257.Ders İbrâhim Sûresi 19-24

13 4 47
                                    

257. Ders :

13. Cüz, 14. Sûre, 257. Sayfa
İbrâhim Sûresi
19-24. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

19

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحقِّ
Görmedin mi Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı?

Allah gökleri ve yeri hikmetle ve olması gereken ideal ölçülerde yarattı.

Görmedin mi” hitabı Hazreti Peygamber(صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ)'edir, ama bundan murat ümmetidir.

Denildi ki: Hitap her bir kâfiredir.

إِن يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
O, dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir."

O, isterse sizi ademe gönderir, sizin yerinize başkalarını yaratır.

Cenab-ı Hak bu ifadeleri gökleri ve yeri yarattığını nazara verdikten sonra söyledi. Dolayısıyla ayetin üst kısmı, son kısmına bir delildir. Çünkü onların asıllarını ve yaratılmalarının gerektirdiği şeyleri yaratan, sonra suretleri tebdil ve özellikleri değiştirmek suretiyle onları meydana getiren zât, onlara bedel başkalarını yaratmaya kâdirdir, bu ona hiç de zor gelmez. Ayetin devamı zâten bu manayı ifade etmektedir:





20

وَمَا ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ
Bu, Allah’a hiç de güç bir şey değildir.

Çünkü O,

-Lizâtihi kudret sahibidir.

-Bir şeye gücünün yetip başkasına yetmemesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Elbette böyle olan, iman edilmeye, sevabını umarak ve kıyamet günü cezasından korkarak ibadet edilmeye layıktır.




21

وَبَرَزُواْ لِلّهِ جَمِيعًا
“(Kıyamet günü) İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıktılar.

İnsanlar kıyamet günü Allahın emri ve muhasebesi için kabirlerinden çıkarlar.

Veya ayetten murat, onların her şeylerinin açığa çıkması olabilir. Çünkü onlar bir takım çirkin işleri gizlice yapıyor ve bunların Allaha gizli kalacağını zannediyorlardı. Kıyamet günü olduğunda nefislerinde gizledikleri de ortaya çıkar.

Ayette bunun geçmiş zaman sığasıyla anlatılması, vukuunun tahakkukunu ifade içindir.

فَقَالَ الضُّعَفَاء لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّهِ مِن شَيْءٍ
Derken, zayıflar büyüklük taslayanlara şöyle dediler:Bizler, sizlere uymuştuk. Şimdi siz, Allah’ın azabından en ufak bir şeyi bizden savabilir misiniz?

Bunların “zayıf” diye nitelendirilmesi, görüş itibarıyla zayıf olmalarını ifade içindir.

İşte bu zayıf karakterli tebea, kendilerini peşlerine takan ve günahlara sevkeden reislerine şöyle derler:

“Bizler, peygamberleri yalanlamada ve nasihatlerinden yüz çevirmede size tâbi olduk.

O önde gelen kâfirler, kendilerine tâbi olanların ayıplamalarına karşılık yaptıklarına bir mazeret olmak üzere şöyle derler:

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin