fourteen

2.1K 179 74
                                    

Sevgili günlük...

Hiç arkadaşım kalmadığı için artık bir günlük tutmaya karar verdim. Yaşadığım bazı şeyleri içimde tutamıyorum.

1 hafta önce bir felaket yaşadım. İlerde okuduğumda bunu tam olarak hatırlamamak için sana anahtar kelimeler olarak: 'Rose, uyku ilacı, mahvoluş,' kelimeleri veriyorum.

O olayın üzerinden 1 hafta geçti. 1 haftadır okula gidip geliyorum. Olayın yaşandığı gün okula gidemeyeceğimi düşünmüştüm ama okula gittim ve insanlarla yüzleştim.

Rose'nin ailesi okula gelmişti. Rektörle benim hakkımda görüştüler. Rektör bana uzaklaştırma cezası vermek istediği zaman ise buna engel oldular. Bir öğrencinin hayatının onlar yüzünden kararmasını istemezlermiş.

Benim annem de Seul'e geldi. Rose'yle yüzleşmekten daha zor olan şey annemle yüzleşmekti. Bana iğrenir gibi baktı. Sanki beni o doğurmamış gibi. Ama bu bir hataydı sevgili günlük, bunun hata olduğunun farkındayım. Bu yüzden böyle kötü davranılmayı haketmiyorum.

Rose'yle de konuştum. Konuşmaktan çok karşılıklı ağladık. Rose, arkadaşlığımıza verdiği emeğe ağladı. Ben de onun güzel yüzüne bakarak ona nasıl böyle bir şey yapabilmiş olduğuma ağladım.

O sıralar Jimin'le yeni yeni arkadaş oluyorduk. Jimin'i bilirsin, en ufak bir hatanda seni tanıdıktan bile saymaz. Belki de onun benim için 'Lisa da benim arkadaşım' demesi için, kendimi onaylatmak için böyle bir şey yaptım. Hiç bilmiyorum sevgili günlük. Ama tek bildiğim bir şey var ki bu olayın üzerinden neredeyse 7-8 ay geçmiş olması.

Zaten Rose'ye verdiğim ilaç kendi uyku ilacıydı. Kullandığı dozu biliyordum. O ilacı gece 12 gibi içerken, ben ona 10:30'da vermiştim. Tek fark buydu. Bunu anlatmak bile utanmama sebep oluyor. Ne olursa olsun bunu yapmamalıydım.

Rose'ye bunu anlattım. Ona zarar gelmesini asla istemediğimi, onun için canımı bile verebileceğimi söyledim. Hiçbir özrümü kabul etmedi ama bana kin beslemek yerine beni tarafsız bir şekilde dinledi.

Daha sonra Jisoo'yla yüzleştim. Jisoo'yla yüzleşmem biraz farklıydı. Ben ona 'Ucuz,' sıfatıyla seslendiğim için o da bana dair içinde ne varsa yüzüme söyledi. Safmışım, ukalanın tekiymişim, gördüğü en pahalı ucuz benmişim... Bunlar benim kalbimi kırabilecek laflardı belki de, ama inan bana sevgili günlük, ben bu laflardan çok daha ağırlarını hak ediyorum. Jisoo'nun bunları demesine karşılık biraz olsun rahatladım. Onun da içindeki nefret sönümlendi.

Jennie'yle de yüzleştim. Birbirimize, bir daha dedikodu yapmama sözü verdik. Ne olursa olsun... Aramızdaki tek dedikodu pozitif şeyler üzerine olacak artık. Ortaya çıktığı zaman 'Sen onun çantasını beğenmiştin,' 'Hayır, sen daha çok beğenmiştin!' kavgası yapacağımız türden dedikodular.

Yoongi'yle de yüzleştim. Ona haftalardır maruz kaldığım şantajı anlattım. Korktuğunu anlamıştım ama suratında daha önce hiç görmediğim bir ifadeye de rastladım. Sanki intikam alacakmış gibi bir surat ifadesi, bir nefret ifadesi. Sanırım Yoongi'nin de karanlık bir yönü var. Herkesin olduğu gibi... Bu derdime bir çözüm bulana kadar benden uzak durmasının onun için daha iyi olacağını söyledim. Kabul etti ve ne zaman bir ihtiyacım olsa burada olacağını söyledi.

Jimin'le de yüzleştim. Arkadaşlığı için bu kadar uğraşmama gerek olmadığını anlattı, hatta benden özür diledi. Uyku ilacı fikrini benim aklıma sokmamalıymış. Ben de ondan her fikri uygulamaya koyacak kadar saf biri olduğum için özür diledim.

Taehyung'la da yüzleştim. Böyle biri olmadığımı ona açıklayacaktım ama o beni benden daha iyi açıkladı. Çocukluktan beri arkadaş olduğumuz için beni herkesten iyi tanıdığını söyledi. Birkaç olay onun benim hakkımdaki görüşlerini değiştirmeyecekmiş. Zaten o da Rose'nin uyku ilacı kullandığını biliyormuş.

a stolen life | lisa & jungkookWhere stories live. Discover now