ten

2.1K 179 22
                                    

Bugün ilk vizem vardı. Jennie eşyalarını toplayıp anneannesinin yanına yerleşeli 4 gün olmuştu. 4'ümüz de bu olaydan sonra birbirimizle görüşmemiştik.

Telefonum titreyince ekrana baktım. Birazdan evden çıkacaktım. Tahminimin aksine, mesaj atan o değildi. Hoseok mesaj atmıştı.

Hoseok: Lalisa Manoban, Lalisa Manoban, Jung Ho-seok tarafından iMessage'a çağrılıyorsunuz.

Lalisa: Geldim. Nasılsın?

Hoseok: Seni sormalı. Bu çalıntı hesap olayı nedir? Birileri seni rahatsız mı ediyor Lisa?

Bunu Hoseok'a anlatmalı mıydım? Hoseok ve Namjoon pek tekin olmayan tiplerdi ama arkadaş olarak oldukça iyilerdi. Kaç yıllık arkadaşlığımız vardı. Bana hep iyi davranmışlardı ve küçük kız kardeşleriymişim gibi beni koruyup kollamışlardı.

Lalisa: Pek rahatsızlık olduğu söylenemez. Daha çok şantaja maruz kalıyorum.

Hoseok: Ne şantajı? Kim benim kız kardeşime böyle bir şey yapabiliyor?

Lalisa: Kim olduğunu bilmiyorum Hoseok. Telefonum kaybolduğu günden beri bir deliyle uğraşıyorum. Telefonum, bütün bilgilerim onun elinde. Bu sayede onunla konuşmamı sağlıyor. Hayatımı yönetiyor. Onun söylediği şeyleri yapmadığım zaman beni hayatımdaki bazı şeyleri açığa çıkararak cezalandırıyor.

Hoseok: Ben bu herifi mahvederim Lisa. Telefonunun nerede olduğuna dair bir fikrin var mı?

Mahvetmek mi? Hoseok... Asıl o adam seni mahvederdi. Telefonumun nerede olduğuna dair bir fikrim vardı ama Hoseok'u bu işin içine çekmek istemiyordum.

Lalisa: Hayır yok.

Hoseok: Bir haber alınca hemen bana söyle. Bu adamı doğduğuna pişman edeceğim. Tamam mı Lisa?

Lalisa: Tamam Hoseok, teşekkür ederim. Siz neler yapıyorsunuz?

Hoseok: Aynı. Ben iş arıyorum, Namjoon da hala şarkı sözü yazmakla meşgul. Birkaç şarkısını satmayı başarabildi.

Lalisa: Ah, çok sevindim! Önü çok açık olur umarım.

Hoseok: Umarım. Bir gün buluşalım da sana şarkılarını dinletsin, olur mu?

Lalisa: Olur! Vize haftam bitince hemen görüşelim.

Hoseok: Tamam Lisa'm, senden haber bekliyorum. Kendine iyi bak, sonra görüşürüz.

Telefonumu çantama koydum ve hazırlanmaya devam ettim. Okulda kim bilir hakkımda neler konuşuyorlardı. Şu an herkesin gözünde en yakın arkadaşı hakkında iğrenç iğrenç konuşan, babası annesini aldatan bir kızdım. Yakın arkadaşım olan, olmayan herkes hayatım hakkındaki çok özel bilgileri öğrenmişti.

Hazırlandıktan sonra evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım. Kampüse girdiğim ilk dakikadan itibaren fısıldaşmaları duymaya başladım. Herkes bana bakarak yanındaki arkadaşlarına bir şey söylüyordu.

Kapının önüne geldiğimde panonun önünde Rose ve Jisoo'yu gördüm. Rose, suratıma umutsuz bir şekilde bakıyordu, Jisoo ise beni görmemezlikten geliyordu.

Yanlarına ilerledim. "Günaydın kızlar."

"Günaydın Lisa," dedi Rose elini omzuma koyarak. Jisoo bana hiç bakmıyordu bile. Ben yokmuşum gibi davranması, bağırıp çağırmasından daha çok üzüyordu beni.

"Ben sınıfa çıkayım..." dedim Rose'yi zor durumda bırakmamak için. Rose başını aşağı yukarı salladı. Jisoo'ya tekrar baktım. Gitmemi bekliyordu.

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now