33. Bölüm (DÜZENLENDİ)

Magsimula sa umpisa
                                    

Ciara senin asıl gücün kutsanmış mavi alevler, alevlerin istediğin kişi diriltmeni aynı zamanda da istediğin kişiyi öldürmeni sağlıyor. O komutlara uyan bir köpek gibi ve onun sahibi, sensin. Ona ilk emrini de sen daha bebekken verdin. Üzgünüm Ciara bunu daha önceden söylemeliydim belki de ama kardeşinin ölümünün sıradan bir doğumda yaşanan hata olduğunu sanmıştım...

Onu ben mi öldürdüm. Ben?

İşte şimdi içimde ki biriken öfkenin nedenini anlayabiliyordum. Öfkemde, nefretimde ve hatta umutsuzluğum bile kendimeydi. Ben belki hatırlamıyordum ancak alevlerim yaptıkları şeyin farkındaydılar, bu yüzden demek ki onları her kullandığımda karamsarlığa kapılıyordum...

Kapalı gözlerim titredi. Işık hüzmeleri benden izin almadan gözlerime erişmeye çalışıyorlardı. Kalbim acıyordu hem de hiç olmadığı kadar... Karanlık gitgide yok oluyor. Hayatım ise daha çok karanlığa gömülüyordu. Bedenim uyanmak için yalvararak titredi, hala kucağında olduğumu düşündüğüm Mack titrememle duraksadı. Bağırış çağırışlar kulaklarımda doldu.

İçimde beni bekleyen ve onu kaybettiğimi düşündüğüm güç benimle beraber gözlerini açtı. İlk gördüğüm şey Mack ve Mack'in bana hayranlıkla bakan kahverengi gözleri oldu. Ter içinde kalmış yüzü ve koştuğunu belli eden hızlı nefes alışverişini bir süre dinledim. Umutla bakan gözlerine son kez baktım ve ardından duyduğum gürleme sesiyle bizden sadece iki üç metre uzaklıkta, göğsünü yumruklayan yaratığa döndüm.

Simsiyahtı, o kadar siyahtı ki gözlerini yeri bile belli olmuyordu sadece bembeyaz sivri uzun dişlerini seçebiliyordum. Siyah tüylerle kaplı ve yaklaşık iki metre uzunluğunda ki canavar tekrar kükredi. İki ayağının üstünde durmuş etrafını çevreleyen ekibimize hırlayarak süzüyordu. Gözlerimi canavardan çekmeden Mack'in omzundan destek alarak ayaklarımı sertçe yere bastım, yerin yapışkan yapısı ayakkabılarımı sardığında derin bir nefes aldım. Ciğerlerim çektiğim tüm oksijeni benimserken tam göğsümün altında birikmiş onu kullanmamı bekleyen gücü hissettim. Masmavi alevlerim beni bekliyordu.

Ayağa kalktığımı gören ikizler melez tırnaklarını çıkarmış tam canavara saldırmak üzereyken durup bana dönmüştüler. Yüzlerinde oluşan şaşkınlığa bakılırsa şu an gözlerim hiç olmadığı kadar çok parlıyordu. Bu iyi bir şeydi. Güce ihtiyacım vardı. Emmy birkaç adım uzağımda elinde sımsıkı tuttuğu sopayla bana dönüp "K-kiara sen iyi misin?" dedi şüpheyle, ona bir cevap vermektense gülümsemeyi tercih ettim.

Evet sadece gülümsedim. Soğuk ve içtenlikten uzak bir gülümseme olduğunu farkındaydım ama umursamadım. Bacaklarıma komut vererek çamurlu yolda ses çıkartarak ilerledim. Canavar oluşan sessizlikten hoşnutsuz bir hırıltıyla etrafında tek ses çıkartan kişiye, yani bana, oldukça zor seçilen gözlerini dikti. Tüm bedeniyle bana dönen canavar pençelerini ileriye sinirle savurdu, bedeniyle orantısız şekilde uzun olan kolları ve tırnakları yüzüme gelemeden başımı çevik bir hareketle aşağıya eğdim. Sandığımdan daha hızlı hareket etmiştim.

Öyle ki canavarın pençesini savururken havada ağır çekimde izliyormuşum gibiydi, ondan hızlıydım. Canavar daha ne olduğunu çözemeden gözlerim çoktan hırsla kısılmıştı. Tek bir hamle yaptım. Tek bir hareket. Yoğunlaşarak gücümü işaret parmağıma yolladım ve sadece dokundum. Uzun siyah tüylerden neredeyse gözükmeyen işaret parmağım bir deriye değene kadar bekledim. Yumuşak ve oldukça sıcak olan canavarın derisine değer değmez aramızda yalnız benim görebileceğim bir patlama gerçekleşti. Yoğun fakat iyi hissettiren bir patlamaydı.

Mavi alevlerim tüm bedenime hayır hatta tüm hücrelerimi asıl şimdi benimsemişti. Gücüm benim benimsemişti.

ANKA KIZ (ASKIDA)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon