250.Ders Ra'd Sûresi 14-18

14 5 10
                                    

250. Ders :

13. Cüz, 13. Sûre, 250. Sayfa
Ra'd Sûresi
14-18. Âyet-i Kerîm'eler.

بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

14

لَهُ دَعْوَةُ الْحَقِّ
"Gerçek dua O'nadır."

Çünkü ibadet edilmeye ve kendisinden istenilmeye layık olan sadece O'dur, başkası değil.Veya, icabet edilen dua, O'na yapılan duadır. Çünkü O, kendisine dua edene icabet eder. Ayetin devamı da bunu teyit etmektedir.Her iki cihette de "Hak" kelimesi batılın mukabilidir.

Denildi ki ayette geçen "Hak" kelimesinden murat Allahu Teâlâdır. Ona yapılan her dua, hak duadır.

Bu ayetten evvel Erbed ve Amir ile ilgili bir sebeb-i nüzule yer verilmişti. Buna göre bu ayeti değerlendirdiğimizde, onların hiç hatırlarına gelmez bir şekilde helâk olmalarında Hazreti Peygamberin(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) duasına bir icabet söz konusu olduğuna ve kendisinin hak üzere bulunduğuna bir delil vardır.

Üstteki ayeti sebeb-i nüzule göre değil, genel bir şekilde değerlendirdiğimizde ise şunu görürüz:

Ayetten murat kâfirlerin Rasûlullah(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) ile mücadelelerine karşı Allahtan başlarına bir ceza inmesini hatırlatmaktır ve Peygamberin duasına icabet edileceğini nazara vererek onları tehdittir.Veya dalaletlerini ve görüşlerinin bozuk olduğunu beyan etmektir.

وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيْءٍ
"O'nun dışında yalvarıp durdukları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler."

Ama müşriklerin çağırdıkları, dua ettikleri putlar ise, kendilerine

إِلاَّ كَبَاسِطِ كَفَّيْهِ إِلَى الْمَاء لِيَبْلُغَ فَاهُ
"Onlar (bu halleriyle) ağzına su gelsin diye iki avucunu açan kimseye benzer."

فَاهُ وَمَا هُوَ بِبَالِغِهِ
"Hâlbuki, o su ona gelecek değildir."

Çünkü o su, camiddir, kendisine yapılan duanın farkına varamaz, icabette bulunmaya güç yetiremez, tabiatına muhalif bir şeyi getiremez. İşte, bunların ilâhları da böyledir.

وَمَا دُعَاء الْكَافِرِينَ إِلاَّ فِي ضَلاَلٍ
"Kâfirlerin duası ancak boşa gitmiştir."

Kâfirlerin duası zâyi olup gitmiştir, tam bir hüsran olmuştur ve bir işe yaramamıştır.


15

وَلِلّهِ يَسْجُدُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلالُهُم بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ
"Oysa göklerde ve yerde kim varsa, hem kendileri hem degölgeleri günün evveli ve âhirinde ister istemez Allah'a secde ederler."

Ayette geçen secde gerçek anlamıyla olabilir. Çünkü melekler, ins ve cinden ehl-i iman olanlar Allaha secde ederler. Bunlar, hem zor anlarında hem de rahat hallerinde severek secde ederler. Kâfirler ise zor zamanlarda ve mecbur kaldıklarında hoşlarına gitmeden secde ederler.Bununla beraber secdeden murat, Allahın onlardan istemiş olduğu şeyleri meydana getirmekte ister istemez boyun eğmeleri de olabilir.Gölgelerinin boyun eğmesi ise, Allahın o gölgeleri uzatmak ve kısaltmak şeklinde çevirmesidir."Günün evveli ve âhiri" ifadesinden murat, devamlı secde etmelerini anlatmaktır.

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt