thirty seven

1.6K 148 53
                                    

hikaye acayip bi yere gidiyo yetiskin icerikli sahneler olacak uyarmadi demeyin lutfen hikayeyi ona gore okuyun tsk

-

"Lisa!" Birinin beni sarsmasıyla kendime geldim. "Uyumuş kalmışsın güzellik ya. Kapını da açık unutmuşsun, öyle görünce bir şey oldu sandım, ödüm koptu."

"Da Eun?" Ona bakarak gözlerimi kamaştırdım, otele gelmiştik. 3 gündür sadece 6 saat uyumuştum. Bir de jetlag de olmuştum. Şirketteki koşuşturmaca beni öyle yoruyordu ki yemek yemeye ve uyumaya bile zaman bulamıyordum, valizimi dolabıma yerleştirirken yatağın üzerine sızmış kalmıştım. Bay Kim'in şu an yaşadığım bu tempo onunken bunun üzerine bir de üniversitede ders verdiğine inanmak istemiyordum.

"Hadi, kalk..." dedi Da Eun beni yatakta doğrulturken. "Şirkete özel akşam yemeği hazırlandı. 3. kattaki toplantı odasında yenecek. Herkes orada olacakmış."

"Gelmek istemiyorum..." dedim yüzümü buruşturarak. "Vücudum kırılıyor gibi Da Eun. Gerçekten çok yorgunum."

"Sana kendini bu kadar yormaman gerektiğini söylemiştim Lisa. Vücudunun bir yerde pes edeceğini biliyordum. Bir de saat farkı da var, alışman uzun sürecek."

"Seni dinlemem gerekirdi," dedim ayağa kalkmaya çalışarak. "Şu hale bak, geleli neredeyse 5 saat oldu ve herkes işlerini hallederken ben yatağımda sızıp kalmışım."

"Üzülme..." dedi Da Eun sırtımı sıvazlarken. "Yemekten sonra eşyalarını yerleştirmen için sana yardımcı olurum. Zaten görünüşe göre uzun süre buradayız."

"Nasıl yani?"

"Wichi Holding'in %36'lık hissesine sahip bir adam var. Adı Abel Jonathan Wilson galiba. Bu sene o da konferanslara katılacakmış. Baya yaşlı bir herif, bu yüzden son 5 yıldır hiç katılım göstermiyordu. Öldüğünü sandık."

"%36'lık mı? Muhteşem. Öldüğünde arkasında bırakacağı miras çocuklarını mutlu edecek gibi duruyor."

"Hiç çocuğu yok," dedi Da Eun gülerek. "Söylentiye göre vasiyetini hazırlamış bile. O hissenin tamamını bırakacağı kişi belliymiş."

Derin bir nefes alarak arkama yaslandım. "Bu adam ölmeden önce onunla evlenmeye ne dersin?" dedim gülerek. Da Eun da güldü ve başını öne eğdi.

"Saçmalama. Ben böyle yaşlı moruklardan hoşlanmıyorum. Peki ya sen? Sen birinden hoşlanıyor musun? Şirkette bir sürü yakışıklı erkek var."

"Şirkette lavaboya gidecek zaman bulamıyorum ki Da Eun. Erkek kesmeye zamanım olmadı henüz."

Da Eun güldü ve yanağımdan bir makas aldı. "1 saat sonra akşam yemeği var. Ben odandan çıkayım da hazırlan. Bir şeye ihtiyacın olursa mesaj at, olur mu?"

Başımı aşağı yukarı salladım ve Da Eun'un odamdan çıkışını izledim. Kısa zamanda onu sevmiştim. İyi bir kızdı ve bana oldukça yardımcı oluyordu.

Telefonumu çıkarttım ve bildirimlere baktım. Annemden 2 arama, ondan 1 mesaj ve Jennie'lerle olan arkadaş grubumuzdan ise 200'den fazla mesaj gelmişti.

Annemi sonra aramam gerektiğini aklımın bir köşesine not ederek Jennie'lerin konuştukları şeyleri üstünkörü okudum ve daha sonra onunla olan mesajlaşmama girdim.

L: Oda numaran 1709. Sanırım aynı katta olamayacağız.

Lalisa: Her katta 110 tane oda var. Aynı katta olsaydık bile seni görebileceğimi sanmıyorum.

L: Oteli beğendin mi?

Lalisa: Oteli gezemedim bile. Uyuyakalmışım. Da Eun uyandırmasaydı hala uyuyor olacaktım.

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now