27. Bölüm - Yangın Yeri

9.9K 827 323
                                    

Bölüm +18 sayılmaz bence ama ben yine de şuraya duyurumu bıraktım, istemeyenler geçebilir.

Hepinizi öpüyorum.

Şarkıyı açmayı unutmayın.

Your lips, my lips, apocalypse.
Dudakların, dudaklarım, kıyamet.

"Seni tuzağa sokacaktım," dediğinde biraz daha yaklaştı. Parmak uçları omzumda, sırtımda geziniyordu. "Seni avladıklarını sanacaklardı, seni avladıklarını sanmaları için senin de buna inanman gerekiyordu..." Bir adım daha yaklaştığında sırtımı istemsizce göğsüne yasladım. Nefesini iyice hissederken vücudumun titrediğini fark ettim. Parmak uçları bu defa boynumda dolanırken gözlerimi kapattım. Birer damla yaş daha fazla dayanamayıp yanaklarımdan aşağı süzüldü. "Onları kendi tuzaklarında avlayacaktım Melodi. Dışarı çıkmak için tek şansımız bu."

"Neden?" diye fısıldadım. Boynumda dolanan parmakları tenimin alev almasına sebep olurken gözlerimi kapattım. "Bana neden anlatmadın?" dedim çoktan boğuklaşan sesimle. Karnımda oluşan hareketlenme yüzünden kaşlarım hafifçe çatılsa da vücudum iyice gevşiyordu.

"Seni oraya götürmek istemiyorum," dedi yüzünü bana yaklaştırarak. Nefesiyle saçlarım hafifçe hareket ediyor, parmakları tenimi yakıyor ve beni öldürmek yerine işkence ediyordu. Bana ne yaptığının farkındaydı, parmaklarının her hareketinin bende yarattığı etkinin farkındaydı. "Senden ayrılırsam benden bunu isteyemezlerdi."

"Ayrılmış gibi yapsaydık," Boğazım kurumuştu, nefes almak ona bu kadar yakınken çok zor geliyordu. Vücudum yıllardır yerine getirdiği bütün işlevlerini unutmuş gibiydi. Nefesi tenimi okşarken, yüzünü yüzüme daha da yaklaştırdı. "Olmaz," diye mırıldandı benim gibi. Onun da nefes alışları düzensizdi. "Onların inanmaları için senin de buna inanman gerekiyordu."

"Peki neden vazgeçtin, neden gitmedin?" dedim biraz daha gevşerken. Diğer eli elimi bulduğunda parmaklarını elimin üzerinde gezdirdi.

"Tek başına bir aptallık yapmandan korktum, ben seni oraya götürmemeye niyetliyken sen tek başına gitmeye kalkacaktın." Nefesi yanağımı okşarken parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi. "Deliriyorum, seni uzaklaştırmaya çalıştığım her saniye deliriyorum. Seni kendimden uzaklaştırmanın en iyi yol olduğunu düşündüm ama hesaba katmadığım bir şey vardı..."

"Ne?" diye mırıldandığımda yüzünü saçlarımın arasına gömdü. Gözlerim kapanırken elimi tutan elini sıktı. "Sen," dedi boğuk bir sesle. "Sen bana böyle yaklaşırken bütün dünyayı karşıma alabilirim. Kokunu bir saniye daha fazla duyabilmek için herkesin karşısına çıkabilirim. Senden uzak olmak beni öldürüyor, ben senin yanında yaşamak istiyorum."

Elimi tutan eli daha da gerginleştiğinde saçlarımın arasına gömdüğü yüzünü geri çekti. Dudakları hafifçe aşağı inerken başımı arkaya attım. Nefesi yüzümü alev alev yakarken kulağımın yanında durdu. "Sen, bana yaşamanın daha zorlu olduğunu öğretiyorsun." dedi vahşi bir sesle. Dudakları tenimden mahrum kalmış gibi tekrar beni bulduğunda her öpücüğünde biraz daha aşağı indi. Boynumu bulduğunda çoktandır orayı mesken edinmiş eli belime giderken bütün gücünü kaybetmiş vücudumu kendine çevirdi.

Kalbim hızlı hızlı atıyordu, bir süredir karnımın karıncalanmasına sebep olan his bütün tüylerimin diken diken olmasına sebep olurken gözlerimi kaçırdım. Belimdeki elini çekmeden, diğer elini yüzüme götürüp önüme düşen bir tutam saçı geri attı. "Sanki, her seferinde beni delirtmek için düşüyor bu tutam yüzüne. Her seferinde parmaklarım tenini bulsun istiyorum." Başparmağı yavaşça yüzümü okşarken diğer parmakları çenemin altında yer edindi. "Bana bak," diye fısıldadı.

Karanlığın Efendisi | GÖLGENơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ