thirty three

1.9K 170 68
                                    

arkadaslar hikayenin bu kisma kadar olan kismini yaklasik 9 ay once falan yazmistim. ama simdi kurguyu bitirmisim ve valla yorumlariniza gore sekillendircem kurguyu. lutfen bol yorum atin ve lisayla bu sahsin arasindaki iliski hakkinda dusunduklerinizi yazin ki bana fikir olsun. normalde sanat sanat icindir anlayisiyla hikaye yaziom ama bu hikaye biraz insanlarin hassas noktalarina da degindigi icin okuyuculara gore de hareket etmek istiyorum. ii okumalar canlar (profilimdeki duyuru kismina da bi goz atin hele)

-

2 hafta sonra...

"Evet!" Bir anda bütün salon coşkuyla babamı alkışlamaya başladı. 22 yaşındaydım, hayatımda yaşanan şeyleri takip edemeyen bir kadındım ve şu an babamın düğününde onun yeniden evlenmesini izliyordum. Salon o kadar kalabalıktı ki kızı olarak ben arka sıralardan babamı izliyordum.

"Peki ya siz Soo Bin Hanım, hastalıkta sağlıkta, karşınızdaki insanı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Soo Bin gülümsedi ve çiçeğini havaya kaldırarak bağırdı: "Evet!"

Daha nikahlarını kıyan görevlinin cümlesi bitmeden babam Soo Bin'in dudağına yapıştı. Gözlerimi kıstım, bu sahneyi görmek istemiyordum. Annem nasıldı acaba? Bugün düğün günü olduğunu biliyordu. Üzülmüş müdür? Pek sanmıyordum. Çünkü yeni kitabıyla oldukça meşguldü. 1 hafta zaten satışlar yüzünden görüşememiştik. Bu hafta görüşecektik ama hemen imza günleri başlamıştı.

Bir anda hareketli bir dans müziği çalmaya başladı. İnsanlar neşeyle dans ediyorlardı. Babam seviliyordu, bunu bu kalabalığa bakarak bile anlayabiliyordum.

Kalabalığın arasından gelinliğiyle bana doğru sıyrılıp gelen Soo Bin'i görünce şaşkınlığıma engel olamadım. Soo Bin bir anda beni kucakladı ve yanaklarımdan öptü. Kore'de bu tarz bir samimiyete pek alışkın değildim. Hem de tanıştığımızdan beri sadece ikinci kez gördüğüm bu kadınla bir samimiyetimiz bile yoktu.

"Lisa'cığım, ne kadar güzel görünüyorsun!" Beni elimden tutup döndürdü. "Kahverengi sana çok yakışmış!" Hafifçe gülümsedim. Soo Bin üzerindeki ince gelinlikle rahat hareket ediyordu, yanıma oturdu. "Nasılsın, neler yapıyorsun?"

"İyiyim, koşuşturmaca falan." Soo Bin başını aşağı yukarı salladı. "Haftaya Wichi Holding'de çalışmaya başlayacaksın. Heyecanlı mısın?" Ah, doğru ya. Bugün sabah düğün telaşının arasında bana bir kutlama maili göndermişti. Bay Kim gitmişti. Adamı bir anda buharlaştırmışlardı. Gerçekten korkutucu insanlardı bunlar. Hoşlarına gitmediğinizde sizi sosyal anlamda ölüme terk ederlerdi.

"Eh," dedim gülümseyerek. "Benim Wichi Holding'de psikolog olarak çalışacağımdan insanların haberi var mı?" dedim utanarak. Soo Bin kocaman gülümsedi.

"Tabii ki var. Mezun olduğun üniversiteye bile haber verdim. Biliyorsun, birkaç etkinliğinize biz sponsor oluyoruz." Tanrım... Yavaşça başımı öne eğdim. Sehun öğrenmişti demek. Sahi ya... Sehun neredeydi?

Bir anda telefonum titredi. Soo Bin telefonumun titrediğini duyunca ayaklandı. "Ben diğer misafirlerle de ilgileneyim. Nasıl görünüyorum?" dedi poz vererek. Göz devirmemek için kendimi zorladım. "Mükemmel."

Soo Bin yanağımdan bir makas aldı ve arka sıralara doğru ilerledi. Hemen telefonumu çıkardım.

L: Babanın düğünündesin. Güzel görünüyorsun.

Derin bir nefes aldım. Neredeyse 1 aydır bana mesaj atmıyordu. Ne olmuştu?

Lalisa: Yine mi sen?

L: Evet. Beni özlemedin mi? Uğraştığın o kadar şey vardı ki mesaj atmam canını sıkabilir diye düşünüp 1 ay kadar mesaj atmadım. Benim de uğraştığım şeyler vardı.

Lalisa: Ne gibi?

L: Jin denen orospu evladını bu şehirden göndermek için canımı dişime takmak gibi şeyler mesela.

Lalisa: Kısacası seni artık benden kimse koruyamayacak diyorsun, öyle değil mi?

L: Seni benden kimsenin korumasını istemiyorum Lisa. Ben sana zarar mı veriyorum?

Lalisa: Bunu ciddi ciddi bana soruyor musun? Hayatımı mahvettin ve bana kaltak dedin.

L: Özür dilerim. Seni çok özledim. Lütfen benimle eskisi gibi konuş.

Lalisa: Sana hayır dememin imkanı var mı ki? Yine konuşmalarımı ifşalayarak beni sana mecbur bırakırsın. Artık kaybedeceğim arkadaşlarım da olmaz, iş daha da büyüdü. Artık sosyal statümü ve işimi bile kaybedebilirim.

L: Biliyorum. Artık öyle bir şey yapamam. Şirkette çalışıyorsun. Şirketin itibarı mahvolur.

Lalisa: Benimle dalga mı geçiyorsun? Benim itibarım ne olacak? Sikerim şirketi!

L: Şş. Ne oldu sana böyle? Eskiden daha usluydun. 1 ay gibi kısa bir sürede değişmişsin.

Mesajına görüldü attığımda yeniden mesaj attı.

L: O Sehun denen it sana hala yazıyor mu?

Lalisa: O bana hiçbir zaman yazmıyordu, bu bir. Bundan sana ne, bu da iki.

L: Artık yazamaz zaten.

Lalisa: Ne yaptın?

L: Hiçbir şey. Sana gelip demiş ya, "İş dünyasında herkesin herkeste açığı vardır," diye. O açığıyla onu siktim attım.

Lalisa: Bu da ne demek? Ne yaptın ona? Sen bana bunu dediğini nerden biliyorsun?

L: Ne çok soru soruyorsun. Biraz sus.

Lalisa: Lütfen yeter. Daha fazla beni korkutma. Artık beni bırak.

L.: Hayır Lisa. Her şeye baştan başlayacağız. Bu hesabını kapatacağım. Beni sana bunları yapan biri olarak hatırlamaman için her şeyi yaparım. Yeni bir işin var, yeni bir çevren olacak. Bana bir şans daha ver.

İlk defa benden bir şey rica ediyordu.

Lalisa: Sana şans vermesem de bana yazmaya devam edeceksin.

L: Hayır, yazmayacağım.

Gözlerimi büyüttüm. Gerçekten yazmayacak mıydı? Böylece bitiyor muydu? Kim olduğunu bile öğrenememiştim. Sehun ve Bay Kim hayatımdan çıktığı için sanırım bir daha asla ona bu kadar yaklaşamayacaktım.

Lalisa: Benim hayatımı mahvettin. O uyku ilacı olayı yüzünden yargılanabilirdim.

L: Sana en iyi avukatları tutardım.

Lalisa: Bu seni iyi biri yapmıyor. Benim bütün sırlarımı deşifre ettin. Ben kötü bir şey yapmadım ama sen arkadaşlarımın algılarıyla öyle oynadın ki benim hayatım tepetaklak oldu.

L: Bana istediğini de. Ara, bağır, çağır. Ama bir kez daha senin yanında durmama izin ver. Ben senin hayatında kendim olarak var olmak istiyorum Lisa, bir telefon sapığı olarak değil. Zaten artık iş arkadaşları sayılırız.

Beni manipüle ediyordu. Tekrar. Bunu sürekli yapıyordu. Artık buna izin vermek istemiyordum. Konuyu dağıtacaktım.

Lalisa: Senin adın ne?

L: Söylemem.

Lalisa: Lansman gecesi gelen o adam kimdi?

L: O zaman asistanımdı. Şu an eski asistanım sayılır.

Lalisa: Lansmanda sen de var mıydın?

L: Yoktum, bir arkadaşıma akşam yemeğine gitmiştim.

Lalisa: Kaçıncı katta çalışıyorsun?

L: LISA

Lalisa: Ne bağırıyorsun be?

L: Üzgünüm. Seni özledim güzelim. Seni gerçekten çok özledim. Benimle eskisi gibi konuşacak mısın?

Derin bir nefes aldım. Ne yazacağımı bilmiyordum.

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now