[Yeni Türkiye'ye Doğru]

98 22 30
                                    

⚠Yeni Sezon
_________________

⛔⛔⛔

İstanbul, soğuk ve çetin bir Şubat soğuğuna göğüs germiş; uğuldayan rüzgâr, çatılarda ve çıplak ağaç dallarında yankılar yaratarak yoluna devam ediyordu. Ayın ortasıydı ve kış, tüm çetinliğiyle sürüyordu. Uğultulu rüzgâra eşlik eden kar taneleri, dört bir yana savrulup duruyordu. 2014’ün ikinci ayının ortalarında ülke, çeşitli girdaplardan ve badirelerden geçip kışa merhaba demişti.

Cama yansıyan suratındaki öfke ve kin emareleri, dışarıdan cama yapışan kar tanelerini korkutuyor; asık suratındaki soğuk ifade, kışın soğukluğuna meydan okuyordu. Hannah, arkasında duran Tankut’un yansımasını görünce, daha da soğuk ve öfkeli bir ifadeye büründü.

“Aralık planları, elimizde patladı!”

Tankut, bu laftaki mahzun kinayeyi hemen kavradı.

Hepsi, o gazeteci yüzünden… Gerçi fişini çekmiştim. Ama geç kalmışım.”

Tankut’a döndü, küfredercesine üfledi aldığı soluğu ve:

“O mektuba engel olsaydık, şimdi hilafet sancağı altında olurduk” deyince Tankut:

“Ne güzel olurdu?” diyerek tebessüm etti.

“Ama başka bahara kaldı. Şimdi biz, yavaşça el altından faaliyetlerimizi sürdüreceğiz! Ta ki Kutlu İmam’ımız, bize emir verinceye dek…”

Tankut’un mütebessim çehresindeki sevinç pırıltıları, Hannah’ın soğuk çehresine meze olup dağıldı.

“Sırıtma! İmam’ımızın altınlarını alan şahıs… Neydi adı?”

Tankut, umursamaz bir tavırla:

“Zerdan Mağden…” deyince Hannah, başını salladı.

“Buldunuz mu izini?”

“Bulduk efendim!”

“Onu, bizzat ben sorgulamak istiyorum. Nerde?”

“Azerbaycan’da… Kendisi, oradaki ekiplerimiz tarafından ele geçirildi. Yapılan ilk sorguda, Saruhan’ın adını verdi.”

Yüzü buruştu Hannah’ın, tiksinmiş bir ifadeyle:

“Nasıl yani?” diye sordu.

“Yani Saruhan Hübel, kendisine emanet edilen altınlara ihanet etti. İmam’ımızın emanetine hıyanet etti efendim!”

“Saruhan’ı da alın, yüzleştirelim!”

Tankut, başını sallayıp:

“Anlaşıldı efendim!” dedi. O sırada Hannah’ın telefonundan yükselen ses, ortamda çınlarken Hannah, eliyle Tankut’a git dercesine bir işaret yaptı. Tankut’un huzurdan ayrılmasıyla Hannah’ın telefonunu açması bir oldu.

“Ben de, senin aramanı bekliyordum ortak!”

“Bana ortak deyişini özlemiştim!”

“Ne zamandır buradasın, neden şimdi aklına düştüm?”

“Malumun, kuyumuzu kazanın kabrini kazmakla uğraşıyordum. Bize yapılan operasyonun boyutunu çözebilmek için, baya bir çaba sarf etmem gerekiyordu.”

“Sonuç?”

“Hiç iç açıcı değil ortak! Bizim bütün ritüelleri çözmüş durumdalar! Ama zararın neresinden dönersek kârdır ortak!”

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin