304.Ders Meryem Sûresi 01-11

20 5 13
                                    

304. Ders :

16. Cüz, 19. Sûre, 304. Sayfa
Meryem Sûresi
01-11. Âyet-i Kerîm'eler.

MERYEM SÛRESİ HAKKINDA

Kur'an-ı Kerim'in on dokuzuncu sûresi.

Doksan sekiz âyet,

Dokuz yüz altmış iki kelime ve

Üç bin sekiz yüz iki harften ibarettir.

Fâsılası elif, dal, mim ve nun harfleridir.

Mekkî sûrelerden olup, Fatır sûresinden sonra nâzil olmuştur.

Elli sekiz ve yetmiş birinci âyetleri Medenîdir.

Adını onaltıncı âyetinde geçen Meryem kelimesinden almıştır.

Sûrenin gayesi, Mekke'de inen diğer sûrelerde olduğu gibi, Yüce Allah'ın kendisine lâyık olmayan şeylerden uzak olduğunu ifade ederek, tevhid inancını yerleştirmek, öldükten sonra dirilmeyi ve âhirette hesaba çekilmeyi ispat etmektir.

Yüce Allah, insanların ve diğer canlıların üreyip çoğalmalarını bir takım biyolojik kanunlara bağlamıştır. Bu kanunlar hiç değişmeden aynen devam edegeldiği için, başka bir şeklin imkansız olduğunu akla getirebilir. Böyle bir düşünce ise Cenabı Hakk'ın irade ve kudretinin de sanki bu kanunlara uymaya mahkûm olduğu kanaatini verebileceği için tevhîd inancına, yani Allah'ın her konuda tek ve eşsiz olduğu gerçeğine ters düşer. Ayrıca öldükten sonra yeniden dirilme ve hesaba çekilme konularında da bazı tereddütleri akla getirebilir. Bu sebeple, hayat ve ölüm konusunda şu dünyada geçerli olan biyolojik kanunlardaki aynîliğin insan aklında doğurabileceği bu ve buna benzer tereddütleri gidermek için yüce Allah, Kur'ân'ın bir çok yerinde, ilk insan Hz. Âdem ve Havva'nın (عليهما السلام) , anasız ve babasız olarak topraktan varedildiğini hatırlatmak ta ve yok olduğu sanılan bütün insanlar için zamanı gelince bunu tekrar etmenin çok daha kolay olacağını belirtmektedir.

Sûre, insan neslinin devamı için konan biyolojik kanunlara göre, artık çocuk sahibi olamayacak kadar ileri derecede yaşlanmış olan Zekeriyyâ (عليه السلام) ve hanımının bir oğlu olacağı müjdesi ile başlıyor.

Allah tarafından iffet ve namusun sembolü olarak gösterilen Hz. Meryem (عليها السلام) (bk. et-Tahrîm, 66/12), kendisine hiç bir erkeğin eli değmediği ve bakire olduğu halde, babasız bir çocuk dünyaya getirmesi ve bu çocuğun henüz beşikte iken konuşması yukarıda anlatılandan daha ilginç bir hadisedir.

Bu mucizeler Allah'ın yüce kudretini göstermek ve O'nun her konuda eşsiz ve tek olduğunu izah etmesi içindir. Fakat hadiselerin alışılagelen şeklin dışında cereyan etmesi yüzünden, birçok kimse bu gayeyi kavrayamamış, anılan hadiseler etrafında yığınlarca hurafe ve efsaneler uydurmuştur. Hatta Meryem oğlu İsa (عليه السلام) peygambere İlahlık niteliği verip şirke düşenler bile olmuştur. Hristiyanlar da bu konuda çeşitli yanlış görüşlere dalmış birbirlerini itham eden fırkalara bölünmüşlerdir. Kur'ân-ı Kerim, Meryem Sûresinin tamamı, en-Nisa, 4/171-172 ve Mâide, 5/17, 72-75. âyetleriyle Hristiyanların içine düşmüş oldukları yanlışlıkları düzeltmekte ve Allah'ın bir oğula ihtiyacı olmadığını belirterek Tevhîd inancının esas olduğunu vurgulamaktadır.

Mekkeli müşriklerin baskılarına dayanamayıp Habeşistan'a hicret eden ilk müslümanlar, Meryem sûresini Necaşi'nin huzurunda okuyunca, Necâşî Ashama, Hz. İsa ve Meryem (عليهما السلام) hakkındaki bu nezîh ifadeleri çok beğenmiş, Kur'ân'la Tevrât'ın aynı kaynaktan geldiğini belirterek, Mekke'li müşrikleri huzurundan kovup, müslümanları onlara teslim etmeyi reddetmişti. Zaten Kur'ân, sadece bu sûrede değil, fakat bütün sûre ve âyetlerde çok yumuşak ve temiz bir ifade kullanarak, başta ehl-i kîtâb olmak üzere, bütün insanları asgarî müşterekler etrafında toplanmaya davet etmektedir.

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Where stories live. Discover now