40. Bölüm Sezon Finali

3.9K 290 371
                                    

Düzeltime tarihi; 01.02.2021

İnstagram Hesabı: p.phoenix_girl
Medya: Ciara Lion 

⚔⚔⚔

Uzun bir süredir düzenli olarak yazdığım bu mükemmel -bence- hikayenin artık biraz ara verip sizlerin de benim de soluklanma vaktimizin geldiğini düşünüyorum. Fakat bunu yanlış anlamayın bölümleri okurken tuttuğunuz nefeslerinizi vermeniz için size sadece birazcık zaman veriyorum. Olabildiğince nefes alın ki bir sonraki sezonda boğulmayın!

⚔⚔⚔

Ciara LION

Tenime nüfus eden sıcacık kum bedenimi iyice mayıştırıyordu fakat içimde ki enerji için aynı şeyi söyleyemezdim. Tüm uzuvlarımı tek tek değen enerjim yoğundu, çok yoğundu hatta öyle fazlaydı ki düşüncelerimi ve duygularımı bile etkiliyordu. Sanki güçlerim katlanarak artıyordu. Ama bu iyi bir şey miydi? Neden bilmiyorum ancak öyle hissettirmiyordu, biriken güç eğer dışarı bırakmazsam beni patlatacak kadar canımı acıtıyordu.

Dişlerimi kaç dakikadır sıkıyorsam artık çenem iyice uyuşmuştu. Ve yüzüme sürekli vuran güneş ışınları artık canıma tak etme seviyesine getirmişti. Anka Ölüm olabilirdim ama sanılanın aksine sıcaktan hoşlanmazdım, bana her öldüğüm de yanıp küllerimden doğan halimi hatırlatıyordu. İstemediğim halde ölüp tekrar yanarak doğuyorum ve sırf bu yüzden zaman akışını kaçıyordum. Dostlarım öldüğünde bile cenazeleri için hiçbir şey yapamayarak doğuyordum...

Güneşten nefret ediyorum.

Yanmaktan da.

Bir süre daha kumlara yattıktan sonra kapalı olan gözlerimi kısarak açtım, anında gözümü kamaştıran güneşe inat gözlerimi biraz daha açarak bedenimi doğrulttum. Saçlarıma ve kıyafetlerime yapışan kum tanelerinin ufak ufak yere düşmelerini duyabiliyordum. Hatta belki biraz daha uğraşırsam kilometrelerce uzaklıkta olan köydeki sesleri işitebilirim, gerçi bunun için pek uğraşmama da gerek yok. Köye çoktan varmış çığlık çığlığa bağıran Stephanie'yi her şekilde zaten duyuyorum. Ayrıca Bill ve Anthony'i de, aslında onların ağlamasını duymak pekte iç acıcı değil...

İç çekip kumun üzerinde bağdaş kurarak duyduğum sesleri kulak arkası yaptım ve nefesimi kontrol altına alabilmek için kısa fakat beni rahatlatmaya yeten oksijeni içime çektim. Büyüyen gücümü içimde tutup onu özümseyebilmek için çok eskiden Kasta'nın öğrettiği tekniğe odaklandım. Bunu yapmayalı çok olmuştu eskiden gücümü kontrol altında tutamaz ve düzgün bir kontrol sağlamazdım bu yüzden nefes tekniği ile tüm vücuduma basitçe yön vermeyi öğrenmiştim.

Artık tekrar yapmak ne kadar gururumu incitse de odaklanmayı sürdürdüm. Enerjimi özümsedim. Eğer o lanet kadını yok edeceksem buna ihtiyacım vardı...

Stephanie JOHNSON

Gökyüzü bu gece tertemizdi. Tek bir bulut bile yoktu ve yıldızlar olabildiğince netti. Huzur dolu bir gecenin huzur dolu bir ormanında, kamp ateşi gibi ortalığı ısıtan insanların arasındaydım ve bundan da gayet mutluydum. Yanımızda Ciara da olsun isterdim ama bunu aklıma getirip insanları huzursuz etmek istemiyordum o yüzden fikirlerimin ve düşüncelerimi tamamen kendime sakladım. Zaten Bill ve Anthony daha yeni susabilmişlerdi ki cidden sümükleri çıkana, göz yaşları kuruyana kadar ağlamayı sürdürmüşlerdi en sonunda ise köyde en yaşlı olarak gördüğüm ve herkesin Marry anne dediği kadın ikisinin de başlarını okşayıp bir yere götürmüştü.

Geldiklerin de çoktan hava kararmıştı ama ikisi de daha iyi bir şekildeydi, Marry anneye çok yaklaşamamıştım fakat kadının etrafa yaydığı aura bile ben onların yerin de olsam susmama yetecek kadar güçlü ve de keskindi. Yüzü pamuk gibi gözüküyordu, buna rağmen aurası nasıl böyleydi anlayamamıştım benim büyükannemle yarışır derecedeydi yine de ikisini karşılaştırırsam Marry anne resmen pamuktu! Büyükannem ise çalı süpürgesi falandı...

ANKA KIZ (ASKIDA)Where stories live. Discover now