9. bölüm

1.4K 673 48
                                    

BOŞ DEPO



Kara'nın mekânı...



Kara, "Bir işi beceremediniz!" diye bağırdı.


"Abi, Zehra yenge kurtarmış kızı."


Kara, Zehra'nın adını duyunca sessiz kaldı. Derin bir 'Ah!' çekti. Bu kadının adı bile Erganiliye olan öfkesinin alevlenmesine yetiyordu. Kara, ona deliler gibi âşıktı. Zehra onu sevmeyen adamı seçmiş, onun için hapse girmeyi bile kabul etmişti.


Kara'nın, Erganiliye olan nefreti de öfkesi de bu yüzdendi. Bir adam bir orduya sahip olabilir, ama tek bir kadın o adamı silahsız öldürebilirdi. Kara, Zehra'nın canına kıydığını öğrenince deliye dönmüş, Hicran'ı öldürmeye yemin etmişti. Zehra, onun için sıradan bir kadın değildi. Savaşı başlatan sebepti. Kara, düşünceli bir şekilde Zehra'nın ölümünü düşünürken adamı konuşmasına devam etti.


"Abi, Erganili kızı hapisten çıkarmış. Artık kızı bulmamız imkânsız!"


"Nasıl yapmış bunu?"


"Kızın uçurumdan attığımız kız kardeşi var ya, suçu ona atmış. Sahte birkaç belge hazırlayıp kızın suçsuz olduğunu ispatlamış."


Kara, o an öfkeden kuduracak gibi hissetti. Erganili, sahte belgelerle Zehra'yı da çıkarabilirdi, ama yapmamıştı. Zehra'yı feda etmişti. Ve Kara bir kez daha Hicran'ı öldüreceğine dair yemin etti.




***




























ŞEHİRDEN UZEK TERK EDİLMİŞ BİR DEPO



Yaşlı adamın mekânı...



Bu depo kumar, dövüş gibi yasa dışı bahis işlerinin yeriydi. Mekânın sahibi Yaşlı bir adam, delikanlı kızın emir aldığı ve saygı duyduğu tek kişiydi. Yaşlı adam karanlık odasında gözlerini kırpmadan ekrana bakıyordu. Bugünlerin tek konusu, 'Seri katil kim?' sorusuydu ve o, bu sorunun cevabını bilen tek kişiydi. İçkisini keyifle yudumlarken kapı çaldı. İçeriye delikanlı kız girdi. Saygılı bir şekilde yaklaşıp bekledi. Televizyon ekranındaki habere bakan Yaşlı adamın keyfi yerindeydi. Delikanlı kız, kararsız bir şekilde lafa girdi. "O adamla evlenmiş," dedi. Yaşlı adam hiç kıpırdamadan gayet sakin bir sesle, "Sadece Erganili koruyabilir onu," dedi. Delikanlı kız, yine kararsız bir şekilde, "Peki, onu Erganiliden kim koruyacak?" diye sordu.


Yaşlı adam tebessüm ederek gözlerini ekrandan ayırdı ve delikanlı kıza baktı. Delikanlı kız sanki hatalı bir şey söylemiş gibi başını öne eğdi. Yaşlı adam, tekrar ekrana gözlerini dikip, "Yine aynı kişi," diye karşılık verdi. Olan biten Yaşlı adamın umurunda değildi belli ki. Bu durum onu sinirlendirdi. Delikanlı kız, bunu fark ettirmese de bundan sonra kendi için kimseyle paylaşmadan bu sorunu çözmeye karar verdi. Suçunu itiraf ederek ablasını hapisten çıkarabilirdi, ama yapmadı. Çünkü dışarısı onun için çok daha tehlikeliydi. Ablasının dışarda olan biten bunca kötülüğe karşı zayıf kalacağını bildiği için kendisini feda etmiş ve ablasının iyiliği için onu hapiste tutmaya karar vermişti. Tabii bu durumda Erganili tüm planlarını bozmuştu. O bunları düşünürken Yaşlı adam, "Yarın bir maçın daha var sıkı çalış, rakibin bir öncekinden çok daha dişli!" dedi. Yarın ki maça hazırlanmak için yaşadığı eski binada ki gizli bölmeye gitti. Saatler sonra gizli bölmede ki odanın karanlığında nefes nefese duyulan arbedenin sesleri vardı sadece. Karanlıkta yaşamaya alışmıştı. O geceden sonra hiçbir ışığı yakmaya cesaret edemiyordu. Bu korku onun bu dünyadaki tek zayıflığıydı. Delikanlı kız Feda yarın çıkacağı maçın hazırlığını yapıyordu. Isınmak için kum torbasına attığı bütün sert yumrukların asıl sebebi ablasının Erganiliyle evlenmesiydi. Kabullenmesi zor olacaktı. Belki de kabullenmeyip saygı duyduğu Yaşlı adamı bile hiçe sayarak bu evliliğe karşı çıkacaktı.


Dikkatini bir türlü yaptığı işe veremeyince sinirlenip kum torbasına tekmeler attı. Ardından sakinleşmek için bir sigara yakıp yatağına uzandı. Bir elini yastık gibi kullanıp başının altına alırken diğer eliyle sigarasını ağzından çekti. Gözlerini bulunduğu gizli yerin tavanına dikip ablasını düşünmeye başladı. Bu kirli oyundaki tek temiz, tek masum insan ablasıydı. Erganili onu üzecekti. Ablası onun yüzünden hapis yatmak zorunda kalmıştı. Kim bilir hapiste neler yaşamıştı? Hissettiği vicdan azabı ona rahat vermiyordu. Çok kez ablasını çıkartmak istedi, ama başındaki belalara ablasını bulaştırmak istemiyordu. Gecenin sessizliğine delikanlı kızın titreşime aldığı telefonunun tiz sesi karıştı. Sigarasını tekrar dudaklarını arasına alırken telefona uzandı, ardından açıp kulağına götürdü. "Buyurun," diye karşı tarafa yanıt verdi. Hiç bu kadar kibar davranmazdı. Belli ki arayan Yaşlı adamdı. "Tamam," diyerek telefonu kapatırken sinsi sinsi güldü. Ayağa kalkıp hazırlandı. Yeni bir avın adresi verilmişti. O sinsi sevincin tek sebebi bu olmalıydı. Her zaman ki gibi siyah tişörtünü giydi ve başına siyah kapüşonunu geçirdi. Fazlasıyla geniş olan giysilerin içinde vücut hatları hiç beli olmuyordu. Gizli bölmeden çıkmak biraz meşakkatli bir iş olsa da o, bunu her gün defalarca tekrarlıyordu. Yürüyüşünde zaferle dönmenin beklentisi vardı.


Delikanlı kız, ıssız sokakta sessizce avının gelmesini bekliyordu. Uzaktan dalgın dalgın yürüyen kısa boylu, zayıf adam avın ta kendisiydi. Sessizce yaklaşmasını bekledi. Yeterince yaklaştığından emin olunca da saklandığı kuytusundan bir anda çıkıp adama arkasından saldırdı. Önce boynunu kırdı. Can çekişen adamın boğazına bütün kurbanlarına yaptığı gibi koca bir kesik attı. Kesikten çıkan kan patlamış bir su borusunu andırırcasına ses çıkarırken sesi keyifle dinledi. Adamın yerde cansız yattığından emin olunca da bırakıp doğruldu. Cesedi arkasında bırakırken her zamanki gibi fazlasıyla rahat tavırlarla oradan uzaklaştı. Karanlıktan faydalanan tek kişi ne yazık ki o değildi. Biraz ötede Feda'nın az önce yaptıklarını gözleriyle gören birisi vardı.


Delikanlı kız, gizli bölmedeki odasına saatler sonra döndüğünde nefes nefeseydi. Çünkü birinin onu takip ettiğini fark etmiş, izini kaybettirdiğinden emin olunca da odasına geri dönmüştü. Onu takip eden kişi geçen gece ona adres soran komiserdi. Bunu kaçarken göz ucuyla baktığında fark etmişti. Bu durum canını sıksa da verilen görevi başarıyla halletmişti. Bunun için keyfini bozmayacaktı. Son dakika haberlerinde seri katili yakalayıp ihbar eden kişiye beş yüz bin lira para ödülü verileceğini öğrenince bir sigara yakıp, "Ah... Çok az bir para!" dedi ve keyifle sigarasını dumanlarken keyfini kaçıracak haberi verecek telefon çaldı. Telefonu açarken gayet keyifliydi. Umursamaz bir sesle, "Ne?" diye açtı. Ardından yattığı yataktan doğruldu. Aldığı haber keyfinin içine etmişti. Telefonu kapattıktan sonra düşünceli bir şekilde telefonun tuşlarına bastı. İsteksiz de olsa ara tuşuna basıp kulağına doğru götürdü.


Karşıdan gelen ses soğuk ve ilgisizdi. "Ne oldu?" diye karşılık verdi. Delikanlı kız yine saygılı bir tonla, "Hapisten çıkmış," dedi. Karşıdaki kişi Yaşlı adamdı. "Biliyorum," dedi. Delikanlı kız Feda, artık söyleyecek bir şey kalmadığını anlayınca telefonu kapattı. Kendi kendine, "Ablamı kurbanlarının arasına alamayacaksın Erganili," söylendi.





***



FEDA-İ "DELİKANLI KIZ"  | Kitap OlduWhere stories live. Discover now