23. Bölüm - Huzur

9.5K 923 518
                                    

Selam, biliyorsunuz bu kitapta aslında karakter fotoğrafları koymuyorum. Melodi tamamen zihninizdeki karakter, Toprak'ı genel hatlarıyla biliyorsunuz. Onlar için bu saatten sonra fotoğraf falan koymayacağım. Ancak Murat'tan bahsetmiş olsam da, hikayeye de yeni girmiş olmasının etkisiyle dedim ki onun fotoğrafını koyayım. Aslında bu kararı iki okurumun yorumlarına denk geldiğimde verdim. Yanlış anlamaları atmanız için aşağıya fotoğrafı ekliyorum. Bu fotoğraf Murat karakterini yazmadan önce internette araştırma yapıp ona yakıştırdığım bir fotoğraf. (Tabi ki elinde yine sigarası var.)

Ah, yine çok uzattım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ah, yine çok uzattım...

Şarkıyı açmayı unutmayın! (Bu arada şarkılar bölümden kısa oluyor doğal olarak, Spotify hesabı olanlar Gölge'yi yazarken dinlediğim şarkı listesine ulaşmak için denizkandemir-tr hesabıma uğrayabilir. Uğrarsanız takip etmeyi unutmayın!)
İyi okumalar diliyorum <3

Deniz kenarında, sahildeki arabada yolcu koltuğuna sırtımı yaslamış, bacaklarımı kendime çekmiş oturuyordum. Denizin üstünden yansıyan ay ışığının yumuşak hareketlerle salınmasını izlemek dışında başka bir şey yapmıyordum. Düşünceliydim, bir yandan da ilk defa rahatlamış, ilk defa hafiflemiştim.

Soluduğum hava bile hafif geliyordu artık. Kollarımı bacaklarıma sarıp başımı cama yasladım. O sırada şoför koltuğunun kapısı açıldı ve elinde iki tane kahve bardağıyla Murat bana gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verip bana uzattığı kahveyi aldım. Koltuğa oturup baktığım yere, denize baktı o da. "Çok güzel, değil mi?" dediğinde başımı salladım.

"Evet," diye mırıldandım. "Gerçekten çok güzel."

Karton kahve bardağını iki elimle kavradım, sıcaklığı iyi gelirken zaten bir süredir arabada olduğum için ısınmıştım. Ağlamıyordum artık, içimde öyle bir boşluk oluşmuştu ki kendimi inanılmaz rahat hissediyordum.

Murat düşüncelerimi bölmemek için daha fazla konuşmadı, bana uyum sağlayıp oturduğu yerden dışarıyı izlemeye başladı. "Suya hükmedemiyorum." dedim bir anda.

Şaşırmıştı, kısa bir süre sonra söylediğimi anlayıp başını salladı. "Kendini çok zorluyorsun." dediğinde gülümsedim. Sol elimi bardaktan çekip havaya kaldırdım, ona doğru yaklaştırdım. Avucumun içinde bir anda yanmaya başlayan ateşi gösterdim ona.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Karanlığın Efendisi | GÖLGEWhere stories live. Discover now