33. BÖLÜM"DEFNE"

473 36 13
                                    

Sizi çok beklettiğimin farkındayım. Özür dilerim gerçekten. Ama elimden geldiğin de hızlıca bir bölüm atacağım söz veriyorum.

Lütfen yeni bölüm gelmesi için bol yorum ve oy bekliyorum sizden. Keylifli okumalar ♥️

Güneş batmak üzereydi. Göz yaşlarım kendine biraz izin verirken güneşin batışını izliyorum. Kapının gerisin de bir ses duyuluyor, benim ismim, ya da bilmiyorum bir haykırış. Belki umut, belki çaresizlik...

Duymak istemiyor kulaklarım. Gözlerimi kapatıyorum sanki hiç bir şeyi duymamak iÇin... işaret parmağına dolaşan saçlarımı usul usul çözerken, göz yaşlarımın tekrar geldiğini hissediyorum...

"Hicran!" O dayanılmaz ses duyuluyor. Korkuyorum, acıyorum, kanıyorum. Ne yapacağımı asla bilmiyorum ve korkunç bir telaş başlıyor. Tamam , işte şimdi felaket başlıyordu.

Aniden kapı açılıyor , derin bir gürültü. Ruhumun kapattığı o yaralara sancı giriyor, ben susuyorum onlar kanıyor, ben susuyorum, onlar acıyor.

"Sana kaç defa söyledim konuşmayacaksın o kadınla kaç defa!" Babamın öfkeli sözleri ve o korkunç gözleri.

Karanlıkta ay ışığı gibi parlıyordu, tüm bu olanlara rağmen onu sevmek isteyen kalbim oracıkta parçalara ayrılıyor.

Çocukluğuma yazık oluyor, benim çocukluğum gözlerimin önünde açık kalan kapıdan usulca süzülüyor.. Beni terk ediyor...

"Ben... özür dilerim. Babacığım"

"Bana baba deme!" Bir Tokat yankılanıyor kulaklarımda ve bedenimi ileriye doğru itip yere düşüyorum.

Bir tokat, tüm hayatımı alt üst etmişti.
Bir tokat, beni kendime getirmişti..
Ve o tokatı ben hayatımın sonuna kadar unutmayacaktım....

"Babaaa!" Arkamı döndüm. Yerde kanlar içinde yatan haraketsiz bedenini gördüm...

İfade yok, öfke yok...

Silah sesleri duyuluyor, ben hiç bir şeyi göremiyor ve duyamıyoruz gibiydim. Koşuyorum ama o nasıl koşmak bilemezsiniz. Hani böyle koştukça sanki daha çok geriye gidiyorum, daha çok uzaklaşıyorum oradan..

"Hayır, hayır olmaz şimdi değil!" Babamın haraketsiz yatan bedenine doğru eğildim. Göğsünde ki derin kanamayı görürken ellerimi bastırdım.

"Baba, baba ne olur gitme!" Avuçlarım hızla kırmızıya boyandı. Onun yarasıyla birlikte avuçlarım kayboldu.

"Tufan bir şey yap, ne olur!"Telaşlı sesleri duyuyorum. Tufanın endişe veren sesi beni daha çok korkutmuştu. Sanki o korkunca her şey daha kötü olacaktı...

"Hemen Haluk'u arayın hemen!"

"Ne Haluk'u ya, hastaneye götürmemiz lazım!" Öfkeyle bağırdım. Tufan, yanıma hızla yaklaşarak beni kendine doğru çekti. Güven veren bir ses tonu ve gözleri vardı. Tam da hiç inanmam gereken bir anda ona inanmamı isteyen bakışları vardı.

"İnan bana şu anda gelecek kişiler hastaneden daha güvenli. Sadece bana güven" avuçları yüzünü kaplamıştı. Bana bakıyor, ona inanmamı canla istiyor gibiydi.

Uzaklaştım ondan. Babamın yüzüne bakarken titriyordum. Onu kaybetmeye hazır değildim, şu an hazır değilim...

Bileğime dokundu. Karanlık siyahı gözler beni bedenine hapsederek ona bakmamı sağladı.

Zehrin FISILTISI | LEZAWhere stories live. Discover now