Bölüm 2 - Gölgeler Aslında Kimdir

18.2K 1.3K 244
                                    

Melodi toplantı odasından ağır adımlarla çıktığında aklını kurcalayıp başının ağrımasına sebep olan hiçbir soruya yanıt bulamamıştı. O kişi hakkında öğrendiği şeyler kendisini sadece daha fazla bilinmezliğin içine sürüklüyordu. Daha önce kendi türünden kimseyle karşılaşmamış olması ilerleyen vakitlerde nasıl bir yol izleyeceğini ve o kişiyi nasıl alt edeceğini bilememesine sebep oluyordu. Bir gölge nasıl yenilirdi? Karşısındaki insanın zayıf noktasını bilmesi gerekiyordu ama bunun için önce kendi güçlerini keşfetmesi, kendi zayıf noktasını bulmalıydı. Belki de şansı yaver gider ve bu sayede o gölgeyle başa çıkabilirdi.

Koridorda, Melodi'nin son tarafında aynı onun gibi ağır adımlarla yürüyen Toprak'ın da kendi zihnindeki girdapta kaybolduğu alnının tam ortasında beliren o çizginin derinliğinden belli oluyordu. İkisinin de adımları boş koridorlarda yankılanıp yine sahiplerine geri dönüyordu. Sessizliği bir tek bu belirsiz adımlar bölüyordu. Melodi terk edilmişliğin yarattığı o boşluğu fark ettiğinde usulca başını kaldırdı. Doğru, boştu koridorlar. Şehirden uzak, ormanın derinliklerine gizlenmiş bu okulun etrafında nasıl ağaçlardan başka hiçbir şey yoksa okulun içinde de öğretmenlerden başka kimse yoktu. Saatler önce aynı koridordan şimdikinin tersine yürüdüğü sırada kendisine korkarak bakan yüzlerin sahipleri artık orada değildi. Çınar Hoca ani bir kararla herkesi evine göndermişti.

Zorunlu bir ara verilmesi gerekiyordu, yerinde bir karar olsa da ne kadar olduğu bilinmeyen bir araydı bu. Bir kişinin daha canını tehlikeye atacak bir şey yapamazlardı. Melodi'ye kalsa Toprak, Elif ve Mert'in de gitmesini istiyordu ama hepsinin buna karşı çıkacağını biliyordu ki toplantı odasında bu fikri öne sürmeye kalktığında Elif de Toprak da aynı şiddetle karşı çıkmışlardı. Mert yoktu, öğrencilerin güvenli bir şekilde şehre ulaşmalarına o yardımcı olacağı için erkenden yanlarından ayrılmıştı. Hiçbir öğrenci bu ne zaman biteceği belli olmayan araya karşı çıkmamıştı, bir sonraki kişinin kendileri olabileceği ihtimalini bilerek zaten nasıl durabilirlerdi ki orada?

En güvenilir yer sanılan, çok güçlü ve aşılmaz diye düşündükleri kalkanlarla çevrili bu yer bile artık sandıkları gibi güvenilir değildi. O kalkanı kandırabilecek kuvvette biri vardı ve bu fırsatı kaçırmayıp bir insanın ölümüne sebep olmuştu. Melodi boş koridorların duvarlarındaki küçük aydınlatmalara baktı, taş duvarlara loş, sarı bir ışığın yansımasına sebep oluyorlardı. Bakarken durdu, kafasındaki tonla düşüncenin ağırlığı artık ilerleyememesine sebep olmuştu. Şimdi ne yapacaktı, yatıp uyuyabilecek miydi? Vicdanının buna izin vermeyeceğini biliyordu, hiçbir şey yapmadan duramazdı. Toprak Melodi'nin durduğunu ancak birkaç adım sonra anladı. Sadece kendi adım seslerini duyuyordu artık. O da durup arkasına döndü ve o güzel yüzüne, bakışlarına hayran kaldığı genç kadının ne kadar zor durumda olduğu bir kez daha gözüne çarptı.

Daha Toprak küçük bir çocukken annesi ölmüştü, çok uzun yıllar sonra bu acı verici kaybın arkasında bir yerlerde Melodi'nin olduğunu öğrenmişti, onun da bir kurban olduğunu bilmeden. İçinde her gün ona karşı beslediği nefret büyüyerek katlanmış ve en sonunda kendi ruhuna bile sığmayıp her tarafa sıçrar hale gelmişti. Tam da o sırada Melodi Toprak'ın en yakınına gelmişti. Bu Toprak için zor bir zamandı. Her şeyden ve herkesten çok nefret ettiği insan yanı başındaydı ama aslında hiç de sandığı gibi biri değildi. Kim olduğundan, nelere sebep olduğundan habersiz genç bir kızdı sadece. Kendi gücü hakkında hiçbir fikri yoktu, Toprak'ın kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Başta onu direk öldürmeyi düşünmüştü Toprak. İntikamını direk, hiç beklemeden almak istemişti ama kızın güçsüzlüğü sinirlenmesine sebep oluyordu. Annesinin ölümüne sebep olan bu genç kızın en azından kendiyle savaşmasını istedi. En sonunda da canı için yalvarmasını... Ona dövüş sanatını öğretti, kendini nasıl savunacağını, düşmanına nasıl karşı koyması gerektiğini öğretti. Böylelikle Toprak onu öldüreceği zaman en azından güçsüz bir şekilde karşısına geçip ağlamayacaktı. Yine de hiçbir şey planladığı gibi gitmemişti. Melodi'ye karşı adını koyamadığı hisler şekillenmişti kalbinde. Bir yanı ondan nefret ederken diğer yanı ona âşık oluyordu. Karşısına çıkan her zorlukta Melodi'yi korumaya çalışmasını ilk başta ona sadece kendisi zarar vermek istediği için yaptığını sanıyordu ama çok yanılmıştı.

Karanlığın Efendisi | GÖLGEWhere stories live. Discover now