199.Ders Tevbe Sûresi 80-86

38 8 32
                                    

199. Ders :

10. Cüz, 9. Sûre, 199. Sayfa
Tövbe Sûresi
80-86. Âyet-i Kerîm'eler.

بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

80

اسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لاَ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ
"Onlar için Allah'dan ister mağfiret dile, ister dileme."

إِن تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَن يَغْفِرَ اللّهُ لَهُمْ
"Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen de Allah onları asla affetmeyecek."

İbnu Übey, münafıkların reisi idi. Oğlu Abdullah (رَضِىَ اللهُ عَنْه) ise, samimi bir müslümandı.

Babası hastalandığında Hazreti Peygamberin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) ona istiğfar etmesini istedi.

Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) de isteğine muvafakat edince, üstteki ayet nazil oldu. Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) bunun üzerine "yetmişten daha fazla istiğfar edeceğim" deyince de şu ayet nazil oldu:

ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ
"Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları asla bağışlamayacaktır." (Münafikun, 6)

Çünkü Hazreti Peygamber (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) yetmiş ifadesini kesret değil, belli bir adet olarak anladı. Zira bir rakamın belli bir adedi ifade etmesi asıldır. Allahu Teâlâ ise bundan muradın tahdid değil teksir olduğunu beyan etti. Yedi, yetmiş, yediyüz ve emsali adetlerin çokluktan kinaye kullanılmaları meşhurdur.

ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ
"Çünkü onlar Allah ve Rasûlünü inkâr ettiler."

Ayette şu manaya bir işaret vardır:

Mağfiretten ümit kesmek ve Senin istiğfarının kabul edilmemesi, ne Allahın bunu esirgemesinden ne de Senden bir kusurdandır. Onların bağışlanmaması, buna kabiliyetlerinin olmayışındandır. Çünkü küfürleri mağfirete manidir.

وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
"Allah ise fasıklar güruhuna hidayet etmez."

Allah, inkârlarında inatçı olan fasıklara hidayet etmez. Bu, önceki hükme bir delil gibidir. Çünkü kâfirin mağfireti küfürden tamamen kopmasıyla ve hakka irşad ile olur. Küfre tamamen dalmış ve âdeta kendine bir tabiat edinmiş olan kimse, küfürden kurtulamaz ve yola gelmez.

Ayette Hazreti Peygamberin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) istiğfarda mazur olduğuna bir tenbih vardır. O da, dalaletin onlar hakkında tabiat haline geldiğini bilmediği sürece, onların imanından ümitsizliğe düşmemesidir. Yasak olan istiğfar, onların iman etmiyeceklerini bildikten sonra yine istiğfarda bulunmaktır.

Nitekim "Peygambere ve mü'minlere, -yakınları da olsalar- cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, müşrikler için mağfiret dilemeleri uygun değildir." (Tevbe, 113) ayeti bunu beyan etmektedir.



81

فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلاَفَ رَسُولِ اللّهِ
"Seferden geri kalanlar (münafıklar) Allah Resûlünün hilafına oturup kalmalarına sevindiler."

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Where stories live. Discover now