmesini istemiyorum.

Lalisa: Biz normal bir şekilde tanışmadık. Bu yüzden hayatlarımızı bir noktada ayırmak zorundayız.

L: Zorunda değiliz Lisa, biliyorsun. O ergen arkadaşların sana hiçbir şey söyleyemesin diye beni çöpe atıyorsun.

Lalisa: Alakası yok. Seninle görüşmek istemiyorum. Hem... Ne olarak görüşeceğiz ki? Bana bunları yaptıktan sonra arkadaşım mı olacaksın?

L: Evet Lisa. Neden olmasın? Hayatında olduğum sürece ne olduğumun bir önemi yok. Arkadaşın, sevgilin, kocan, ya da sıradan bir tanıdık. Ne önemi var?

Lalisa: Çok önemi var. Kocama ve arkadaşıma aynı şekilde davranamam.

L: Nasıl davranırsın kocana?

Yazdığı cümleyi okuyunca gülümsedim. Çok kurnazdı ve bu tatlı kurnazlığı beni delirtiyordu.

Lalisa: Çok güzel davranırım. Ona öyle güzel davranırım ki dişi sineğe bile bakacak hali olmaz. Bütün hayatı ben olurum.

L: Benim bütün hayatım sensin.

Lalisa: Seninle ilk konuşmaya başladığımız zaman benim senin hayatın olmadığımı söylemiştin. Şimdi ne değişti?

L: Yanılmışım. Bütün hayatım sen oldun. Her an seni düşünüyorum biliyor musun? Toplantılarda bile denileni anlamıyorum. Birkaç haftadır gösterdikleri grafiklere boş boş bakıyorum.

Lalisa: Her an seni düşünmesi gereken benim. Yine tek bir paylaşımla bütün hayatımı mahvedebilirsin.

L: Lisa, biz düzgün bir şekilde konuşurken ne zaman yaptım öyle bir şey? Hep beni sinirlendirdin.

Lalisa: En ufak bir sinirlenmende hayatımı böyle başıma mı yıkacaksın? Evli olsaydık döverdin de belki beni. Pislik, kadın düşmanı.

L: Ahaha, saçmalama Lisa. Senin saçının teline zarar gelsin ister miyim ben?

Lalisa: İstemezsin. Ama bana en büyük zararları veren de sensin, biliyor musun?

L: Yanımda olsan hepsini telafi etmek için elimden geleni yapardım.

Lalisa: Bir kağıdı buruşturduktan sonra geri açtığında eskisi gibi olmuyor. Telafi etmen hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

L: Hiçbir şeyi değiştirmeyecek mi? Lisa, bana dürüst ol. Şu an benimle kendi isteğinle konuşmuyor musun? Seni öpmem için bana yalvardığın o gece kalbinin nasıl attığını duydum.

Lalisa: Bu ne ifade eder? Heyecanlanmıştım.

L: Benden korktuğun ya da nefret ettiğin için heyecanlanmadın. Sen de beni istedin. Bana yalvarırken sarhoş değildin, bilincin gayet yerindeydi.

Lalisa: Tanrı aşkına, sürekli o geceyi tartışmak zorunda mıyız? Lütfen bir daha bahsetme.

L: Neden?

Lalisa: Utanıyorum çünkü, anladın mı? Karşında basit bir kadın gibi görünmemden, bir anda seni istememden utanıyorum. İstediğini elde ettin. Senin için yalvarmamı sağladın ve sonra gittin.

L: Gitmedim. Bütün gece seni izledim çünkü sürekli içtin ve güvenliğinden emin olmam gerekiyordu. Ayrıca sen basit bir kadın değilsin Lisa. Ben basit bir adamım. Seni gördüğüm ilk an hiçbir hissimi bastıramadım. Yanlıştı, biliyorum. Ama o tatlı yüzün bile beni tahrik etmeye yetti. Seni merdivenin altına çekerken ne düşünüyordum bilmiyorum. Sadece seni çok istediğimi biliyorum. Sadece fiziki anlamda değil, senin hayatına dahil olmak istiyorum Lisa. Senin ruhunu istiyorum. Bir şeyler paylaşmamdan korktuğun için benimle konuşma istiyorum. Tanrı aşkına, bunu kaçıncı kez söylüyorum farkında mısın? Artık aynı cümleleri kuruyor bile olabilirim. Her seferinde ne demeye çalıştığımı anlıyorsun ve salağa yatıyorsun ama ben yoruldum Lisa. Benden korktuğun için sana karşı kendimi saklamaktan yoruldum.

Lalisa: Senden korktuğumu kim söylüyor? Senden korkmuyorum.

L: Korkuyorsun. Sadece seni korkutup, inciten de benim, yaralarını saran da benim. Bu yüzden fark edemiyorsun. Hiçbir mesajımızı silmediğini biliyorum. Sohbetin en başına çık ve bütün mesajlarımızı oku. Beni değiştirdin.

Lalisa: Bu yine de hayatımı yakıp yıktığını değiştirmiyor.

L: Arkadaşlarınla aran bozulduğu için bana böyle davranıyorsun, hala kinlisin bana. Arkadaşlarının gerçek yüzünü görmeni sağlayacağım, söz veriyorum. Sen de bana teşekkür edeceksin.

Lalisa: Nasıl?

L: Bilmiyorum amına koyayım ya! Bulacağım. Ben verdiğim sözü tutarım. Tanrıya dua et de bunu tutmayayım Lisa. Çünkü çok üzüleceğini biliyorum.

Lalisa: Merakla bekliyorum.

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now