《7》'RUHSUZ BEDEN'

Start from the beginning
                                    

Artık önüm, arkam kararmıştı. Hiçbir beyaz yoktu bana ait. Şimdi ne olacaktı? Karşımda koca bir kara delik vardı. Şu andan itibaren geçmişim vardı ama geleceğim olmayacak gibiydi. Gözlerim açık olmasına rağmen karanlıktaydım.

Kim söndürmüştü hayatımın ışıklarını?

Ne oluyordu, ne olacaktı?
Amansız bir bekleyişteydim. Ne bir umudum vardı ne bir umut ışığım.
Ne bir kurtaranım vardı ne bir yardım eli uzatanım. Şiddetli bir rüzgar sesi duyuyordum. Saçlarım birbirine karışıyor, ben rüzgarla boğuşuyordum. Kurumuş bir ağacın üzerinde kalan son yapraktım ben. Bu yüzdendi rüzgarın bana olan kini, düşmanlığı. Bir bana yetemediğini sanıyordu gücünün. Oysa ben hayatımda ki tüm şansımı o dalda son yaprak olarak kaybetmiş, tüm şansızlığımı rüzgarın düşmanlığını kazanarak başlatmıştım. Zaman gelmişti ve ben yüksekten aşağıya aheste bir yavaşlıkla süzülüyordum. İşte tam da o sıralarda karşımda ki kara delik kuvvetini arttırmış, bulunduğum konumdan beni içine vakumlamıştı.

Bana bahşedilen güzelliğin imtihanını verememiş, peşimden gelen felaketime dur diyemeyerek o mutlu hayata erişememiştim

Ben artık sonsuza kadar karanlığa hapsolmuştum.

Büyük bir korkuyla açtım gözlerimi aydınlığa. Neler yaşamıştım ben az önce o rüyada. Yatmakta olduğum yatakta oturur pozisyona gelerek sırtımı yatak başlığına dayadım. Ellerimi ter içinde kalan yüzümde gezdirip ter içinde kalan saçlarıma daldırdım. Ellerim saçlarımda sakinleşmeye çalışırken gözlerimi kapattım. Rüyaydı. Kötü bir rüyaydı. Rüya olmayı haketmeyecek kadar kötü bir kabustu. Gözlerimi açarak etrafımda gözlerimi gezdirdim. Ben odamı ne ara bu kadar değiştirmiştim? Bu dolap, bu yatak, şu banyo kapısı. Bir dakika benim odamda banyo yok ki. Yatakta biraz daha toparlanarak konumumu değiştirdim hızlıca. Bu ani hareketimde bir kaya ağırlığında olan başıma bir ağrı saplandı. Elimi başıma götürdüğümde dokunduğum yerin sızlamasıyla tedirginliğim arttı. Hâlâ kabus görüyor olamazdım değil mi? Bu hissettiğim acı, rüyada olamayacağım kadar gerçekti.

Neler olmuştu? Düşünmeye çalış, düşünmeye çalış. En son ne olmuştu. En son eve gittim. Annemle inatlaşmamız sonucunda misafirliğe gittik. Sonra orada zaman geçirdikten sonra yola koyulduk. Arabamızın önü kesildi. Tabi ya arabamızın önü kesildi. O bana dokundu ve beni kaçırıyordu. Şu an hatırladığımsa beni itmesi ve kafamı çarpmamdı.
Bu yüzden acıyordu başım. Elim enseme gitti çünkü beni ittiğinde ensemi çarpmıştım. Elimi oraya götürmez olaydım. Bu nasıl bir sızıydı? Gözlerim kapanmadan önce
aklımdan geçen bir kaç cümle geldi aklıma. Nasıl bir dileğim vardı?

"ya bu gözleri bir daha hiç açamamak ya da kan ter içinde bir kabustan uyanmak...."

Bu gözleri bir daha açmıştım. Bu ikinci dileğimin gerçek olucağı anlamına mı geliyordu? Kan ter içinde bir kabustan da uyanmıştım ama yaşadıklarım kötü bir rüyadan ibaret değildi. Acaba bu gördüğüm rüya yaşayacak olduklarımın teminatı mıydı? Yani sonsuza kadar karanlığa hapis mi olacaktım?

Düşünmeyi bırakmalı ve ayaklanmalıydım. Neredeydi acaba o pislik? Ben burada duramazdım. Kulağımda bir kaç el silah sesi yankılandı. Bu bilinçaltımın bir oyunuydu. Tabi ya ailem! Onlara zarar vermiş miydi? Ne olduğunu anlamama müsade etmemişti. Öğrenmeliydim. Öğrenecektim. Hızla ayağa kalktım ve kalktığım gibi yatağa geri düştüm. Sanki yürüme yetimi kaybetmiş veya da uyuşmuş ayağımla adım atmayacak hale gelmiş gibi hissediyordum. Bu sefer daha temkinli kalktım ve birkaç adım attım.

MELÂLWhere stories live. Discover now