YENİGÜN

62 16 8
                                    

🎗BÖLÜM 93🎗

🌎🌎🌎

Asım, Nadir’le Konuşmak İçin Telefon Kulübesine Girer…

Kulübenin cam kapısını açıp içeri girdi, ahizenin yukarısındaki çıkık bölgeye yerleştirilmiş kamerayı fark etmemek için kör olmak lazımdı. Yarbay, bilerek belirtmiş ve sanki onun gözlerine sokar gibi yapmıştı. Asım, dışarıyı kontrol etti. Kimseler yoktu, tek başınaydı ve nerde olduğunu da az çok tahmin ediyordu. İstanbul’un hangi semti diye düşünürken vazgeçti, Hatem düştü aklına ve hemen işe koyuldu. Yine Yarbay’la yolu örtüşmüş, yine bir panzehir durumu hasıl olmuştu. Asım, vaktini heba etmek istemiyordu. Nitekim on iki saatin bilmem kaç saati geçmiş, baya gecikmiş ve hemen işi bitirmek istiyordu. Nadir’in numarasını hatırlamaya çalıştı. Hafızası durmuş, beyni erro vermişti. Başını salladı, alnına masajlar yaptı, çenesini sıvazladı ve hatırlayınca da hemen ahizeyi alıp Yarbay’ın, onun cebine yerleştirdiği jetonu çıkardı ve bölmeye yerleştirdi. Tek jetonluk hakkı vardı. Derhal numarayı girdi. Gözleri kameraya takıldı. Derin bir nefes alıp telefonun açılmasını bekledi. Telefonun açılıp Nadir tarafından ‘alo’ diye ses geldiğinde Asım, bir gözü kamerada lafa girdi.

“Ben Asım!”

Bir sessizlik olmuştu; gözleri kamerada Asım, ahizeyi tutan elinin orta parmağıyla, sanki ritim tutar gibi ahizenin sırt bölmesine vurmaya, hafifçe tıngırdatmaya başladı. Sessizlik sürüyordu. Asım devam ediyor, gözleriyle kameraya bakıyor ve onu izlemekte olan Yarbay’ın, onun yaptıklarını çözmemesi için içinden dualar ediyordu. Çünkü Asım, mors alfabesiyle Nadir’e şifre veriyordu. Nadir’in anlayacağını düşünüyor, temkinli hareket edeceğini varsayıyor ve parmağını, alfabenin ritimlerine göre vurmaya devam ediyordu. Nadir’den bir soru geldi.

“S…Se… Sen nerdesin?”

“Boş verin bunu!”

Asım, Nadir’in onu durdurmasına izin vermemek için çıkışmıştı. Tekrar ritimle vurarak lafına girdi.

“Sizinle buluşmam lazım! Adresi söylüyorum, dikkatli dinleyin!”

Duraksadı Asım, alfabeyle mesaj vermeye devam etti; ekledi, mesajını detaylandırdı ve süre kazandı. Sonra da lafına eklemede bulundu.

“İki saat mühletiniz var. Yalnız gelin lütfen!”

“Dinliyorum!”

Asım, Yarbay’ın belirttiği yerin adresini Nadir’e verirken ritimlerine devam ediyordu; amacı, onu izleyen Yarbay’ın şüphelenmemesi, planını anlamamasıydı. Adresi verdikten sonra telefonu kapatıp kulübeden hızla çıktı. Acilen adrese gitmeliydi. Nadir’den önce oraya varmalı, Yarbay’ın dediği gibi beklemeli ve sabretmeliydi. İçten içe dualar ediyordu. Mors alfabesiyle verdiği mesaj, doğru anlaşılmıştır umuduyla içten kendi kendini yiyip bitiriyordu. Adrese nasıl gideceğini bilmiyordu. Kaldırımda beklerken, kolundaki saate baktı; Hatem için endişeleniyor, onun acı çekmesini istemiyor ve bunun için çabalıyordu. Bir araba belirdi uzaktan, ona doğru geliyordu ve Asım, çömeldiği kaldırımdan ayağa kalktı. Araba geldi, yanında durdu. Yarbay’ın bir kıyağıydı herhalde, Asım gülümsedi ve araçtan inen adamın ona anahtarı uzatmasıyla aldı. Teşekkür bile etmeden araca bindi. Gazı köklercesine hızlandı ve adamın görüşünden çıktı.

Nadir Cephesi…

Telefon kapanmıştı. Nadir, şimdi çıkmaza düşmüştü. Arabasına binip gitmek, yukarı çıkıp anlatmak derken kararını verdi. Arabaya doğru yürümeye başladı. Arabanın kapısını açarken, etrafına bakındı. Yutkundu ve araca bindi, kapıyı çekerken dikiz aynasından arkasını kolaçan etti ve kontağı çevirdi. Derin bir nefes alıp el frenini indirdi. Araç, yavaşça hareket etmeye başladı.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin