233. Ders Hûd Sûresi 109-117

19 4 52
                                    

233. Ders :

12. Cüz, 11. Sûre, 233. Sayfa
Hûd Sûresi
109-117. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

109

فَلاَ تَكُ فِي مِرْيَةٍ مِّمَّا يَعْبُدُ هَؤُلاء
Sakın şunların taptıkları şeylerde bir şüpheye düşme.

İnsanların akıbeti ile ilgili sana indirilenlerden sonra bu müşriklerin ibadetinin yoldan çıkmak olduğunu ve Sana kıssalarını anlattığım önceki ümmetler gibi batıl mabutlara ibadetlerinin sonucu olarak başlarına belâ gelmesine yol açacağına sakın tereddüt etme.

Veya, tapmış oldukları batıl mabutların zarar verecekleri, fayda vermeyecekleri hususunda bir şek içinde olma.

مَا يَعْبُدُونَ إِلاَّ كَمَا يَعْبُدُ آبَاؤُهُم مِّن قَبْلُ
Onlar sadece, daha önce atalarının taptığı gibi tapıyorlar.

Şüpheden yasaklayan hükmün illetini beyan eder: Yani, onlar ve ecdatları şirkte eşittirler. Onların ibadetleri ancak atalarının ibadetleri gibidir.

Veya onların taptıkları, ancak öncekilerin de taptıkları putlardır. Sana, onların ecdadının başına gelen azap haberleri geldi, bunların da başına bir benzeri gelecektir. Çünkü sebeplerde temasül, neticelerde de temasülü gerektirir.[1>

وَإِنَّا لَمُوَفُّوهُمْ نَصِيبَهُمْ غَيْرَ مَنقُوصٍ
Şüphesiz biz onlara nasiplerini eksiksiz olarak vereceğiz.

Biz onlara, ecdatlarına yaptığımız gibi, azaptan nasiplerini tam vereceğiz.

Veya onların rızıktan nasiplerini tam vereceğiz.

Bu da azabı gerektiren durum olmakla beraber, bunun tehirindeki hikmeti bildirir.

Eksiksiz” kaydı, onların nasiplerini tam alacaklarını gösterir. Çünkü mesela sen “hakkını verdim” dediğinde velev mecazen de olsa hakkının bir kısmını verdiğini kastedebilirsin. İşte ayetteki bu kayıt, böyle bir tevehhümü def içindir.



110

  وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَاخْتُلِفَ فِيه
Andolsun, biz Mûsâ’ya Kitab’ı vermiştik de onda ihtilaf edilmişti.

Bunlar Kur’anda ihtilaf ettikleri gibi, Musa'ya (عليه السلام) Tevratı verdiğimizde de insanlar ihtilaf etmişti, kimisi iman etti, kimisi de inkâr etti.

وَلَوْلاَ كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Eğer daha önce Rabbinin bir sözü geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi.

Allahtan olan söz, kıyamete kadar mühlet verme hükmüdür. Böyle bir hüküm olmasa elbette batıl yoldan gidenin hak yoldan gidenden ayrılması için, hak etmiş olduğunun başına gelmesiyle aralarında hüküm verilirdi.

وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مُرِيبٍ
Ve onlar onun hakkında derin bir şüpheiçindedir.”

Senin kavminin kâfirleri, o Kur’andan şüphe uyandıran bir tereddüt içindeler.




111

  وَإِنَّ كُلاًّ لَّمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَالَهُمْ
Şüphesiz Rabbin onların herbirine, yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir.”

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin