302.Ders Kehf Sûresi 84-97

18 3 16
                                    

302. Ders :

16. Cüz, 18. Sûre, 302. Sayfa
Kehf Sûresi
84-97. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

84

إِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْأَرْضِ
Şüphesiz biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık.

Biz ona yeryüzünde dilediği gibi tasarrufta bulunma imkânı verdik.

وَآتَيْنَاهُ مِن كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًا
Ve kendisine her şeyden bir sebep verdik.

Ve ona, dilediği ve yöneldiği şeye kendisini ulaştıracak ilim-kudret ve âlet gibi her türlü sebebi verdik.







85

فَأَتْبَعَ سَبَبًا
O da bir sebebe tabi oldu.

Derken mağribe (batıya) ulaşmak istedi de, kendisini oraya ulaştıracak bir sebebe yapıştı.







86

حَتَّى إِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ فِي عَيْنٍ حَمِئَةٍ
Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, onu (sanki) kara balçıklı bir su gözesinde batıyor buldu.

Ayet metninde geçen “hamie” kelimesi “çamurlu” anlamına geldiği gibi “sıcak” anlamına da gelebilir. Bu manalardan birini tercih etmek diğerini reddetmeyi gerektirmez. Çünkü Zülkarneyn (عليه السلام)’ın güneşi batar gördüğü su, her iki özelliği de cem etmiş olabilir. Muhtemelen Zülkarneyn(عليه السلام) Atlas okyanusuna ulaştı ve ayette tasvir edildiği şekilde güneşi gördü. Çünkü gözünün önünde sudan başka bir şey yoktu. Bundan dolayı ayet, “güneş çamurlu – sıcak bir suda battı” demeyip “onu (sanki) kara balçıklı bir su gözesinde batıyor buldu.” dedi.

وَوَجَدَ عِندَهَا قَوْمًا
Bir de bunun yanında bir kavim buldu.

Denildi ki: Bu kavmin elbiseleri vahşi hayvanların derileriydi ve yiyecekleri de denizin sahile attıkları idi. Bunlar kâfir bir topluluktu. Bundan dolayı Allahu Teâlâ Zülkarneyn (عليه السلام)'ı onlara azap etmek veya imana davet etmekte muhayyer bıraktı.

قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ إِمَّا أَن تُعَذِّبَ وَإِمَّا أَن تَتَّخِذَ فِيهِمْ حُسْنًا
Ona dedik: Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onlar hakkında iyi davranırsın.

Ya küfürlerinden dolayı onları öldür.

Ya da dinin hükümlerini öğreterek onları irşad et.

Denildi ki: Allahu Teâlânın muhayyer bırakması öldürmek ve esir almak arasındadır. Çünkü öldürmeye bedel esir almak bir ihsan sayılır.





87

قَالَ أَمَّا مَن ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ
O da dedi: Kim zulmederse, onu cezalandıracağız.”

ثُمَّ يُرَدُّ إِلَى رَبِّهِ فَيُعَذِّبُهُ عَذَابًا نُّكْرًا
“Sonra Rabbine döndürülür, O da onu görülmemiş bir azabla cezalandırır.”

✔️2- Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz 📚Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon