16.Kısım"KADER"

3.7K 75 2
                                    

Ayyyy yine bu mu demeyin bozuşuruz. Ben bölüm yazmaktan bıkmam anacımmm neden biliyor musunuzzz çünkü bu arada iki kelam ediyoruz Hoşuma gidiyor. Hep böyle mi yazacağız arkadaşlar arada bir sohbet muhabbet karakterlere sövme yaparız. Ay ne bileyim burada konuşmak sizlerle iletişimde olmak güzel o yüzden ne diyoruz bol bol okuyup aman neyse siz zaten ne yapacağımızı biliyorsunuz. Çokta Sürekli her bölüm böyle yazıp sıkma ya ne hacet. Ama ben sizin yanacıklarınızdan öptüm. Kendinize iyi davranın bozuşuruz ha:)))

Dolunay gökyüzüne de karanlığı aydınlatırken göğün siyah rengi beyaza karışmıştı. Bu gece kirlenen kalpler aydınlığa karışmıştı. Yağmur, bedenleri temizlemek için yerle göl arasında zikzaklar çiziyor belki de bu gece, temizlenmesi gereken her şey kirleniyordu.

Loş ışığın aydınlattığı arabadan İzmir'in tam göbeğindeydik sanki. Tufan be ben vardık. Sanki bu şehir bizim için kurulmuş ve sadece bizim için yaşıyordu.

İstanbul bu kez hem beni yakalarken hem de çok güzel izler bıraktı. Bu güzel izler için o yaralara razıydım. Çiseleyen yağmurun tam karşısın da ısıtıcıdan gelen sıcaklıkla birlikte birbirimize baktık.

"Bir şeyler söylemem gerekiyor?" Karanlık siyahi gözler benim kalbimde atarken kafasını hayır der gibi salladı.

"Seninle sonsuza dek susabilirim." Bir korku vardı kalbimde. Belki de küçüklükten beri babamdan öğrendiğim tek bir sözden olabilir.

Derdi ki' İyi olan her işin sonu mutsuzluğun anahtarıdır' Belki de korktum şey tam olarak bu. Ben mutsuzluğu aşılanan çocuktum ..

"Teşekkür ederim. Her şey için" dediğim de beş saatlik normalde uzun ama bize hiç uzun gelmeyen yolculuktan sonra nefes aldığımı hissettiğim bu şehirdeydim. Benim şehrim...

"Yine tekrarlayalım" dediğin de söylemek istediği şeyi anlamışçasına güldüm. Bu tür konuşmalar beni utandırıyordu aslında ama yine de hoşuma gitmiyor diyemeyeceğim. Kastettiği şey tabi ki yakınlaşmamızdı...

Görüş alanım sadece Tufan olurken daha çok kıstım gözlerimi ve onu göz hapsine aldım.

İşaret ve baş parmağının ortasında ki silah dövmesine işaret parmağımı gezdirdim. Bu hoş bir duyguyu kalbimde gezindirirken korkunç bir şeyi daha sırtladı ve Zihni'min içinde ki Kurtlar uğuldamaya başladı.

"Burası çok güzel. Hoşuma gidiyor" onu izlemek sanki terapi gibiydi. İnsanı güvende ve huzurlu hissettiren bir yanı vardı. Sanki onun yanındayken kimse bana zarar vermeyecek gibi.

"Benim de burası. Yaşamak istediğim tek yermiş gibi" göğüs kafesimi gösterirken hemen ardından kalbimi yavaşça okşadı . Aralanan dudaklarına baktım. Saatler önce onu öpmüş olmak ve bunu düşünürken bile heyecandan ellerimin titremesi.. Yaşadıklarım basit ama benim kalbim de delice bir şey yaşanıyordu.

"Gitsem iyi olacak. Malum geç oldu. Sende çok yoruldun saatlerdir direksiyon başındasın"

"Aynen öyle, demedin ki birazcıkta ben kullanayım. Oh yan gelip yattın" kaşlarımı çatarken benimle uğraşmasına tepki olarak yavaş hissedilecek bir yumruk attım omzuna.

"Çok kötüsün. Söyledim kabul etmedin hatırlarsan"

"Hiç hatırlamıyorum"

Zehrin FISILTISI | LEZAWhere stories live. Discover now