14. Ben O Kişi Değilim

11.6K 1.3K 651
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ♥

Eve gelmeden önce sahilde dolaşıp temiz hava almış, bu çarpıcı deneyimin etkilerini üzerimizden atmaya çalışmıştık. Deniz havası ve aralık ayının soğuk rüzgârı sadece dakikalar içinde üzerimizdeki tüm etkileri süpürmüş, beynimizde dönüp duran tüm düşünceleri soğuk ve üşüme hissiyle değiştirmişti. Sahilde dolaşmayı yarıda bırakıp koşarak evimize dönmemiz çok uzun sürmemişti.

Evimiz halamı ikna edebildiğim en mütevazı evdi. Ona kalsa deniz kenarındaki villalardan birini tutacaktı. Zaten tuhaf ve gerçek hayatta gerçekleşmesi mümkün olmayan bir durumdayken Kaan'lar bir de villada yaşadığımızı öğrenseler bu imkânlara nasıl sahip olduğumu araştırır, halamın kim olduğunu öğrenir, planımı kolaylıkla çözerlerdi. Gerçi bu ev için de ailemden destek aldığım yalanını söylemek zorundaydım. Murat'ın ne yapıp ne edip hayatımıza tekrar sızmaya çalışacağına emindim, dolayısıyla yaşadığımız yeri de öğreneceklerdi. Bizi oldukça zorlu günler bekliyordu.

Evimiz, dört artı bir oldukça geniş bir apartman dairesiydi. Üç odayı kendimize almış, diğer odayı çalışma odası yapmıştık. Özellikle İrem devasa hukuk kitaplarını ve boya malzemelerini odasına sığdıramıyordu.

Amerikan mutfaklı dikdörtgen salonumuz ortak zevkimiz doğrultusundaahşap ve açık renkler ağırlıklıydı. Gri L koltuk ve bitkiler salona dair en sevdiğim şeydi. İçeri girdiğim anda kendimi evimde hissediyordum, huzurlu hissediyordum.

Ben kendimi koltuğa bırakıp televizyonu açarken kızlar odalarına çekildiler. Kendileriyle baş başa kalmaya ihtiyaçları olduğunu anlayabiliyordum. Bende ise durum tam tersiydi. Şu an düşüncelerimle baş başa kalmak beni korkutuyordu. Tüm o düşünce karmaşası tıpkı telefonumda kayıtlı olmayan dört farklı numaradan gelen açılmamış mesajlar gibi bir kenara atılmış bekliyorlardı. Televizyonun sesini daha da açtım. Ekranda ne olduğunu umursamadan, dünyanın en önemli programını izliyormuş gibi dikkatle izledim. O reklama girdiğinde diğerine geçtim. Bazen reklamlara kilitlendim, bazen büyük kavgaların yaşandığı yarışma programlarına.

Çok geçmeden Deniz ve İrem salona yanıma geldiler. Deniz, duş almıştı. İrem ise ellerindeki yeni renklere bakılırsa yine boyalarına sarılmıştı.

Deniz kumandayı elimden kapıp televizyonun sesini kıstı. Bacağını altına alıp bana doğru dönerek oturdu. "Bir şeylerden kaçmaya hızlı başlamadın mı? Bu duruma gelmen en azından birkaç hafta alır diye düşünmüştüm."

Başımı iki yana salladım. "Hayır, tam tersi. Zamanla daha iyi olacağım. Sadece bu ilk dalgayı atlatmam gerekiyor."

Koltuğun önündeki masif sehpada duran telefonumun ışığı bir kez daha yandığında ikisi birden ekrana bakıp açılmamış bildirimleri gördüler.

"Onlar," dedi İrem. "Bakmayacak mısın?"

Ellerimi bacaklarımın arasına alıp başımı eğerek halıyı inceledim. İçimden, şimdiye dek duyduğum tüm saçma şarkıları birleştirerek saçma kombosu yaptığım şarkılar söyledim. Sadece içinde bulunduğum durumdan biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Sonra yine kendime dönecek, aylardır olduğu gibi yine her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamaya devam edecektim.

"Eğer devam edemeyeceksen tam şu anda bitirmelisin," dedi İrem, o naif sesiyle. "Sana en başta söyledim zaten, bunu onaylamıyorum yanlış yapıyorsun. Şu haline bak, hiç sağlıklı bir profil çizmiyorsunAçi."

Bir an içinde bulunduğum durumu değerlendirdim. İrem haklıydı, gerçekten sağlıklı görünmüyordum. Duruşumu dikleştirdim. "Sadece kaçıyordum," diye itiraf ettim. "Bugün yaşadıklarım çok fazlaydı. Biraz durulmam gerekiyordu."

İLHAM PERİSİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon