114. Bölüm: "Sıra Hatem'de"

35 8 5
                                    

Marmara’nın suratını karaya çaldı kapkara gece; bulutların göğü kuşattığı, aya ve yıldızlara rest çektiği bir Nisan akşamıydı. Rüzgârın şiddeti artmış ve denizdeki gelgitlerin şaha kalktığı bir akşam yaşanırken fokurdayan denizin dalgaları, kıyıya inen kırbaç darbeleri şak gibi sesler çıkararak ilkbaharın yazla temasının şiddetini gözler önüne sürüyordu.

Taksim…

Otelin lobisinde oturan Çetin, kulağına taktığı kulaklığa:

“Pavlu yemekhaneye indi. Etrafında adamlar var. Burası kalabalık!” derken Hatem, bir müşteriymiş gibi rezervasyon bölümünde durmuş ve etrafına bakınıyordu.

Mutfaktan çıkan Kağan, üstündeki garson kıyafetiyle elinde tuttuğu tepsiyi düşürmemeye gayret ederek adımlarını yavaşça atarken gülümseyerek etrafına bakındı.

Delal ve Rojda da müşteri gibi Pavlu’nun hemen iki masa arkasına oturmuş ve yemeklerini yiyordu.

“Bu akşam çok güzelsin!” diyen Delal, kulaklıktan onu dinleyenleri umursamadan gülümserken Rojda, dudakları kıvrılmış bir şekilde:

“Sadece bu akşam mı?” diye sordu. Kağan araya girdi.

“Bana kalsa her akşam güzelsin abla! Elin oğlu işte, sadece bir akşam güzelsin der, öbür akşam güzelliğini unutur.”

Kıkırdayan Hatem’in sesi, hepsini gülümsetmişti.

“Kadınlar her zaman güzeldir, erkekler her zaman odun…”

Çetin de muhabbete dahil oldu.

“Biz ne yaptık şimdi ya? Benim Çınar’ım her zaman güzel!”

Dışarıdaki minibüsün içinde oturan ve kamera görüntülerinden onları izlemekte olan Çınar,

“Sağ ol Çetin, sen de her zaman odunsun!” deyince Hatem, karşısında duran resepsiyonisti görmezden gelerek güldü. Uzun boylu ve esmer resepsiyonist, karşısındaki kadının ona mı güldüğünü ve neden güldüğünü anlamamış bir halde:

“Buyurun!” deyince Hatem, irkilerek kendine geldi.

“Şey, ben bir arkadaşı bekliyorum da, o gelsin öyle yer ayıracağım!”

Çetin’in sesi, onun kulaklarında yankılanırken resepsiyondaki adama çaktırmadan baktı.

“Abla katil mi edeceksin bizi? O ne biçim laf?”

“Kız…” diyen Hatem, adamın çatılan kaşlarını görünce gülümsedi.

“Yani gelecek arkadaşım kız, bayan yani! Sivas’tan gelecek, kalacak yeri yok! Ondan…”

“Ulan Çetin!” diye duyulan ses, Hatem’i ifadesiz bir şekilde bırakırken Delal’ın kızan sesi, Hatem’in yüreğine su serpiştirmişti.

“Yatacak yerin yok oğlum! İşine odaklan şimdi!”

Pavlu’nun önüne siparişleri bırakan Kağan, gülümseyerek çekilirken adamlar, gelen siparişleri kontrol ediyordu. Bir tabakta suşi, diğerinde salata ve yanında kolalarla Pavlu, ellerini ovarak yemeye başladı.

“Arkadaşlar! Adam tuvalete gidecek, yanında en fazla iki kişi gidebilir. Diğerleri koridorlarda dağılır. Tuvaletteki Pavlu bende! Çetin ve Hatem, koridordaki adamlar sizde! Ve Kağan, sen de ablanla birlikte dışarıdaki adamları hallet!”

“Ben de kameraları donduruyorum abi!” diye duyulan Çınar’ın sesi,

“Zahmet olmasın?” diyen Delal’ın sesiyle duruldu. Herkesin aynı anda suratlarına yayılan tebessüm, Delal’ın nüktesinin yerini bulduğunu gösteriyordu.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin