Telefonu güçlükle cebime koydum tekrar ve borçlu olduğum adamları aradım. İkinci ödemeyide yapmadığım için bir şey yapmışlarmıydı bilmiyorum ama daha fazla ödemezsem yapacakları çok açık ortadaydı.
"Alo?" diye çıktı bir adam telefona.
"Ben Emir."
"He, söyle."
"Ben ödeme için aramıştım. İki ayın ödemesi. Bir buluşma tarihi verin, getireyim." dedim.
"Bu gece 12 geçen dediğimiz yer. 2000 lira."
2000 liram vardı hem önceden kazandığım para vardı hem Selimin verdiği para vardı, o konuda rahattım. En azından o konuda..
"Gece olmak zorundamı?" diye sordum, cevabın hoşuma gitmeyeceğini bile bile.
"Zorunda. Gelmezsen.." diye başlayan cümlenin devamında ne geleceğini çok merak ediyordum. Hüseyinin ölümüne sebep olmuşlardı. Bu sefer ne yapacaklardı?
"Geleceksin." dedi birden. Tehdit etmekten vazgeçmişti anlaşılan.
Ben bir cevap vermeden kapandı telefon. Bu gece nasıl çıkacaktım evden? Helede bu halimle. Henüz yürüyemiyordum bile!

Camın önünden ayrılarak kendi odama çıktım. Aşırı derece sıkılıyordum ama bir çaresi yoktu..
Kıvançın sesini duymuştum. Para işini zorda olsa halletme imkanım vardı. Geriye sadece Kaan kalıyordu. Onun ne durumda olduğunu, kimseye bir şey anlatıp anlatmadığını bilmeliydim.
Odama girer girmez aklıma Kıvançın otel odasından çaldığım defter gelmişti. Hemen onu sakladığım yerden çıkardım ve ilk sayfasını açtım.
Onun hislerini, duygularını, düşüncelerini okumak, özeline karışmak içimde başka başka hisleri uyandırsada çok merak ediyordum yazdıklarını.
Sayfalara çoğunlukla kısa kısa şeyler yazmıştı.
' Yalnız hissediyorum, kimseye güvenemiyorum' şeklinde yazılar vardı.

Okuduğum ilk sayfalardan anladığım kadarıyla arkadaşlık kurmayı seven biri değildi. Veya arkadaşlık kurabilecek kimsesi yoktu. Tesellisi ise Beşiktaşmış.
Geceleri fazla uyumayan ve çok konuşmayı sevmeyen biri.
Annesini ise çok özlemiş.
İlk sayfalarda kayda değer bir şey yoktu aslında.
Sonrasında ise yazdıkları git gide ilgimi çekmeye başlamıştı.
Tanışma günümüzü anlatmıştı.

' Bugün bir oğlanla tanıştım. Yani o geldi tanıştı benimle. Derse geç kaldığım için girememiştim, ders bittiğinde geldi ders notlarını verdi.
Çok iyi niyetli birine benziyor. Sanırım uzun zaman sonra yine kendime bir arkadaş bulabildim. Tanımadığı halde gelip not veren bir insandan zarar gelirmi? Gelmez herhalde. Yeterince zarar ettim bu hayatta, daha fazlasını kaldıramam.'

Bu kadar yazmıştı o gün hakkında. Benim hakkımda neler düşündüğünü bilmek gerçekten çok ilginç geliyordu bana. Evet, beni seviyordu bunu biliyordum ama bildiğim bu kadardı. O zamanlar hakkımda neler düşündüğünü bilmiyordum.
Sayfaları üstünde göz gezdirdikten sonra beni yıkadığı günü anlattığı sayfada kaldım. Bunun da ilgi çekici olabileceğini düşünmüştüm.
'Ben ilk defa böyle hissediyorum. Onu ellerken utandım. Yani bir erkeği ellemek beni utandırdı. Sanki bir bakireye tecavüz ediyormuş gibi utandım. Neden öyle hissettim? Sonuçta ikimiz de erkeğiz. Onu ellemek benim için bir şey ifade etmemeli.
Bana verdiği t-shirt'ü hala üzerimde. Parfüm kokusu hala üstünde. Sanırım Jean Paul Gaultier kullanıyor.
Onun yüzünden daha zaman bir kaç cümle yazıp kapattığım deftere onlarca satır yazmak bana saçma geliyor ama kendimi alamıyorum. Yazdıkça yazasım geliyor. Bende bıraktığı etki başka bir şey.

Belkide ona hayran olduğum için böyle hissediyorumdur? İki kardeşine tek başına bakıyor. Nasıl bir işte çalıştığını bilmiyorum ama bir öğrenci olarak pek güzel iş imkanları olmadığı kesin. Üzülüyorum durumuna ama her zaman helal para kazanacağını biliyorum. Helal para bereketli derler, umarım çok bereketlidir çünkü onu üzgün görmek benide üzüyor. '

Kapıya yaklaşan ayak seslerini duyduğumda hemen defteri kapatıp dolaba sakladım. Eminim içinde bilmediğim bir sürü şey yazıyordu, özellikle de geçmişte ne yaşadığı ama şuan için merakımı bastırmak zorundaydım.
Kapı açıldığında Masalı gördüm. Gülümseyerek yanıma geldi ve "Abi yemek yiyeceğiz. Seni bekliyor herkes." dedi
"Geliyorum." diye karşılık verdim ve ardından yanağına bir buse kondurdum.
"Çabuk gel. Bugün bizde Selim beylerle yiyoruz. Herkes aynı masada yiyecekmiş." dediğinde şaşkın yüz ifademe engel olamamıştım. Onca kişi neden aynı masada toplanacaktık?
"Tamam gidelim." dedim ve Masal arkama geçip beni itmeye başladı.
"Abi yakında kurtulacaksın dimi bu sandalyeden?"
"Kurtulacağım bir tanem. Sonra seninle tekrar çıkıp gezeriz. Seni omuzuma alırım."
"Zaten ne zamandır benimle ilgilenmiyorsun. Beni sevmiyormusun artık?" diye sorması sanki kalbimi yerinden sökmüştü. Her şeye dayanırdım ama Masalın üzülmesine asla!
Onu elinden tutup yanıma çektim ve sarıldım.
"Öyle deme. Ben seni çooook seviyorum. Senin için ölürüm ben. Sadece biraz yoğun ve yorgundum işte. Hem 1 ay boyunca uyudum unuttunmu? Uyurken nasıl oyun oynayayım?"
"Bilmem. Ama Aslı var ya. Arkadaşım. Ev de çalışan kızın kardeşi. Onun ablası da oynamıyormuş onunla."
"Oda çok yoğundur. Ama hadi kapatalım konuyu. Bizi bekliyorlardır." dedim son olarak ve asansöre binip alt kata indik.

Satılık erkekWhere stories live. Discover now