40. bölüm

422 90 14
                                    

GİZLİ BÖLME

Gecenin sessizliğine Hicran’ın yemek yaparken mırıldandığı şarkı eşlik ediyordu. Liseli bir âşık gibi düşünürken gülümsemeye başlıyor, içinde uçuşan kelebeklerin mutluluğuyla yaptığı yemeğin tadına bakıyordu. İlk kez bu kadar mutluydu. Yaşadıkları kolay şeyler değildi, ama aşk ona her şeyi unutturabilecek kadar güçlü bir duyguydu. İnsanlar ya yarasını deşenin peşinde yorulur ya da aynı yarayı taşıyanlarla dururdu. Hicran, Erganilide kendi yarısını görmüştü. Onu kendine yakın hissetmesindeki en büyük sebeplerden biri de buydu. Oysa uzak durması için birçok sebep vardı. Ama hiçbir sebep yüreğindeki ona kalman gerek diyen sesi bastıramıyordu. Onun acısını kendi acısı olarak görüyor, kendi acısını onun acısıyla bastırıyordu. 

Birçok kadının yaptığı bir hataya düşmüştü. Onu iyileştirebilirim düşüncesiyle kendi yarasından vazgeçiyordu. Ne kadar saçma bir düşünceydi. Anne ve babasının adam edemediğini başka biri insan etmeye çalışıyordu. Kadınların olaylara erkeklere nazaran daha fazla duygusal yaklaştığı kesin bir bulguydu. Duygusallık zekâyı reddederdi. Mantığın olmaz dediğini duygusallık kabul eder, konu ne olursa olsun duygusal hareket etmenin bazı durumlarda insana zarar verdiği bir gerçekti. Özellikle konu kadınlar olunca tamamen olaylara duygusal yaklaşıyorduk. Oysa başka biri için çok güzel çözümler üretebiliyor, yol gösterebiliyoruz.  Neden konu kadınlar olunca olaylara bakış açımız değişiyor, hiç düşündünüz mü? Çünkü yaşadığımız, hissettiğimiz, kendimiz için en güzelini en kolayını istediğimiz içindir. Bir başkasının hayatı üzerinde çok güzel analizler yapabilir, sorunu çözmeye odaklı fikirler üretebiliriz. Çünkü hissetmediğimiz, yaşamadığımız bir şey için yorum yapmak, tespitte bulunmak kolaydır. Özellikle de bir konuya bakan dışarıdan birinin gözü o konuyu daha detaylı görmemize neden olur. İşte bu yüzdendir kendimize ait sorunları bir türlü çözemeyip duvardan duvara çarpma sebeplerimiz.

Hicran da tıpkı her kadın gibi mutlu olmak, sevdiği adama kendini adamak için bir şeyler yapıyordu. Oysa onu tanımıyordu bile. Geçmişte hayatına ne denli dokunduğunu bilmiyordu. Ama yine de seviyor, sevebiliyordu. Hicran masayı hazırlayıp masadaki son eksikleri kontrol ederken kapının sesi ile irkildi. O kadar mutlu ve derin düşüncelere dalmıştı ki bir anda tüm hayal dünyasından ayrılmasına neden olmuştu. Derin bir nefes aldı ve toparlanıp kapıyı açmaya gitti. “Ooo… Nefis kokular geliyor abla, ne yemek yaptın bize?” diyen kişi Baro’ydu. Feda aldığı yemek kokusuyla en sevdiği yemeklerin piştiğini anlasa da bunu belli etmedi. Ama eskiye dair bir şeyler hatırladı. Birbirine karışan müthiş yemek kokuları ona maziyi anımsatıyordu. Hicran heyecanla, “Ne sevebileceğinizi bilemediğim için size kardeşimin en sevdiği yemekleri yaptım.” dedi. Bu sözler üzerine Baro, Feda ile göz göze geldi. Feda hiç umursamamış görünüp montunu çıkarttı ve ellerini yıkamak için lavaboya doğru yürüdü. En ufak bir tepki bile vermeyen Delikanlının bu halleri Baro’yu sinirlendirdi. Delikanlının arkasından gidip sessizce, “Bunu ablana neden yapıyorsun?” diye sordu.

Feda yine umursamaz bir tavırla yüzünü yıkayıp duyabileceği bir ses tonuyla ablasına bakarak, “Doğrusu seni burada bulabileceğimi ummuyordum. Çoktan aşığına gitmişsindir diye düşündüm,” dedi. Baro, Delikanlının ağzından çıkan bu sözlere inanamamıştı. Bilerek Hicran’ın üzerine gittiğini anladı ve kaşlarını yapma der gibi kaldırarak onu uyardı.

Hicran, Delikanlıdan duyduğu sözlere biraz şaşırmış biraz da alınmış gibi dudak büktü. Ardından sakin bir şekilde, “Bana kötü davranmak seni mutlu mu ediyor? Ben yine de kötü biri olduğunu asla düşünmüyorum,” dedi. Delikanlı, Hicran’ın açık unuttuğu televizyona bakıp sırıttı. Çünkü tam o sırada haber kanalında seri katile dair haberler vardı. Başıyla televizyondaki haber programını gösterip dalga geçer gibi, “En az seri bir katil kadar iyi olduğuma emin olabilirsin,” dedi. Delikanlının bu sözleri ile donup kalan Hicran korku dolu bir halde Baro’yla göz göze geldi. Ortam bir anda soğuk ve çekilmez bir yere dönüştü. Baro durumu toparlamaya çalışarak, “Ellerine sağlık abla, yemekler çok güzel görünüyor,” dedi.

FEDA-İ "DELİKANLI KIZ"  | Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin