38. Peri Ortaya Çık

31.7K 2.8K 1.5K
                                    

Bundan sonra hep +600 oy istiyorummm

♪ ♫

38. Peri Ortaya Çık

Kaan cevap yazmamış, sonraki günlerde de sosyal medya dahil her yerde sessizliğe gömülmüştü. Hak ettiği yanıtı verdiğim için kendimle gurur duyuyordum ama benim için ne kadar zor olduğunu birinin anlaması için ruhumu karşısına alıp konuşması, onun ağzından duyması gerekiyordu. Gerçi konuşabileceğini sanmıyordum. Birinin karşısına çıkaracak olsam, kırık ayna parçaları gibi dökülürdü ruhum. Kendimi tam olarak öyle hissediyordum.

İşler öncesinden çok daha zor hale gelmişti. Annemin yanında farklı, babamla telefonda konuşurken farklı, kızların yanında farklı, grupta konuşurken farklı kişi oluyordum. Dışa yansıttığım hisler farklı, içimde biriktirdiklerim farklıydı. Daha da bölünmüştüm.

Başparmağımı Bonnie dövmemin üzerinden geçirdim. İnsan bir kere oynamaya başladığında, bir kere diğerlerinin istediği gibi yaşamaya başladığında geri dönüşü çok zor oluyordu. Ne kadar uzun sürerse o kadar derine gömülüyordu gerçek benliği. Ne kadar derine gömülürse, nefes alması o kadar zor oluyordu. Hâlbuki onların istediği gibi olduğumda her şey daha iyi olur sanıyordum. Herkes mutlu olur ve ben de onların mutluluğu ile yetinirim...

En azından kendimle gurur duyuyorum diye düşünürken omuz silktim. Ne kadar zor olsa da gereken neyse onu yapmıştım.

Oturduğum yatağımdan kalkıp özel derse –babam zaman geçtikçe özel dersleri arttırdığından neredeyse her günüm doluydu- giderken giymek için kıyafet seçmeye koyuldum. Kıyafet seçmek önceden olduğundan çok daha uzun sürüyordu. Gerçi çoğu şeyi yapmam öncesinden uzun sürüyordu. Bir sinir krizinin eşiğindeymiş gibi hissediyordum.

Bir şeyler aramaktan vazgeçip elimin değdiği ilk şeyi üzerime geçirdim. Altıma da rastgele bir pantolon giyip hazırladığım defterlerimi aldım. Askıdaki montlarımdan herhangi birini ve ne olduğunu bile görmeden aldığım botlarımdan birini giydim.

Dışarı çıktığımda soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla derin bir nefes çektim. Havada kar kokusu vardı. Soğuk bir nebze de olsa iyi gelmişti. Hayatımın her anında sıcağı seven ve savunan ben, son zamanlarda sıcağa katlanamaz olmuştum. Odamdaki kalorifer peteği bile neredeyse kapalı oluyordu. Annem odama her geldiğinde bunun hakkında söyleniyordu.

Sıcakta nefesimin daraldığını hissediyordum. Soğukta daha rahat nefes alabiliyordum. Ayrıca üşürken düşünebildiğim tek şey soğuk oluyordu ve böylece bazı şeylerin aklıma gelmesini önlemiş oluyordum.

Lullaby'ın olduğu sokağa döndüğümde büyüdüğüm kafeye baktım uzaktan. Annem ve çalışanları birkaç haftadır ufak ufak süsleyip yılbaşı temasına geçiyorlardı. Yılbaşına bir gün kala tam olarak bitirmişlerdi ve o kadar tatlı görünüyordu ki... Kocaman bir kar küresi gibiydi. Bir an tekrar on yaşında olmak istedim. Yılbaşının heyecanını iliklerime kadar hissettiğim o yaşlara dönmek istedim. Geçen seneye dönmeye bile razıydım. Geçen sene hissettiğim heyecanın çeyreği bile yoktu içimde.

Kafeye girdiğimde beni annem karşıladı. Heyecandan gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Nasıl olmuş?"

Onun kadar heyecanlı ve mutlu görünmeye çalıştım."Harika olmuş. Bence bahara kadar böyle kalsın."

"Yok," dedi annem mutlulukla etrafa göz atarken. "Birkaç hafta böyle kalacak da bahara kadar olmaz. Yeni fenerler, mumlar falan aldım. Bundan sonra da kış temasına geçiyoruz."

Annem içinde bulunduğumuz mevsime göre temalar hazırlardı. Bir de 23 Nisan, 19 Mayıs gibi özel günlerde özel süslemeler yapardı.

Annem her zaman hayali olan kafesini ben on yaşındayken açmıştı. Onun kafesine gösterdiği özeni, işe olan tutkusunu ve heyecanını ben de bir şeye göstermek isterdim. Ben daha ne olmak istediğime, hayatımı nasıl yönlendirmem gerektiğine bile karar verememiştim.

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now