35. Bölüm - Şeytani

7.9K 828 271
                                    

Şarkıyı açmayı unutmayın, iyi okumalar!

Omzumdan dökülen saçların arasında yer edinen bir kolun, dudaklarımın üzerine sıkıca kapanmış bir elin varlığı bile kaybolurken gözüm sadece bana zorla izletilen gösterideydi. Miray'ın Toprak'la nasıl oynadığını, onun nasıl da delirmek üzere ama çaresiz olduğunu zorla izliyordum.

Buna neden katlanmam gerekiyordu? Benden, Toprak'tan ne istiyorlardı ve planları neydi? Hiçbir şey sandığımız gibi olmamıştı. Akıntıya karşı yüzmeye çalışmış ama onun ne kadar kuvvetli olduğunu unutuvermiştik. Şimdi, o akıntının içinde uçurumdan düşmek üzere son sürat savruluyorduk.

Şermin Alas. Onun ortaya çıkışı bu gösterinin heyecanla beklenen anıydı. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken, aklımdan tonlarca düşünce geçiyordu.

Ben onun ölümüne sebep olmamıştım.

Toprak annesiz büyümek zorunda kalmış olsa da annesi hayattaydı.

Annesi hayattaydı.

Şermin Alas, hayattaydı.

Ve tekrar en başa dönüyordum... Ben onun ölümüne sebep olmamışım.

Bana sunulan açıklıkta hala gösteriyi izlemek zorunda bırakıldığım için, belli ki daha da büyük bir sürprizle karşılaşacaktım. Bana zorla, gizlice Toprak'ı izletiyorlarsa tek istedikleri ona olan güvenimin sarsılması olmalıydı.

"Annenin hayatı mı, Melodi'nin hayatı mı?"

Miray'ın bunu gerçekten sormuş olmasına inanamıyordum. Yüzü keyifle parlarken Toprak'ın düşüncelerinin karmaşıklığına kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.

Anneni seç Toprak, diye düşündüm. Sakın düşünme, anneni seç.

Bu bataklıkta olmasının, hedef görülmesinin sebebi bendim. Ben kendimi kurtarabilirdim, ben bu çarpık zihinlerin ortasında hayatta kalabilirdim ya da ölümü kabullenebilirdim. Fakat Toprak'ın annesi yaşıyorsa, bu kez gerçekten ölümüne sebep olamazdım. Onu seçmeliydi.

Onun hatıralarımdakinden çok daha yaşlı göründüğünü fark etmiştim. Bu yaşlılık yılların bedeni üzerinde bıraktığı izlerden ibaret değildi. Hasta biri gibi zayıflamış, güçsüzleşmişti. Kötü haldeydi. Zihni bu insanlar gibi çarpıklaşmıştı belli ki.

Kapıdan içeri iki adam girdiğinde, ellerinde ışığı yansıtan silahların varlığıyla içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.

Anneni seç Toprak, kahretsin.

Her şey yavaş çekimdeydi, yanıbaşımdaki adamın fısıltıdan ibaret gülüşü bana ulaştığında asıl gösterinin başladığını anladım. İki adam da ellerini havaya kaldırdı ve tam karşılarında duran Şermin Alas'a doğrulttular. Kadın olan bitenden bihaber camdan tavana vuran yağmur damlalarını izlemeye devam ediyordu.

"Melodi mi, gerçekler mi? Melodi'yi seçersen, annen ölecek. Anneni seçersen, onu kurtarman gerekecek. Bu da bizi ikinci seçeneğe, gerçeklere getiriyor. Harekete geçmezsen on saniye içinde annen ölecek, gözlerinin önünde."

Adamlar anlaşmış gibi parmaklarını tetiğe yerleştirdikleri sırada beni tutan adamdan kurtulmak için çırpınmaya başladım. Anında üzerimde uyguladığı kuvvet artarken ve biraz daha hareket edersem birkaç kemiğimin kolayca kırılacağından emin olduğum zaman gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

Sakın beni seçme.

Sakın.

Anneni seç, sana asla kızmayacağım.

Karanlığın Efendisi | GÖLGEWhere stories live. Discover now