thirty eight

2K 167 89
                                    

ustaaa bu bolum oyle bi bolum ki ustaa size anlatamam

-

"Şerefe!" Herkes bir anda bardağını havaya kaldırdı. Odada inanılmaz bir alkol kokusu vardı. Şirkette çalışanların çoğunun ortamcı tipler olması o kadar tuhaf bir durumdu ki şaşkınlıkla etrafımı izliyordum. Şirkette görseniz eli yüzü düzgün diyebileceğiniz insanlar şu an müzikle birlikte kendilerini kaybetmişlerdi. Bu akşam yemeği değildi, bildiğiniz eğlence düzenlemişlerdi. Ve toplantı odasında da değildik, ses izolasyonlu özel bir odadaydık.

"Lisa, buradasın!" Da Eun bağırarak yanıma geldi. Müzikten sesini zar zor duyuyordum. "Hani yemek olacaktı?"

"Yemek de var," dedi Da Eun çenesinin ucuyla masayı gösterirken. Açık büfe vardı. Tabii kimse yemek yemiyordu. "Eğlenmiyor musun?"

"Biraz başım ağrıyor," dedim sesimi Da Eun'a duyurmaya çalışarak. Da Eun hafif çakırkeyif olmuştu bile. Elindeki shot bardağını bana uzattı. "Bir tanecik iç, ağrın sızın kalmaz."

"Sen sol tarafımdaki melek misin Da Eun?" dedim gülerek. Da Eun da güldü. Bana uzattığı shot bardağını çekmemişti. Benim de alkol almamı istiyordu. Belli ki onun da benden başka arkadaşı yoktu. "İç işte. Azıcık eğleniriz, fena mı? Konferanslar yarından sonraki gün başlayacak. Yarın da dinlenerek geçiririz günümüzü. Havuza falan ineriz belki."

"Alkol komasına girersen havuzu bile göremeyeceksin," dedim elindeki bardağı alırken. Tek seferde kafama diktiğim an telefonum titredi. "Kim sana sürekli mesaj atıyor ya? Kocan falan mı var senin?"

"Yoo?" dedim bağırarak. "Kocam uyumuştur bu saatte. Sevgilim atıyor." Da Eun kahkaha atmaya başladı. "O ucube sevgiline söyle eğlencemizi bölmesin."

"Ona ucube dediğini duyarsa seni döver," dedim gülerek. "Zorbanın teki zaten."

"Zorbaysa neden onunla birliktesin?" Yüzümdeki gülümseme bir anda söndü. Masadaki shot bardaklarından birini aldım ve tekrar kafama diktim. Telefonuma gelen mesaja bakmayı unutmuştum bile. "Bilmem. Galiba seviyorum."

"Zorba olduğunu kendi ağzınla söylüyorsun ve seviyor musun?"

"Biraz karışık..." dedim gülerek. "Ona aşık olmamı istiyordu ve sanırım istediğini de alıyor."

"Kim ki bu?"

"Bilmiyorum." Da Eun'un gülmesi daha çok şiddetlendi. "Sevgilinin kim olduğunu bilmiyor musun?"

"Pek bilmiyorum. Sürekli benim aşk hayatımı mı konuşacağız? Seninki nasıl gidiyor?"

"Berbat, 2 hafta önce ayrıldığım erkek arkadaşım 6 gün önce evlendi."

"Bu ne hız!" dedim şaşkınlığıma engel olamayarak. "Bana neden söylemedin? Düğünlerini basardık."

"6 gün önce seninle tanışıyor muyduk şapşal?" dedi Da Eun gülerek. Bir anda kafasını koltuğa koydu. Sızmak üzereydi. Ya predrinking yapmıştı (Alkol alınacak mekana gitmeden önce alkol almak, en basit anlamıyla.) ya da bünyesi sağlam değildi. Benim de bünyemin sağlam olduğu söylenemezdi, başım dönmeye başlamıştı bile.

İçtiğim şeyin tekila ve votka karışımı bir şey olduğunu iğrenç aseton gibi olan tadından anlayabilmiştim. Masadan bir shot daha aldım ve yine kafama diktim. Tekrar telefonum titrediğinde sonunda elime aldım ve gelen mesajlara baktım.

L: İçiyor musun sen?

L: Az yavaş.

Lalisa: Beni mi izliyorsun? :D

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now