40. Senin Eserin

32.9K 3.1K 1.7K
                                    

Oy verenlerin kanatları ışıldasın! 

Yorum yapanların ise kanatlarında yeni renkler parıldasın! :D

Bu bölümü de +800 yapar mıyız aşkımlar ♥

♪ ♫

40. Senin Eserin

Ayağımın altında çıtırdayan ayna parçalarının sesleri eşliğinde telefonumu alıp Kaan'ın hesabını açtım. Aradığım şey oradaydı.

'Peri'nin adını bize söyleyecek misin?' diye sormuştu birisi. Ve Kaan cevap vermişti: Onun adı, Bonnie.

Yüzüm ısınırken dudaklarım kıvrıldı. Vücuduma bir sıcaklığın yayıldığını hissettim. Kalp atışlarım hızlandı. Kalbim kulaklarımda atıyordu adeta.

Ve o anda...

Anladım...

Duydum...

Sana bakarken içimde bir müzik çalıyor demişti.

Duyabilmem için, gereksiz tüm seslere kulağını kapatman lazım demişti.

Kaan, içimdeki çatışmaları görüp kendim olabilmem için uğraşmıştı. Gereksiz tüm seslere kulağını kapatman lazım derken dış seslerden, şehir gürültüsünden değil, iç seslerimden bahsediyordu. O, beni her zaman kendim olmam için cesaretlendirmişti. Kendim olduğumda ise duyacağımı söylemişti.

Şimdi tümüyle Açelya'ydım. Olmak istediğim kişiydim.

Ve duyuyordum...

Daha önce onun yanındayken kalp atışlarımın hızlandığını, ritminin değiştiğini hissetmiştim ama bahsettiği şeyin bu olduğunu anlamamıştım.

Kendimi derinliklerimde bir sandığa gizlemiş, üzerine olmam gereken kişiyi, başkalarının doğrularını, başkalarına göre şekillendirdiğim karakterimi yığmıştım. Şimdi, hepsinden kurtulduğumda, duyuyordum. Kendi hislerimi duyuyordum.

Ve Kaan'ın hislerini...

Kaan bana hislerini açmıştı ama ben fark etmemiştim bile. Kaan benim ona hissettirdiklerimi uzun süre önce gözlerime bakarak itiraf etmişti ama hiç anlamamıştım...

Ona yazmayı düşündüm ama vazgeçtim, çünkü hem söylemek hem de göstermek istediğim bir şey vardı.

Ne giyeceğime karar vermek için dolabımı karıştırırken Murat'ı aradım. Dolabım çok kısa sürede savaş alanına dönmüş, yarısı da dışarı dökülmüştü. Ne kadar zor işlerdi bunlar ya!

Murat, ikinci arayışımda, "N'aber minik kelebeğim?" diyerek açtı telefonu.

"Kaan yanında mı?"

"Ben de iyiyim," derken somurttuğunu sesinden bile anlamıştım. "Varsa yoksa Kaan. Hiç sen nasılsın minik köstebeğim demek yok."

"Minik köstebeğim mi?" dedim gülerek. Üstüme giyecek bir şey bulduğumda telefonun hoparlörünü açıp giyindim. Altıma yine rastgele bir pantolon giyecektim nasıl olsa.

"Minik köstebeğim tabii. Ama tabii, ben kimim ki? Murat kim ki hayatınızda? Her şeyi yapan Murat, ama kenara atılan da hep Murat."

"Benim tatlı belam," dedim, Murat'ın devam etmesini engelleyerek. Yoksa susmazdı, biliyorum. "Tatlış köstebeğim. Senin kazdığın tünellere kurban olsunlar, sen olmasan biz ne yapardık? Seni kenara attığımdan değil, Kaan şu an bu konuşmadan haberdar mı diye sordum."

İLHAM PERİSİजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें