48. Kaderin Yeni Bir Oyunu

30.1K 2K 1.6K
                                    

Bu bölüme bol bol yorum istiyorum olur mu? Çok merak ediyorum yorumlarınızı. 

Ve tabii ki

Oy vermeyi unutmayın lütfen.


48. Kaderin Yeni Bir Oyunu

Günler birbirinin aynısı olarak geçiyordu. İnanılmaz ama dünyaca ünlü rock starlarla takılmak hayatımızın bir rutini, sıradan bir olayı haline gelmişti. Özellikle sömestr tatilinde hemen hemen her gün birlikteydik. Belki çok iyi anlaştığımızdan, belki de ömrümüz boyunca hayatımızı bir anda değiştirecek bir mucize beklediğimizden bizim için dünyanın en normal şeyi haline gelmişti. Artık özel bir şey yapma gereği bile duymuyorduk. Bazen bir kısmımız koltuklarda yayılıp pineklerken bir kısmımız salonun şömine tarafında, bir kısmımız mutfakta ya da masada oluyordu.

Oyun turnuvalarına da devam ediyorduk elbette. Cezaları havuza atlama ve gün boyu kölelik oluyordu genelde. Elbette çok daha yaratıcı cezalar da buluyorduk ama Kaanların ünlü olması bu konuda elimizi kolumuzu bağlıyordu.

Cezalar aynı olsa da işlenişi zaman geçtikçe ağırlaşıyordu. Suyun içinde belirli bir süre kalma gibi ya da kölelere tüm evi hareket edemeyecekleri kadar yorulana dek temizletmek gibi.

Bora da neredeyse her seferinde bizimleydi. Kızlar ilk başta Bora'ya ağızları açık baksalar da zamanla onun varlığına da alışmış, deyim yerindeyse kanka olmuşlardı.

Aramızdaki bağ öylesine güçlenmişti ki, bağın bırakın kopması titremesi bile mümkün değildi artık.

Demir ailesinin yanından dönmüştü. Kaan ve ben onunla mesafeliydik ama aramızda bir sorun da yoktu. Konuşmalarımız hal hatır sormaktan ileri gitmiyor, mecbur olmadıkça konuşmuyorduk. Kaan'a nasıl ki hâlâ kızgınsam ona da kızgındım. İkisinin de birbirinden kalır yanı yoktu aslında. Sırf birbirlerini kışkırttıkları, birbirleriyle inatlaştıkları için o kadar üzülmüştük.

Çocuklardan yeni albümle ilgili bilgi almaya çalışsak da bize asla bir şey söylemiyorlardı. Bir şeylere hazırlandıklarını, çalışmalara başladıklarını biliyorduk yalnızca. Bazı günler on saati aşan toplantılara katılıyorlardı.

Anne ve babamı birleştirme planlarım suya düşmüştü. Sınav sonuçlarımla babamı memnun etmemeyi sürdürdüğüm için aramız yeniden gerilmiş, özel ders mevzusu tekrar gündeme gelmişti. Babam beni yeniden sıkıyönetime almaya çok hevesli olsa da annem her seferinde onu geri püskürtmeyi başarıyordu. Beni düşünmesini anlıyordum ama bana arkadaşlarımla görüşmeyi bile yasaklamasına anlam veremiyordum. Robota dönüşmemi istiyordu. Peki ya üniversiteye gittiğimde? O zaman rahat bırakacak mıydı beni? Asla! O zaman işler daha da kötü bir hal alacaktı, biliyorum. Bu neyin hırsıydı bu kadar anlamıyordum.

Yine tartıştığımız bir gün sinirimi karşımda bitiveren Melek'ten çıkarınca aramız hepten gerilmişti. Artık bu konu hakkında düşünmekten bile hoşlanmıyordum.

Kaan ve açelyası ayrı bir olaydı. Her şey, film izlediğimiz gecenin sabahında Kaan'ın 'Sizi birisiyle tanıştıracağım' yazdığı bir instagram hikâyesiyle başladı. Hemen ardından, yanağını saksıya dayayıp gözleri kapalı bir şekilde sırıttığı fotoğrafı attı. Üstüne şöyle yazmıştı: Açelya... Güzel bir çiçek...

Her sabah bana günaydın yazıyordu. Hemen ardından 'Bugün nasılsın?' diye soruyordu.

'Mutluyum' yazdığımda, instagram hesabına açelyanın fotoğrafını atıp, 'Açelya bugün mutlu' yazıyordu. Yorgun olduğum günlerde, 'Açelya yorgun :( ' arkadaşlarımla olduğum günlerde onu diğer bitkilerin yanına götürüp, 'Arkadaşlarıyla vakit geçiriyor' yazıyordu.

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now