Bölüm 4 - Takip

13.6K 1.1K 281
                                    

"Bilmiyorum." dedi Melodi bıkkınlıkla. Şu kelimeyi odaya girdiklerinden beri kaçıncı söyleyişi olduğunu unutmuştu artık.

"Baştan alalım o halde." Adam asla pes etmiyordu fakat Melodi'nin saklayacak hiçbir şeyi yoktu.

"Defalarca anlattım size. Baştan başlamanın ne faydası olacak? Dışarıda bir yerlerde bir katil geziyor ama siz, beyefendi, burada zaman kaybetmeye devam ediyorsunuz."

"Bu sefer en baştan başlayalım." Melodi'nin söylediği hiçbir sözden etkilenmemiş gibi önündeki not defterinin sayfasını çevirdi ve eline bir kalem aldı. "Okula ilk geldiğiniz zamanı anlatın."

"Öyle diyorsanız... Lise son sınıfta geldim. Hayalim üniversite okumaktı ama şu dünyada benim gibi farklı insanlar olduğunu öğrenince buraya gelmeye mecbur kaldım."

"Pişman gibi konuşuyorsunuz. Bu okula gelmek sizin için bir hata mıydı?"

"O anki bakış açımla evet. Durumu anlatmamı istediniz, ben de anlatıyorum. Tek hayali iyi bir üniversiteye gidip güzel bir meslek sahibi olmak olan bir kız bir anda bütün bunlardan alı koyulduğunda böyle hissetmez mi zaten?" Kaşlarını kaldırıp baktı ve anlatacaklarına devam edecekken adam kendisini böldü.

"Bir gölge olduğunuzu ailenizin sizden neden sakladığını biliyor musunuz?" Kalemini eline almış ve Melodi'nin söyleyeceklerini beklemeye başlamıştı.

"Beni korumak için." Bunu tek nefeste söylemiş, her ne yaşanmış olursa olsun diğer seçenekleri göz ardı etmek istemişti.

"Sizi neyden korumak için?" Beklentiyle kaleminin ucunu masaya vurdu.

"Her şeyden. Şuan bile bir gölge olmak benim için garip bir durum. Hala neler yapabileceğimi, sınırlarımı bilmiyorum. Küçük bir kızdan bunu saklamakla yanlış bir şey yaptıklarını da düşünmüyorum."

"Demek sınırlarınızı bilmiyorsunuz. Peki, şu ana kadar keşfettiğiniz güçleriniz neler?" Gözlerini yine beklentiyle Melodi'nin gözlerinin içine adeta saplamıştı. Bakışlarındaki derin arzunun sebebini Melodi asla kavrayamıyor, sebebini tahmin edemiyordu.

"Murat Bey, bu sorular gerekli mi?" dedi o da meydan okurcasına adamın gözlerinin içine dik dik bakarak. Keşke Toprak burada olsaydı, kapıyı belki de on saniye geç kapatsam yanımıza gelmiş olacaktı. Bu adamla başa çıkmak çok zor, diye düşündü Melodi. Başı ağrımaya başlamış, ağrı gözlerine vurmuştu. Yüzünü avuçlarının içine alıp uyumamak için büyük çaba sarf ediyordu.

"Gerekli. Her ayrıntı bizi yeni bir ipucuna götürebilir. Lütfen devam edin."

"Yeni bir ipucu mu? Elinizde ipucu var mı ki?" dedi Melodi biraz sinir, biraz da beklenti içinde. Camdan içeri girip bütün odayı parlak bir aydınlığa boğan güneş tepeye çoktan ulaşmıştı. Saatlerdir bu odada olabilirlerdi. Bir kişi bile kapıyı çalmamıştı ve bunun için zihninden birilerine seslenmenin ne kadar doğru olabileceğini tartıp duruyordu.

"Siz, hanımefendi, lütfen size sorulan soruları yanıtlayın." Tık. Tık. Tık. Adamın sabrı da Melodi gibi dolmak üzereydi. O da bu odada saatlerdir tıkılıp kalmış olmaktan bıkmış, dışarı çıkıp sigarasını yakmak ve ciğerlerine o dumanı çekmek için yanıp tutuşuyordu. Ancak içinden bir ses bu masum bir kurban gibi görünen kızdan edinebileceği bilgi kırıntılarının bile işe yarar nitelikte olduğunu fısıldıyordu. Tık. Tık. Tık. Kalemini bir robot gibi masaya vuruyor, bileğini yukarı çekip tekrar tekrar aynı şeyi yapıyordu. Bu hareketinin ve çıkardığı sesin farkında değildi. Canı sigara içmek istiyordu ve daha fazla oyalanmaya niyeti yoktu. Bacak bacak üstüne atıp Melodi'ye devam etmesi için baktı.

Karanlığın Efendisi | GÖLGEWhere stories live. Discover now