10. Bölüm (DÜZENLENDİ)

9.7K 633 296
                                    

Düzeltilme tarihi; 21.03.2020
Medya: Chris Laner

Benim için yalnız ve zorlu geçen iki dersin ardından kendimi zar zor okulun bahçesine atıp derin bir nefes aldım. Üst üste gördüğüm matematik dersi beyin hücrelerime zarar vermişti sanırım, çünkü şuan düşünme kabiliyetim sıfırdı!

Dalgın bir şekilde ayaklarımın altında ezilen toprağa bakarak bir süre yürüdüm. Hava güzeldi ve güneş batmaya yakındı. Gülümseyerek bir süre güneşe baktıktan sonra biraz ilerimde benim gibi dalgın giden askeri görmemle kaşlarım çatıldı.

Bugün yaptığı şey yüzünden hala ona kızgındım özellikle Jesica'yı kandırması daha da sinirimi bozmuştu. Aklıma dolan anılarla gözüm karardı ve çantamın askısına sertçe asılarak Chris'in yanına doğru ilerledim. Nasıl dalgınsa yanına geldiğimi bile fark etmemişti.

Kendi kendine bir şeyler mırıldanırken sıkıca tuttuğum çantamı omzuma doğru sallayıp sertçe vurdum. Chris anında kızıla dönen gözlerini bana çevirirken beni görmesiyle duraksayıp gözlerini eski haline çevirdi. Savurduğum çantamı tekrar koluma takıp hiçbir şey olmamış gibi saçlarımı savurdum. Bugünlerde herkes saçma bir şekilde bunu yapıyordu...

"Bana bak melez çocuk bana karşı ne oyun oynayacaksan oyna ama o oyunlara arkadaşlarımı dahil etme! Eğer onlardan birine dahi zarar gelirse senin kafanda ki tüm saçları tek tek yolarım!" Tehdidim karşısında afallayan Chris eskisi gibi yarım ağız sırıttı. İşte asıl tanıdığım Chris buydu.

"Sanırım sana çok yumuşak davrandım ne olduğu belli olmayan varlık? Bana bak ben her istediğimi yaparım oyunuma da istediğimi dahil ederim." dedi ve sinirli bir ifadeyle bana doğru yaklaşırken kıpırdayamadım, aniden sinirlenmesine şaşırmıştım sanırım? Chris sırıtmasını biraz daha büyülterek devam etti. "Ayrıca sabahki olay arkadaşının aptallığı her önüne gelene çok inanmasın malum herkesin amacı iyi niyetli ol-" Chris'in sözünü kesen şey benim tokadım olmuştu. Tokadımın sesi boşlukta yankılanırken bahçede kimsenin olmaması işime gelmişti. Chris'in sola yatmış yüzüne tiksinerek bir süre bakıp sinirlerime hakim olmaya çalıştım.

Neden olmaya çalışıyorsam?!

"Kimse arkadaşlarıma laf edemez. Hele senin gibi iğrenç bir insan hiç edemez! Seni son kez uyarıyorum ne yapacaksan bana yap arkadaşlarıma dokunma!" dedim her kelimenin üstüne basa basa sinirden yumruk yaptığım ellerimin boğumları beyazlaşmıştı. Chris ise siyahtan kırmızıya dönen gözleriyle sadece bana bakıyordu. Sanki bir şey yapmamı bekler gibiydi. Ama yapmadım tam arkamı dönüp gidecekken Chris saçlarımdan tutup beni kendine çevirdi. Ben saç diplerimden gelen acıyla duraksarken daha tepki dahi veremeden Chris bütün gücüyle boğazımı sıkmaya başladı. O kadar sert sıkıyordu ki beni boğmaktan daha çok sanki kafamı bedenimden ayırmak ister gibi bir hali vardı. Aniden bu kadar kızması çok saçma değil miydi? Burada asıl kızgın olması gereken kişi bendim!

Chris gözü dönmüş bir şekilde boğazımı daha çok sıkarken artık nefes alamıyordum. Bedenim artık daha fazla dayanamayarak Chris'in ellerini kavradım. 

"Latus."

Ağzımdan çıkan büyülü söz ilk önce benim ellerime daha sonra yakıcı bir kuvvetle boğazımı sıkan Chris'in ellerine doğru yol aldı. Kırmızının en koyu tonunda bir alev Chris'in ellerini yakarken, Chris acıyla bağırarak geri çekildi. Onun geri çekilmesiyle derin bir nefes alıp oksijensiz kalan akciğerlerime bir süre izin verdim. Hala olayın şokunda şaşkın şaşkın olduğum yerde durup biraz ilerimde acıyla inleyen Chris'e döndüm. O beni daha demin boğmaya mı çalıştı lan!?

İçimde en derinlere sakladığım nefret duygusu kafasını kaldırıp vücudumu ele geçirirken sadece ona uydum..."Praeceptor perimus" Ağzımdan nefretle çıkan büyülü kelimeleri bu sefer isteyerek söylemiştim. Tıslar gibi çıkan sesim Chris'in tüm bedenini ele geçirmişti. Tüm kemiklerini aynı anda kırarcasına sıkmaya başladım. Öyle ki içinde ki organları bile sıkıyordum... Belki olduğundan şüphe ettiğim kalbini parçalamalıyım? Bu onun sonu olurdu gerçi...

ANKA KIZ (ASKIDA)Where stories live. Discover now