53. Herkese Hakkını Ver

16.9K 1.5K 343
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Bölümü okumadan önce önceki bölümleri okuyup okumadığınızı kontrol edin lütfen. Bildirim sorunu yüzünden karışıklık yaşayanlar oldu çünkü :)

♫♪

53. Herkese Hakkını Ver

İnsanlar ikiye ayrılır; spot ışıklarının altındakiler ve diğerleri.

Ben, bundan dört sene önce spot ışıklarının altından çekilmiş, diğerlerinin içinde bile görünmez olmayı tercih etmiştim. Bu tercih benim içim her zaman tartışmalı bir konuydu. Gerçekten bunu mu istiyorum yoksa tekrar görünür biri mi olmak istiyorum? İçimdeki tek çekişme bu da değildi. Görünmez olmanın benim tercihim mi yoksa zorunda olduğum bir şey mi olduğu konusu da bir başka savaştı.

Bir şeyler yaşanmıştı, hem de çok büyük şeyler. Yaşadıklarım mı beni bu konuma getirdi yoksa ben mi bunu seçtim düşünmeyecektim. Daha fazla iç savaş istemiyordum. Endişeli tarafımı susturmuş, bundan haz alan tarafımı ön plana almıştım. Madem hayatımızda bazı insanları başrole alıyorduk, sıranın bana gelmesinin nesi kötüydü? En yakın iki arkadaşım iki yanımda okul bahçesinde yürürken insanların bir film sahnesiymiş gibi bize yol vermesinin, hepsinin gözlerinin üzerimizde olmasının tadını çıkarmamın nesi kötüydü?

Ah, selam.

Bir de bu vardı; yüzümüze bakmayan insanların artık bize selam vermeye pek bir hevesli oluşu. Verdikleri selama gülümseyerek karşılık verirken iki yüzlülüklerini bilmenin verdiği tatmin tüm vücudumu sarıyordu. Bundan haz duyuyordum ve bir de bunun için kendimi yargılamayacaktım.

Sıramıza oturduğumuzda sınıf arkadaşlarımız başımıza üşüştü. Argo'yu, nasıl tanıştığımızı ve tabii bir de Bonnie ve Clyde olayını soruyorlardı. Deniz geçtiğimiz hafta soruları ustalıkla geçiştirmişti, şimdi sıra bendeydi.

"Gerçekten anlatamam," dedim bininci kez. Hayatımın en özel anlarını, işlerine yaramadığım sürece benimle ilgilenmeyen insanlara tabii ki anlatmazdım. Özel durumlar dışında... Mesela benim işime yarayacak birisi olursa aralarında, o zaman istediği şeyleri öğrenebilirdi. Bazı insanlara hakkını vermek, aynı dilden konuşmak gerekirdi. Hak ettikleri şekilde davranmak gerekirdi, mesela daha önce başka insanlara davrandıkları şekilde.

İtiraf etmek gerekirse bir köşede kopya vermesi için kıstırılan kız olmaktansa, gücü elinde bulunduran kız olmayı seviyordum. Ne de olsa bu düzeni onlar kurmuştu, ben sadece ayak uyduruyordum.

"Okuldaki Bonnie de sendin," dedi Didem.

"Peki ya Melis?" diye sordu Kübra.

Soruyu soran Kübra'ya döndüm. "Ne olmuş Melis'e?"

"Ezgi Bonnie'nin o olmadığını..."

Kübra bu konuyla ilgili konuşmaya çok hevesli göründüğünden olabilecek en ruhsuz halimde, "İkisiyle de ilgilenmiyorum," dedim. "Okuldaki olayla alakam yok ve Melis'i attıran Ezgi'ydi. Çok merak ediyorsanız sorularınızı ona sorun. Ayrıca ben neden Melis'i attırayım ki?"

"Çünkü seni dışarıda sıkıştırmıştı."

Çevremi saran gruptaki tüm kafalar konuşan kişiye döndü. Rüya, Melis beni sıkıştırdığında Melis'in yanındaydı. Keşke onun için de bir şeyler ayarlasaydım.

Okuldaki olayın iç yüzü öğrenilirse Kaan'ın başı ciddi belaya girerdi bu sefer. Ben liseye gittiğim için söylenmedik şey bırakmamışlarken bir de bunu öğrenirlerse kim bilir neler yaparlardı. Beni dövmeye kalkan, tehdit eden bu aptallar yüzünden bunun yaşanmasına izin veremezdim.

İLHAM PERİSİWhere stories live. Discover now